Ekrana yeni diziler geldi, televizyon şenlendi. Bahar, herkesin hayatına erken baharı getirdi. Şevval Sam Yasak Elma’dan sonra Yan Oda dizisiyle ekrana döndü.

Şevket Çoruh ve Günay Karacaoğlu da özlenen isimlerdendi. Şöyle bir ne var ne yok bakalım.

Bu sefer Yan Oda’dadaki kız çok cevval

Gülseren Budayıcıoğlu’nun hikayelerinden Yan Oda ekran macerasına başladı. Büyük bir köşk, ailenin büyük, yakışıklı oğlu, soyadı takıntılı anne, iktidar savaşları veren kardeşler ve evin çapkın oğlu… Böyle söyleyince Yalı Çapkını’nı anlatıyor gibi oldum. Ama öyle, tek fark eve gelen bir Kazım Ağa yok. 

Yan Oda, Yalı Çapkını’nın yandan çarklısı gibi olmuş. Cuma Ferit’i, Cumartesi Taylan’ı izliyoruz. Benim hikayede en çok sevdiğim isim Melek Baykal oldu. Şevval Sam’la çok iyi bir ikili olmuşlar. Zamanla çok iyi anne-kız sahnelerinin geleceğine eminim. Evin yakışıklı oğlu Fikret de oğluna yıllarca “Kadınlara güvenilmez” deyip, en güvenilmez olan kadınlardan biriyle evlenmiş. Ailenin kız kardeşini saymıyorum bile, resmen annesinin tahtına oynuyor. Bu hikayede yanan küçük oğlan olacak, belli.

Nazan Kesal, her zamanki gibi o görkemli girişiyle seyirciyi etkilemeyi başardı. Onda Çetin Tekindor havası sezdim. Yalı Çapkını’nın ilk bölümünde Halis Ağa gelirken yer titriyordu, şimdi Nurcihan Alabey yolu devraldı.

Dizinin esas oğlanıyla, esas kızına gelecek olursak; Şelale ve Taylan isimleri dilime oturtmak da zorlansam da, bence iyi bir ikili olmuşlar. Enerjileri, çekişmeleri, şimdiden tutkuları çok güzel yansıttılar. Derya Pınar Ak’ı Adım Farah da izlemiştim. Sanki düşse kırılacakmış gibi bir ifadesi vardı. Burada daha dişli, çocuksu ama inatçı bir karakteri oturtmuşlar. Ailesini kimseye ezdirtmeyen, evin yakışıklı, çapkın, şımarık oğluna haddini bildiren güzel kız.

Onur Seyit Yaran, sizce bir Ferit olmuş mu? Çapkınlık konusunda hem sevgilisiyle hem de kardeşiyle birlikte olunca fark yaratmak istemişler. Taylan ve Şelale “Biz bu oyunu aşkımızla bozarız” ezberini çok erken verdiler. Çok değil, birkaç bölüm sonra ekranda tutku ve aşk izleyeceğimiz kesin. Sözün özü; Yan Oda ilk bölüme şahane bir giriş yapmadı, ama ilerleyen bölümlerde “Bizi izleyin, bak daha neler olacak” sinyalini vermeyi başardı.

Ekranlarda Bahar fırtınası esiyor

Yayınlandığı ilk bölümden itibaren sosyal medyada, reytinglerde zirveye oturan, 5 bölümdür üstüne katarak ilerleyen, bence sezonun en iddialı dizisi; Bahar. Demet Evgar’ı ne kadar özlemişiz değil mi? Anneliğiyle, kadınlığıyla, hiçe saydığı hayatıyla, evlendiği için bir kenara koymak zorunda kaldığı doktor önlüğüyle, hayat mücadelesiyle nasıl evimizden biri gibi koltuklardan birine oturdu?

Bu hikayenin kötüsü tümör, tömür, pardon Timur’u kendine çok kızdırtıyor, ama kızdırtırken de güldürüyor. Evlendikten sonra üniversitedeki aşkıyla yasak ilişki yaşayan, iki çocuk babası Doktor Timur, karınsı için karaciğerini ortaya koyamadı. Oysa Bahar onun için yıllarından, hayallerinden vazgeçmişti. Aslında Bahar’ın bu kadar sevilmesinin nedeni; her kadının içinde aynı fedakarlıktan bulunması. Eminim ki Bahar’ı izlerken dört kadından üçü, “ ben de aynı hatayı yaptım.” demiştir. Yine eminim ki çoğu, aynı çaresizliği yaşamaya devam etmiştir. Bahar’ı neden bu kadar çok sevdik biliyor musunuz; bizim iç sesimiz oldu. Biz kapıyı çarpıp gidemedik, biz o önlüğü giyemedik, bu bizim hayatımız diyemedik, ama Bahar dedi. Bizim yapmak istediklerimizi, söylemek istediklerimizi dile getiren kadın oldu.

Bir hikayeyi çok sevdiysek ya yaşadıklarımızdandır ya da yaşayamadıklarımızdandır. Bahar her ikisini de bize veriyor. Annelik hissini, kadınlık hissini, güçlü olma hissini, arada kalma hissini. Demet Evgar o kadar haklı bir yerden hayatı tutmaya başladı ki, şimdi onun tuttuğu dalı kırmak isteyen çok alacak, ama kökleri sağlam bir ağacı kimse yok edemez. Bahar kadınlara “Düştüğünüz yerden kalkın” mesajı veriyor.

Buğra Gülsoy’u bugüne kadar hep güçlü hikayelerin içinde izledik. Şimdi de güçlü bir kadının varoluşunda izliyoruz. Rahat, anlayışlı, sevecen bir doktor. Bahar’ın değişimindeki en büyük faktör. Ve ilerleyen bölümlerdeki aşkı… Bu hikayede yanan kim olacak sizce? Tabi ki de Rengin. Timur, çocuklarını bahane ederek, Bahar’dan boşanamadığını söyleyerek Rengin’i kandırıyordu. Şimdi Bahar hastanede, zamanla herkes onu sevmeye başlayacak. Rengin şimdiden bazı gerçekleri görmeye başladı.

Rengin’le & Timur için bir aşk hikayesi yaratılmaya çalışılmış, ama başarılı olunamamış. Sevilmeyen, savunulamayacak, hak verilemeyecek kadar kötü duruyor. Timur bana “İkisini de aynı anda seviyorum” diyen Sadakat’sizdeki Volkan sinyallerini veriyor. Rengin’in tek amacı, Bahar’ı yenmek. Çıkar ilişkisi üzerine kurulmuş bir ilişki…

Bahar, güçlü bir kadının uyanışını veriyor. Son zamanlarda ekranın en sevdiği çıkış cümlesi… Ben oyunculuklardan, hikayeden, verdiği mesajlardan çok razıyım. Bu bahar, bir süre kışı getirmeyecek, orası kesin

Sandık Kokusu’nda ihanetin ihaneti…

Sandık Kokusunu izlerken anneler ile çocuklarının gelgitli ilişkisini anlatacak zannetmiştim, ama dizi ilerledikçe ihanetler peş peşe sıralanmaya başladı. Bu kadar entrikanın bir araya gelmesi bana “Kızılcık Şerbeti 2” hissine kaptırmadı değil. Çok sevdiğim, ekrana çok yakıştırdığım oyuncular var, ama hikayesel olarak renginin değiştiğini görüyorum.

Bundan iki bölüm önce “Aşk bütün günahları temize çeker” sözüyle kendini ve yaptıklarını haklı gösteren Adnan, karısını onun kızıyla aldatan Adnan başka bir kadınla yatakta basıldı. İhanetin de ihaneti oluyormuş, hatta üstüne kat bile çıkılıyormuş onu görmüş olduk.

Peki bu manzarayla karşılaşan kim? Daha önce kızıyla birlikte ona ihanet eden eski kocasını, yeni metresiyle basan eski eş ve yeni kayınvalidesi Filiz. E tabiî ki hamileliği riskli olan kızına bu gerçekleri söyleyemeyecek. İtiraf etmek gerekirse seyircinin çoğunluğu “Irmak gibisine müstahak” dedi. Ben biraz hayal kırıklığına uğradım. Madem Adnan & Irmak aşkının annesinin kocasıyla kaçacak kadar büyük bir temele ilişkilendirdiniz, bari gerçek olsaydı.

Bir diğer ihanet temasına gelirsek, Atilla Reha’nın kardeşiyle evlendi. Hem ağlarım hem giderim misali Karsu’nun gözlerine bak baka evcilik oynuyor. Bir kadın için çok büyük bir travma, aldatıldığı için evliliği bitiyor, şimdi de aldatıldığının bile farkında olmadan, sevdiği adam eski görümcesiyle evleniyor. Özge Özpirinçci her rolün üstesinden öyle bir kalkıyor ki, bunu da bize çok güzel verdi. Özellikle bu sayede kardeşiyle arasındaki buzları eritmesi şahane oldu.

Bence dizinin en güzel ikilisi ekrana yeni giriş yaptı Demet Akbağ & Uğur Yücel. İkisini izlemek çok keyifli olacak.