Durmak gerekir. Ne yapıyorsanız; yapmayı bırakın! Çünkü siz durmadan, insanlar durmayacak. Sevmeyi bırakmadığınızda sevdiğiniz anlaşılmayacak. Sahip çıkmadığınızda anlaşılacak ne kadar özümsediğiniz. 

Size önce “Siz” lazımsınız! Birileri önce sizi tavırlarıyla değiştirecek. Sonra da karşınıza geçip “Sen çok değiştin.” diyecek. Bırakın desinler. Kendinize değer vermeniz için değişmeniz gerekiyorsa, değişin. Kendinizi bulmanız için gitmeniz gerekiyorsa, gidin. Asıl önceliğiniz kendiniz olsun.  Kendinizi bulmadan kimseye ulaşamazsınız. Siyahı seversiniz, beyazı sevenler düşman olur. Asla herkesi aynı anda mutlu edemezsiniz. Hem herkesin sevdiği biri olmak zordur. İzin vermeyin buna! Herkes sevmesin ne kaybedersiniz ki? 

Çizdiğiniz tabloda kendinizi en tepeye yerleştirin. Göreceksiniz, siz olmasaydınız; anneniz ve babanız evlat güzelliğini yaşayamayacaktı. Siz olmasaydınız; çocuklarınız ardında güvendikleri koca bir çınar ile hayatın zorluğuna belki de daha zor şartlarda göğüs gerecekti.. Bedeninin, ruhuna muazzam uyumunu düşünün, elinizi yukarı kaldırmak istediniz ve bunu saniyeler içinde gerçekleştirdiniz. Oysa, beynin sinyalleri sinirlere ne kadarda ahenkle ulaştı. Bu kadar muhteşem bir varlıkken, içinizde barındırdıklarınızı göz ardı etmeyin.

Hepimizin otokontrolünün kuvvetli olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hayatımız boyunca her birimizi gaza getiren birileri oldu. Yeri geldi komşu çocuğu, yeri geldi el alem ile yarışa girdik. Oysa yarış kendimizle olsaydı; zaten bizden önde olan birilerini geçerek devam edecektik. Fakat öyle olmadı. -O ne der, bu ne der- diye yaşadığımız bu hayat bizim. Sonuçlarına tek başımıza katlanacağız. 

Bedelini tek başımıza ödeyeceksek, sebebin neden dış dünya olmasına izin veriyoruz? İşte tam olarak burada, durmanızı şiddetle öneriyorum. Kendinize şunu fark ettirin, dengenizi dış dünya bozuyor. O halde iç dünyanıza dönmeniz gerek. Kendinize kim olmak istediğinizi sorun. Cevabını sizden başkası bilmiyor.  

Dünyanın en güzel insanını seçemezsiniz. Güzellik görecelidir. O halde bu yarış niye? Kimsenin istediği kılıfa girmek zorunda değilsiniz. Hayatımızda yol ayrımları vardır. Bir sonuç istediğinize götürecekken, başka bir sonuç hayal kırıklığına götürebilir. Virajlar ne kadar keskin olursa olsun göze almayı bilin. Çünkü bunu sizin yerinize hiç kimse yapmayacak.

En tepeye kendinizi yerleştirin. En çok kendinizi sevdiğinizde karşı cinsin sevgisine muhtaçlığınız kaybolacak ve olası pişmanlıklar kapınızı çalmayacak. Sait Faik Abasıyanık ne güzel söylemiş, “Bir insanı sevmekle başlar her şey.” diye sizce de öyle değil mi? Başlangıcı güzel olsun istiyorsanız, kendinizden başlayın! Eleştirecekseniz, sevecekseniz, değer verecekseniz ne olduğu önemli değil! Boş verin insanları. Bundan beş yıl önce kim vardı yanınızda, bundan beş sene sonra kim olacak? Yanıtını veremezsiniz. Çünkü her şeyden önce sizin olacağınız da garanti değil. Yaranın içinde kendi oluşumu olan bir sıvı kabuk oluşturuyor. Ve o yara kapanıyor. Size rica ediyorum. Bugün o içinizde barındırdığınız yaralara tekrar bakın! Çünkü aynı yerde derman da oluşuyor. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, “Dert devaya davettir.” Davete icabet gerek.