NKÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, Trakya'da Ergene ve Meriç havzasında yer altı su kaynaklarının hızla tükendiğini kaydetti. Yer üstü kaynaklarının geliştirilemediğini aktaran Prof. Dr. Orta, "Baraj, gölet, yan su depolama yapısı yapmadığımız, yapamadığımız için hala bütün kullanıcılar, yani yerel yönetimler, sanayi, öbür taraftan çok yaygın olmasa da tarım, suyunu kullanmaya devam ediyor ve dolayısıyla tablada hızla düşüyor. Bunun yanında bir de bizim yer altı suyunu besleyen Istranca ve Ganos dağlarındaki olumsuzluklar nedir? Bunlar Istrancalar’daki taş ocakları, kum ocakları, kireç ocakları bu alttaki rezervi bizim o tablayı dolduran su miktarı da azaldığı için bir taraftan çekim fazla. Bir taraftan kuzeyden gelen ve toprak içerisinden sızarak yer altı suyunu oluşturan miktar azaldığı için ne oluyor? Seviye düşmeye devam ediyor" diye konuştu.

'MİLLİ KURAKLIK MERKEZİ KURULMALI'

Kuraklığa karşı kurum ve kuruluşların ayrı ayrı çalışmalar yaptığını söyleyen Prof. Dr. Orta, sözlerine şöyle devam etti:

"Herkes bir şeyler yapıyor, kimin ne yaptığından hiç kimsenin haberi yok. Dolayısıyla bütün bunları entegre etmek için bir milli kuraklık merkezini ivedilikle kurmamız lazım. Ve bu bağımsız bir kurum olması lazım. Şimdi bir toplantıya çağrılıyoruz, gidiyoruz. Sadece Tarım ve Orman Bakanlığı personeli var. Bir toplantıya gidiyorum Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı personeli var. Bir toplantıya gidiyorsunuz Sanayi Bakanlığı'nın personeli var. Bunların hepsi su kullanıcısı veya suya bir şekilde yön veren, talep eden kurumlar. Bir tarafta üniversiteler, bir tarafta araştırma kuruluşları ama kimin ne yaptığını elde edilen sonuçları uygulamaya aktaracak bir otorite, bir yönetim sonuçta bunların tamamının, tümünün taleplerini ve bulgularını bir araya getirerek derleyip toparlayacak yönlendirecek bir otorite yok. Dolayısıyla bu otoritenin derhal kurulması ve tek elden ama çok sayıda insanı disiplinler arası bir çalışmayla ürettiği raporların uygulamaya aktaracak yönetmelik ve kanunlar oluşturulması lazım. Bu sürece giremezsek evet herkes bir şey yapıyor. O diyor ben şu raporu hazırlayacağım. Ben şu eylem planını hazırlayacağım. İyi de bir kurumun hazırladığı eylem planından diğerinin haberi yok. Veya bir kurumun hazırladığı eylem planını soran yok. Bir tarafta bakıyorsunuz bölgede yeni imar planları yapılıyor. Yeni alanlar oluşturuluyor, sanayi alanlar oluşturuluyor, lojistik alanlar oluşturuyor. Bu oluşturan bakanlığın diğer suyu yöneten ve koordine eden bakanlıktan bihaber, onların eylemlerinden bihaber. O bakanlık dönüp ona biz bunları yaptık yok. Dolayısıyla böyle bir sonuca varmak mümkün gözükmüyor."

'SİNSİ SİNSİ GELİR'

Kurulacak milli kuraklık merkezinde bilim insanlarının çalışmalarıyla hazırlayacağı raporları siyasi iradeye sunmaları gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Orta, kuraklığın şakası olmadığını belirterek, "Yani biz hemen yaşıyoruz. Birkaç ay sıkılıyoruz, sonra tekrar yağış düşüyor. Biraz rahatlar gibi oluyor ama asıl kuraklık böyle olmaz. Hep söylerim, böyle sinsi sinsi gelir. Geldiğinde çaresiz bırakır ve ne kadar süreceğini de kimse bilemez" ifadelerini kullandı.

MERİÇ VE TUNCA'NIN SEVİYELERİ DÜŞTÜ

Bu arada, bölgenin önemli su kaynaklarından Meriç ve Tunca nehirlerinde su seviyeleri düştü. DSİ Edirne 11'inci Bölge Müdürlüğü'nün verilerine göre, Tunca Nehri'nin debisi 6 metreküp/saniye olarak ölçüldü. Debisi 50 metreküp/saniyeye düşen Meriç Nehri'nin ortasında ise adacıklar oluştu. Meriç Nehri'nde düşüş yaşanan bölümler, martıların avlandığı adacıklar haline geldi.