Hikayemiz adımızla başlar”

Hayatımızda yaşadığımız ilk heyecanlar asla unutulmazlar. İlk kez aşık olduğunda, ilk mezuniyetinde, ilk başarında, ilk sahneye çıktığında… Cuma günü prömiyerini gerçekleştiren “Ağaçtaki Kız” oyunu için bu köşe yazısını hazırladım. Bir buçuk saat, tek perdelik Ahsen Eroğlu ve Tunahan Çilingir’in sahneyi paylaştığı derin bir oyun. Ahsen Eroğlu’nu çoğumuz televizyon dizilerinden tanıyoruz. Bugüne kadar birçok başarılı dizinin başrolünde yer aldı. Kısa zaman içinde birçok fanları, sevenleri oluşmaya başladı. İşindeki başarısı dahilinde bir de çok samimi, karton duygulardan arınmış bir insan olduğu için onu bu kadar sevdik. 

Ağaçtaki Kız; bir çınar ağacının tepesine sığınmış, hayata karşı hayatta kalmaya çalışan genç bir kızın hikayesi. Kırık bir aileden, yarım kalmış dostluklardan, pişmanlıklardan, inandıklarına karşı kırgınlıklarından yaralanmış, artık o hayatın bir parçası olmaktan kaçan bir kızdan söz ediyorum. Hem kendinden kaçan hem sevdiklerinden kaçan hem de kendini bulmaya çalışan bir kız. Oyunun başlamasına 5 saniye kala şöyle bir sahneden en arkaya doğru göz gezdirdim. Bütün koltuklar dolu, herkes heyecanla oyunun başlamasını bekliyor. İşte o koltuklarda oturan herkes “Ağaçtaki Kız’a” bakarak aynada kendi hayatının ön izlemesini görmüş olabilir. Size hem kendinizi hem de kendinizden çok uzakta birini anlatıyormuş gibi hissettiriyor. Bir çınar ağacı; hepimizin bildiği üzere kökleriyle hayatta var olan, uzun yıllar yaşayan bir hayatı simgeler. Ağaçtaki Kız ise köklerinden kurtulmak, artık ona acı veren duygulardan arınmak için buraya sığınmış.

Oyunla ilgili nasıl bir şeyler yazsam diye çok düşündüm; ama çok da bir şey yazmama gerek yok; çünkü oyunu izledikten sonra aslında hepimizin bir ağacı olduğunu ve zaman zaman o ağaca tırmandığımızı, yani hepimizin Ağaçtaki Kız olduğunu anlayacaksınız. Mutlaka o sahneye gidip, Ağaçtaki Kız’la tanışmalısınız. O ağacın rüzgarından savrulan yapraklar hepimizin balkonuna uçacak. Buna eminim. Bu arada Ağaçtaki Kız yalnız değil, ona hem aşkı tattıracak hem de dostluğu yaşatacak bir oyun arkadaşı var. Ağaçtaki Kız ve Yunus’un hikayesi herkesin arayıp şanslıysa kavuştuğu ya da hala özlemle beklediği duyguları aktarıyor.

Oyun bittikten sonra çıkışta Ahsen Eroğlu’yla konuşma fırsatımız oldu. O an en az oyunda aldığımız haz kadar çok daha değerli bir şeyi fark ettim. Ahsen Eroğlu’nun ilk oyunu, ilk sahne tecrübesi, tiyatro alkışlarıyla ilk tanışması.. Biz konuşurken o kadar heyecanlıydı ki; avuçları terlemiş, elleri zangır zangır titriyor, yüzünde bütün gece boyunca bitmeyen bir gülümseme, heyecandan konuşamıyor. İşte bu heyecan çok değerli; çünkü çok gerçek ve şimdiki zamanda çok az rastlanılan bir şey. 

Şebnem İşigüzel’in romanından uyarlanan, İlksen Başarır’ın yönetmenliğinde hazırlanmış, Ahsen Eroğlu ve Tunahan Çilingir oyunculuğunda tiyatro severlerle buluşturulmuş çok kıymetli bir oyun “Ağaçtaki Kız”. Bu güzel oyunu yazılan ve aktarılmak istenilen duygularla hayata geçiren Ahsen Eroğlu ve Tunahan Çilingir’i tebrik ediyorum. Son sözü yine Ağaçtaki Kız’a bırakarak yazıyı noktalıyorum.

Hayat, hayatın dile getirilmesine engel oluyor”