Ortaçağ Sırp Krallığı’nın kurulduğu ve yıkıldığı yer olan Kosova, 1389’da Osmanlı egemenliğine geçmişti. Bölge, Türkiye’de yaşayan Kosova’dan göç etmiş insanlarımız ve halen Kosova’da yaşayan Türkler ve Müslüman Arnavutlarla akrabalık ilişkileri ve gönül bağı nedeniyle tarihimizde her zaman önemli bir yer işgal ederken Sırp tarihi ve ulusal kimliği için de özel bir anlam taşır. 1389 Kosova Savaşını kaybeden Sırp Krallığı Kosova’dan çekildi ama yüzyıllar boyunca içinde yaşattığı Türk nefretini ve düşmanlığını hiç unutmadı. Bölge halkı olan müslümanları da Türk olarak gördüğünden, o’nları yoketmek için her zaman fırsat kolladı...[1]
Beş asır boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalan Kosova, Sırp’ların 1878 yılında yeniden bağımsızlık kazanmalarına rağmen 1912 tarihine kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmaya devam etti. Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1918 tarihinde Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı kuruldu. Krallığın ismi, 1929 tarihinde Yugoslavya Krallığı olarak değiştirildi. 1918-1941 yıllarında Kosova, Yugoslavya Krallığı içinde yer aldı. Birinci Yugoslavya olarak da bilinen Krallık, 1941 yılında Almanya ve müttefikleri (İtalya, Bulgaristan, Macaristan, Arnavutluk) tarafından işgal edilince fiilen sona erdi.
İkinci Dünya Savaşı sürecinde,
- İşgalci faşist güçleri ve yerel işbirlikçi hareketleri (Sırp Çetnik ve Hırvat Ustaşi hareketlerini) mağlup eden Komünist Partizan Ordusu, ülkeyi bağımsızlığına kavuşturdu.
- 1945 Aralık ayında Yugoslavya Komünist Partisi tarafından toplanan Kurucu Meclis, “Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti”nin kuruluşunu ilan etti.
- 1963 yılında ülkenin isimi “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC)” olarak değiştirildi.
- YSFC’nin 1963 ve 1974 tarihli Anayasalarına göre, Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Makedonlar, Karadağlılar ve Boşnaklar federasyonun “kurucu ulusları”, ülkede yaşayan diğer çok sayıdaki topluluklar (Arnavutlar dahil) ise “ulusal azınlıklar” idi.
- Her iki kategoride yer alan topluluklar, sosyo-kültür ve vatandaşlık açısından eşit haklara sahiptiler.
- Bu iki kategoriyi birbirinden ayıran fark “SELF DETERMİNASYON ve AYRILMA HAKKI” ile ilgiliydi. Anayasa’ya göre, kurucu ulusların ve altı federe cumhuriyetin “kendi istekleriyle” federal birlikten (YSFC’den) ayrılma hakları ve yetkileri vardı.
- Fakat ulusal azınlıklara ve Sırbistan içinde bulunan iki özerk eyalete (KOSOVA ile VOYVODİNA) birlikten ayrılabilme hakkı ve yetkisi tanınmamıştı.[2]
80’li yıllarda, neo-liberal politikalar vasıtasıyla sosyalist özyönetimden kapitalizme geçiş gerçekleşirken, aynı zamanda sosyalist özyönetimin iki temel anlayışı/prensibi (emekçi halkın yönetimi ve Bratstvo i Jedinstvo) de adım adım zayıfla(tıl)dı ve nihayet yok edildi. Sosyalist özyönetimin dayandığı iki prensibin düşüş süreci, Yugoslavya’da milliyetçiliğin yükselişi süreciyle eş zamanlıdır. Emekçi halkın yönetimi prensibi yerini tekellerin yönetimi prensibine bırakırken, Bratstvo i Jedinstvo (Kardeşlik ve Birlik) prensibi de yerini milliyetçiliğe, ulusların çatışmasına bıraktı.
Böyle bir ekonomi-politik ve sosyo-kültürel değişim-dönüşüm ortamında “Büyük Sırbistan”, “Büyük Hırvatistan”, “Büyük Arnavutluk”, “Büyük Makedonya” gibi milliyetçi histeriler ve projeler geliştirildi. Bu milliyetçi histeri ve projeler ülkeyi kanlı parçalanmaya sürükledi.[3]
Eski Yugoslavya'nın 1990'lı yılların başında dağılmaya başlamasıyla dünya siyasi literatürüne giren "Balkanlaştırma" sürecinin bir kez daha yaşandığı dönemde, Kosovalı Arnavutlar yükselen Sırp milliyetçiliği sebebiyle tedirgin olmuş, daha sonra ülkenin bağımsızlığında önemli rol oynayacak Kosova Kurtuluş Ordusunu (UÇK) kurmuştu.
Sırp asker, polis ve paramiliter birliklerin 1998 yılında bağımsızlık isteyen UÇK'ya yönelik saldırıları, 1999 yılında NATO'nun eski Yugoslavya'yı bombalamasıyla son bulmuştu. Kosova'daki bu savaşta 8 binden fazlası Arnavut 10 binden fazla Kosovalı öldürülmüş, 800 bine yakını Arnavut olmak üzere 1 milyonunun üzerinde farklı etnik gruplardan Kosovalı evlerini terk etmişti. [4]
1999 yılında yaşanan savaş öncesinde Sırbistan’ın toprak bütünlüğü içinde bir özerk bölge statüsünde olan Kosova’da, NATO’nun müdahalesiyle oluşan fiili durum sonunda, Sırbistan giderek etkisini yitirdi ve gelişmeler Kosova’nın bağımsızlığıyla sonuçlandı. 2006’da Karadağ’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Federal yapıyı oluşturan diğer cumhuriyetlerin önceden ayrılmış olması nedeniyle zaten ortada Yugoslav Federal Cumhuriyeti kalmamıştı. Dolayısıyla bu da 1244 sayılı BMGK kararını iyice tartışmalı hale getirmişti.
Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari 2007 yılında, Kosova'nın bağımsız olması gerektiğini ifade ettiği raporu BM Güvenlik Konseyine iletti. Sırbistan bunu reddederek "denetimli özerklik" önerisinde bulundu. Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari Planı ve BM'nin 1244 sayılı kararı doğrultusunda KOSOVA MECLİSİ 17 Şubat 2008'de tek taraflı bağımsızlık ilan etti.
Kosova’nın özgeçmişi diyeceğimiz tarih sahnesindeki yerini kısaca özetledim. Bağımsızlık kutlayan Balkanların küçük ülkesinin özgürce yaşayabilmesi için Türkiye’nin ciddi anlamda desteği olmuş ve olmaktadır. Biz de kardeş Kosova Cumhuriyetine huzur ve barış dolu günler temenni ederiz.