BAHAR; Artık uyanmaya hazır…

Bahar’ı izledikçe bir kelebeğin kozasını yırtıp, çıkışını görüyorum, yağmurdan sonra filizlenen bir çiçeğin tazeliğini görüyorum, karların üstüne doğan güneşin parlaklığını görüyorum... Hepimizin kalbine Bahar açtı değil mi?

Bugün yılın dizisini seçin deseler, hiç kuşkusuz herkes Bahar’ı seçer, çünkü Bahar’a baktığım zaman muhteşem bir ekip işi görüyorum. İncelikle yazılmış bir senaryo, o senaryoyu en iyi şekilde canlandıracak oyuncular, tüm bunları ekrana en iyi şekilde yansıtacak bir yönetmen, teknik ekip... Bir dizi çok seviliyorsa bunu ne sadece hikayesi için ne de oyuncusu için severiz. Biz arkadaki o kocaman, mutlu aileyi görürüz. İşte Bahar o mutlu ailenin eseridir.

Şöyle bir son bölüme baktığımda, ben de Evren gibi “Uyanmana çok az kaldı Bahar” diyorum. Ama Timur için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, mayın tarlasında yürüyor, ama patlamasına çok az kaldığının farkında değil. Timur’u izledikçe aklıma “Her ikisini de seviyorum” diyen Sadakatsiz dizisindeki Volkan geliyor. Timur, Rengin’de aradığı heyecanı, Bahar’da ise aşkı, sevgiyi, şefkati bulmuş. Aradığı her şeyin Bahar’da olduğunu, onu tamamen kaybettiğinde anlayacak.

Bahar 2

Parla, bana bir kız çocuğunun ailesi karşısında ne kadar çaresiz kalınabileceğini gösteriyor. Annesini çok seviyor, ama hiçbir zaman aile olamayacağı Timur’la ilişkisini bitirmesi için de işlenebilecek bütün kötülükleri işlemeye hazır. Her çocuk aile olmak ister. Parla bunu yıka döke yapıyor, ama Timur’un bir ailesi olmasıydı, babasını geri kazanmak isteyebilirdi. Şimdi o da Bahar’ın şefkatli kollarına kendini bırakmış durumda. Kendi annesinde göremediği sevgiyi, ilgiyi, şefkat yaşıyor.

Bahar, artık içindeki sesin çığlıklarına kulak kapatmamayı öğrenmiş. Bu yolculukta onun en büyük destekçisi Evren olacak. Çünkü o da biliyor, soyadı Yavuzoğlu olan biri her kötülüğü yapabilir. Evren, ablasıyla birlikte tek ailesini de kaybetmiş. Bunun tek sorumlusu da, Nevra. Evren ile Timur’un yollarının geçmişten kesişmesi, günümüzde yaşanacak hesaplaşmayı daha anlamlı kılacak.

Timur, her geçen gün geçmişinin altında eziliyor. Önce babası, Rengin, şimdi de Evren’in kırık çocukluğu… Bahar, hem anneliği, hem doktorluğu, hem de bir kadın olmayı o kadar iyi başarıyor ki… Kocasının taktığı çelmelerden sonra düştüğü yerden kalkmayı çok iyi öğrenmiş. Timur’u affetme diyen iç sesine suskun kalmıyor. Kendince intikam yöntemleri de çok hoşuma gitti; çorapların, bardakların, tuzluğun yerini değiştirmek. Her zaman bir silah alıp ateş etmeye gerek yoktur, bazen en büyük silahınız zekanız olur ve inanın karşınızdakinin daha çok canını acıtacak başka bir mermi daha bulamazsınız.

Yaban Çiçekleri, toprağından erken koparıldı

Akın Akınözü’nün ve Aslıhan Malbora’nın başrollerini paylaştığı, Ayvalıkta çekilen Yaban Çiçekleri 3.bölümde final kararı aldı. Aylarca hazırlığı süren bir dizinin ayını doldurmadan bitmesi gerçekten çok üzücü, ama sormadan edemiyorum; neden bu kadar erken final kararı geldi?

Akın Akınözü yıllara rağmen çocukluk aşkını unutmamış, hala onu içinde taşıyan aşık bir erkek olarak karşımıza çıktı. İntikam almak isteyen, topraklarına bağlı, ailesini kasabası olarak benimsemiş, küçük dünyasından çıkmaktansa aşkını feda etmeyi göze almış genç bir adam. Tabi büyük denizlere açılmak isteyen genç kızımız için büyük bir hayal kırıklığı… O da dişli bir avukat olarak kendine verdiği sözü tutmuş ve ona geçmişi hatırlatan her şeyden kaçmış; kasaba ve ailesi de dahil…

Yaban Çiçekleri 1

Ben hikaye olarak Yaban Çiçekleri’ni sevmiştim. Naif, temiz, kimin eli kimin cebinde olmayan, her daim bu aşkın kutsallığını hatırladığımız bir hikayeydi. Yaban Çiçekleri’yle birlikte televizyon kitlesinin ne kadar değiştiğini de görmüş olduk. Eskiden Bir İstanbul Masalı, Beyaz Gelincik gibi dizilerin ne kadar çok sevildiğini, reyting rekortmeni olduğunu hatırlarsınız. Düz bir anlatımla, tek bir konu üzerinden sezonlar boyu süren hikayelerdi. Şimdi ekranın şifreleri Kızılcık Şerbeti, Kızıl Goncalar, Yalı Çapkını gibi hikayelerle bulanmış durumda. “Artık bu kadarı da olmaz” dediğimiz her şeyi yapıp, dikkatleri üzerine çeken diziler reytinglerde çiftli rakamları görüyor.

Hikayenin derdini anlasak da, geçmişle iç içe geçmiş bir dünyanın içinde çok sor işaretiyle karşılaştık. Kimin kimi neden terk ettiğini anlayamadığımız gibi, Ela’nın babasının ölümüyle bir anda karşısına dikilen Kılıç ve bir anda kavgayla yola koyulmaları bence ilk karşılaşma için fazla sarsıcıydı. Akın Akonözü röportajında “Yeşilçam hissini yaşatan bir aşk hikayesi olacak” demişti. Babasının ölümüne sebep olan Kılıç’ın kardeşi ve onu koruyan Kılıç’la günün sonunda düşman çocukları haline gelen iki aşık durumundan bahsetmek istediğini düşünüyorum ve tabi ki yıllarca unutulmamış aşktan. Ben ekranda Akın Akınözü’nü görmeyi özlemişim. Kılıç rolü de ona çok yakışmıştı, ama reyting kurbanı olan yeni bir dizi daha ekledik listemize.

Yaban Çiçekleri 2

Keşke bu kadar erken bitmeseydi…

SANDIK KOKUSU: İhaneti Filiz affetse, kader affetmedi…

Sandık Kokusu’nda bu hafta tüm gerçekler çarşaf gibi ortaya döküldü. Adnan’ın Irmak’ı aldattığını söyleyen Karsu, Irmak’a hayatının şokunu yaşattı. Yine bu duruma en çok Filiz üzüldü. Hamile kızının üzüntüsünden bebeği kaybetmesinden korktu. Seyircinin ekran başında Irmak’a derindne bir “Oh” çektiğini hepimiz duyar gibi olduk. Değişmez bir kuraldır “Birini senin için aldattıysa, seni de biri için aldatır”

Adnan, aşkını savunan “Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk” diyen bir adamken, bir anda kart zampara oldu. Bu durumda intikam meleği de Irmak oldu. bu hikayenin sonunda o bebeğin düşmesine Adnan sebep olursa hiç şaşırmam.

Atilla sonunda gerçekleri Karsu’ya açıkladı. Mafya olduğunu ve yazar olmadığını, aksiyonlu hayatının ayrılık sebepleri olduğunu artık Karsu da biliyor. Peki sizce bu itiraftan sonra çiftimiz barışacak mı? Karsu her şeyden önce bir anne ve şimdilik gözü kapalı aşka yürüyor gibi gözükse de Atilla’nın karanlık hayatı yüzünden çocuklarının eline bir diken battığında canavar kesilecektir. Sandık Kokusu’nda her hafta annelik derslerinin verildiğini izliyoruz. Peki siz anne Karsu’yu mu yoksa aşık Karsu’yu mu daha çok sevdiniz?

Sandik Kokusu 1

Filiz ve Hasan’ın filizlenmek üzere olan aşkı beni daha çok heyecanlandırıyor. Demet Akbağ ile Uğur Yücel’in her sahnesi bir ders niteliğinde… Güldürme çabası olmadan, bu kadar çok eğlendirmeyi nasıl başardıkları bir tez konusu olmalı. Benim bu hafta en çok güldüğüm sahneler; sıra gecesi, halay sahnesiydi. Teyzemiz de bu konunun hakkını veriyor.

Atilla son sahnede restini çekti; ya düşmanına kendimi öldürtürüm, ya Karsu’yla yolumdan çekilirsin dedi. Hasan’ın Karsu kim dediği sahnede kapı açıldığında, tam o sırada Özge Özpirinç’cinin girip “Karsu benim” demesini istedim. kapının arkasındaki ismi merak edenler olmuş, ama ben Filiz olduğunu düşünmüyorum. Hasan, Karsu’nun kim olduğunu Filiz’e iyice abayı yaktığında öğrenecek.

Sandık Kokusu 2

Sandık Kokusu son zamanlarda yolunu bulmuş bir şekilde ilerliyor, ikinci sezon garantisini de aldığı için rahat.