Eziyet gibi ziyaret olur mu? Olur. Ziyaretçiyseniz önce kabul edilmelisiniz. Sonra kabul edildiğiniz için kimseyi pişman etmemelisiniz. Görünüş, konuşma ve davranışınızla başkalarını rahatsız etmeden amacına uygun bir ziyaret gerçekleştirmeniz insan ilişkileri açısından sizi iyi bir seviyede tutar.

Resmi ve kurumsal ziyaretlerde protokol kurallarına, sosyal ziyaretlerde ise görgü ve nezaket kurallarına uymak kişilere ve makamlara saygının bir göstergesidir.

Geçmişten bugüne sosyal ve resmi ortamlarda gerçekleşen ziyaretlerle ilgili yaşananlar sohbetlere, kitaplara ve haberlere konu olmaktadır. Bazen devlet içinde veya devlet arasında yaşanan protokol krizleri bazen de sosyal ziyaretlerde görgü ve nezaket kurallarına uyulmaması ilişkileri zedeleyebiliyor. Bu noktada en başta ziyaretlerin amacının, zamanının ve süresinin göz önünde bulundurulması önem taşıyor.

Bir hasta ziyaretini on beş dakikadan fazla sürdürmemek, taziyeye giderken ölçülü kıyafetler giymek, yakınları ziyaret etmeden önce haber verip müsait oldukları zamanda gitmek başkalarının hakkınızda olumlu izlenim oluşturmalarını ve sizden bıkmamalarını sağlar. Böylece rencide olmazsınız.

Toplumların kültürel değerleri çerçevesinde sosyal alanda olduğu gibi resmi ve kurumsal ilişkileri de düzenleyen belli protokol ve nezaket kuralları vardır. Makam ziyaretlerini mutlaka randevu alarak yapmanız, ziyaretinizin amacını açıkça belirtmeniz, yöneticinin beden diline, konuşma akışına göre oradan ayrılmanız gereken zamanı fark etmeniz gerekir.

Ziyaret türlerine göre belirlenen çeşitli görgü, nezaket ve protokol kurallarını bir başka yazımda paylaşmak üzere Orhan Şaik Gökyay’ın “Görgü ve Toplum Kuralları Üzerinde Ziyâfet Sofraları” olarak çevirdiği, Gelibolulu Mustafa Ali’nin eseri “Mevaidü’n - nefais fi Kavaidi’l Mecalis” te yer verdiği resmi ziyaret adabına yönelik gözlem ve bakış açısıyla devam edelim.

Bir kimseyi sık sık ziyaret etmek kuralı başlığıyla kitabın doksan dokuzuncu bölümünde şunlar anlatılır: “Bir devletliyi arada sırada ziyaret etmek ve meclisinde bulunmak şerefinden kıvanç duymak isteyenlerin belli bir vakitte varmaları gerektir. Yani belli başlı kuşluk zamanında yahut öğle ve ikindi vakitlerinde meclisine girmek, aslında o gittiği zamanların hangisinde o kimsenin neşesi ve ferahı vardır, bunu yoklamak ve hangisinde can sıkıntısı ve üzüntüsü olduğunu davranışlarından anlamamak pek ahmaklıktır. Yani o ziyaretin sonucu onun kendisine varmayıp ta o devletliye sadece cefa ve eza idüğünü gösterir bir haldir.”

Yazar ziyaret için doğru zamanın belirlenmesinin insanı anlamakla ve ince düşüncelilikle ilişkisini anlatırken şöyle devam eder:

“ …Yaratılışında tanrının zatının aynası olan insanda da bir yüzden ‘Göklerde ve yerde kim ve ne varsa hepsi ondan iş ister, o her gün bir iştedir.’(737) ayetinin sureti görünür. Bu caizdir ki daima kuşluk zamanında ziyareti adet edinin. Oysa vardığı devletli keyf ehli ise o saat uyuşukluk ve bezginlik zamanına rast gelir. Keyf ehli değilse yemek sonuna rastladığından ağırlık çöktüğü zamana düşer. Böyle ise onun ziyareti kendisine zarardır ve o devletlinin canının sıkılmasına ve üzüntüsüne yol açar…Kendisinin verdiği can sıkıntısını düşünmemiş demektir. Zamanını gözlememekle neşeli zamanını da bilmediğini anlamaz…”

Başkalarının aklında düşüncesiz olduğunuz kaldıysa ve sizden kaçıyorlarsa ziyaretiniz eziyet etme amacını gerçekleştirmiş demektir. İnsanların sizden sıkıldıkları halde zoraki nezaket göstermelerini, bıkmalarına rağmen gelişinizi kabul etmelerini ve rahatsızlıklarını belli ederek uzaklaşmalarını mı yoksa tekrar gelmenizi arzu etmelerini mi tercih edersiniz?

Osmanlı döneminde yaşayan matematikçi Matrahçı Nasuh Paşa'nın çizdiği bu minyatürde Kanuni Sultan Süleyman'ın İran elçisini kabulü tasvir edilmiştir. osmanliminyaturmuzesi.omeka.net

Safevi elçisinin Yavuz Sultan Selim'in huzuruna çıkması ve ona hediyeler sunmasını betimleyen bu minyatür Nakkaş Osman tarafından 1581 tarihinde ortaya çıkmıştır.osmanliminyaturmuzesi.omeka.net