Aliya İzzetbegoviç’in dünya çapında bilinen konuşmasında şunları söylemişti:

"Çok açık konuşacağım için beni bağışlayın. Güzel yalanlar bize yardımcı olmuyor ama, acı gerçekler iyileştirici olabilir. Batı ne bozulmuş ne de dejenere olmuştur.

Çürümüş Batı; Bu yalan (kendini kandırma), komünist sistem tarafından pahalıya ödendi. Batı çürük değil. Güçlü, eğitimli ve düzenlidir. Okulları bizimkinden daha iyi ve şehirleri bizimkinden daha temiz. Batı'da insan hakları düzeyi daha yüksektir ve yoksullar ve daha az yetenekli olanlara yönelik sosyal bakım daha iyi organize edilmiştir. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik insanlardır. Onlarla yaşadığım deneyimler böyle. Ben de ilerlemelerinin karanlık taraflarını biliyorum ve bunu gözden kaçırmıyorum.

İslam en iyisidir; bu doğru ama, biz (Müslümanlar) en iyisi değiliz. Bunlar genellikle karıştırdığımız iki farklı şeydir.

Batı'dan nefret etmek yerine onunla rekabet edelim ! Kur'an bize şunu emretmedi mi: 'Hayır için yarışın...'.

İnanç ve bilim ile ihtiyacımız olan gücü yaratabiliriz. Doğrudur, uzun ve meşakkatli bir yol. Kur'an'ın bahsettiği, dağa, tepeye zorlu bir tırmanış ama, başka yolu yok." 

Aliya İzzetbegoviç bu konuşmasını yaptığı zaman, Avrupa’nın ortasında, hattâ onlaların gözetiminde halkının uğradığı büyük soykırımın üstünden sadece iki yıl geçmişti (1992-1995).

İzzetbogoviç’in bu konuşmasında, görüldüğü gibi, Avrupa’ya en ufak bir sitem, bir serzeniş görülmüyor. Kendilirini acındırmanın, hamasetin zerresine rastlanmıyor. Konuşmanın en dikkat çekici yönü de burasıdır bence.

Henüz acıların küllenmemiş olduğu bir dönemde, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya’nın  Batı hakkında olumsuz  sözler yerine, Batı ile ilgili gerçekleri islam dünyasına iletmesi, O’nun akılcı ve gerçekçi politikalar izlediğininin  göstergesidir.

Nitekim halkına da “soykırımı unutmayın, ama onunla da yaşamaya devam etmeyin” sözleri ile hayattan kopmayın mesajı vermiştir.

Kendimizi kandırmayalım, Batı ne bozulmuş ne çürümüştür. Batı güçlü, eğitimli ve düzenlidir. Okulları bizimkinlerden iyi, şehirleri bizden düzenli ve temiz diyor. Batıda insan hakları yüksek seviyededir ve  sosyal devlet yapıları oldukça gelişmiş durumdadır diyor.

Ve Batıdan nefret yerine batı ile yarış içinde olalım mesajlarını veriyor.

Aliya İzzetbekoviç  islam dünyasını inanç ve bilim zemininde  güç birliği oluşturarak, batı ile yarışmaya davet ediyor. Zor olsa da bunu yapmaya mecburuz, başka çare yok diyor.

Aliya  İzetbegoviç, 11 Aralık 1997'de Tahran'da düzenlenen İslam Konferansı Örgütü'nün zirvesinde yaptığı  konuşmasında, Batı’nın değerlerinden, bugünkü yapısından ve özelliklerinden bahsederek İslam dünyasına önemli uyarılarda bulunmuştur.

Müslümanlık görünmek değil, olmaktır diyen  Bilge Aliya’nın Kur’an’ın mesajlarını iyi anladığına şüphe yok. Bu mesajları, kendi üslubu ve ifadesiyle toplumlara ulaştırmaya çalışmıştır.  “ Hukuk benim için sadece meslek değil inancım,yaşam tercihim ve hayat felsefem” derken Aliya, Kur’an’ın emrettiği “ her yerde, her zaman hak, hukuk ve adalet vurgusu yapmaktadır.

Bilge Aliya’nın verdiği mesajları doğrularcasına bugün islam ülkelerinden kalkan mülteciler Batı’nın kapılarını zorlamaktadır. Gerçekçi olma zamanı çoktan gelmiştir. İslam toplumlarının önünde olanlar,başta siyasetçiler ve aydınlar olmak üzere, toplumlarını bir süreklilik içinde bu sıkıntılardan anca akıl ve bilim ışığında çalışma ile kurtulunabileceği mesajları ile teşvik ederek, gerekli ortamları hazırlamazlarsa, toplumlarına en büyük kötülükleri yapmış olacaklarına  şüphe yoktur. En önemlisi de, Aliya’nın vurgu yaptığı Batı’nın normlarını oluşturmaktır.

Aliya İzzetbekoviç’in  1997 yılında İslam Konferansı’nda Batı’yı esas alarak; bütün islam dünyasına “ aklı, bilimi  ve gerçekleri “  öne çıkararak verdiği  mesajları bugün olduğu gibi, daha  çok uzun yıllar  güncelliğini koruyacak gibi görünüyor.