Geçen hafta 4/5 Nisan gece yarısı, 104 Emekli Amiral tarafından yayınlanan bildiri ve yapılan yorumlar birden gündeme oturdu ve bütün ülkeyi deprem gibi salladı. 

Bildiriyi imzalayan emekli amiraller bu eylemi, masum anayasal bir fikir beyanı olarak açıklasalar da iktidar cephesinde bildiri ısrarla art niyetli ve darbe çağrısı olarak değerlendirildi. Ve bu bildiri karşıtı açıklamalara bazı kamu kuruluşları yanında Yargıtay ve Danıştay da katıldı. Hatta malumları bildiriye imza atan emekli amirallerin rütbelerinin sökülmesi, emeklilik haklarının kaldırılması bile talep edildi. 

Muhalefet cephesi de bu bildiriyi düşünce ve kanaat hürriyeti kapsamında değerlendirince, pek çok konuda olduğu gibi uzlaşmaz iki blok haline geliverdik. 

Ve akabinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca bildiri ile ilgili soruşturma başlatılmış, bildiriyi imzalayan amirallerden 10’u gözaltına alınmış, 4’ü de ifade için çağrılmış. Ben yazıyı gazeteye teslim ettiğimde amirallerimiz halen Emniyet Müdürlüğünde gözaltında idiler. 

İçlerinde tanıdığım ve özellikle Kıbrıs’la ilgili konferans ve panellerde beraber olduğum arkadaşlarımın, kendilerine atfedilen suçlamalarla ilgileri olmadığına gerçekten inanmaktayım. Zaten Montrö Sözleşmesi; hem Kanal İstanbul meselesi hem de Rusya-Ukrayna gerginliği nedeni ile gündemde olduğundan, yazılı ve sözlü basında sık sık görüşülüyordu. Nitekim daha önce emekli büyükelçiler de görüşlerini açıklamışlardı. 

Ve tabii gelecekte de çeşitli kesimlerin birçok konuda görüş ve önerilerini açıklayacaklarını ifade ederken, bütün hayatlarını bu ülkeye adamış ve yüksek hizmetler ifa etmiş bu emekli askerler ifadeye çağrılsalar, acaba gelmezler miydi diye  düşünmekten de kendimi alamıyorum. 

***

Değerli okurlarım, ülkemizde coronavirüs tablosu da maalesef endişe veren bir durumdadır. Güneydoğu illeri dışında nerede ise bütün Türkiye, yüksek ve çok yüksek risk grubuna girdi. Nisan ayı başlarında korona vakaları %34 artmış, çoğu İstanbul’da olan bu vakaların sayısı da 50 bin bandında. 

Şimdi artık Ramazan ayı ile birlikte uygulanacak yeni ek tedbirler beklenmekte. 

Bu tedbirleri almakla birlikte koronavirüsle mücadelenin asıl silahının aşı olduğu malumlarıdır. Ve ülkemizde aşı üretiminde Erciyes Üniversitesi’nde epey mesafe de alınmış. 

Şimdiye kadar Mart ayı içinde 244 gönüllüye 1nci ve 2nci doz aşılar yapılmış, antikor ölçümleri yapılıyormuş. 

Mayıs ayında başlatılacak 3ncü faz çalışmalarla olumlu sonuçlara ulaşıldığında yaz sonuna yerli aşımızın kullanılabileceği ifade edilmektedir. 

Süreçten umutlu olduğunu belirten Erciyes Üniversitesinin çok önemli bir başarıya imza atacağı ortadadır. 

Şimdiden bu değerli Üniversitemize en kalbi tebriklerimi ve şükranlarımı sunar, Yüce Milletime barış ve huzur içinde bereketli bir Ramazan dilerim.