2020 yılı, Ortadoğu’da 2019’u hiç aratmayacak tarzda oldukça hareketli ve de sancılı başladı. Onlarca yıldır başta ABD ve Rusya olmak üzere ö

2020 yılı, Ortadoğu’da 2019’u hiç aratmayacak tarzda oldukça hareketli ve de sancılı başladı.

Onlarca yıldır başta ABD ve Rusya olmak üzere önemli bütün aktörlerinin cirit attığı Ortadoğu’nun Müslüman halkları, açlık ve sefalet içinde birbirlerini yiyerek adeta emperyalizmin hizmetindedirler. Bölgedeki emperyalist aktörlerin besleyip silahlandırdıkları ve savaşa sürdüklerinin hepsi bölgenin insanıdır. Emperyalizmin bu paralı militanları, birbirleri ile ve/veya meşru güçlerle daima çatışma halindedirler.

Bölge ABD, Rusya ve İran’ın himayesi altında O’nların üs ve tesislerinin veya paralı militanlarının adeta işgali altında gibidir. Her türlü harekat bu hami devletler tarafından planlanır veya onaylanır ve icra edilir.

Rusya’nın onayını almadan Esat, İdlib’e bomba yağdırabilir mi?

Hangi taşı kaldırsak karşımıza ABD, Rusya veya İran çıkmıyor mu?

Bu karmakarışık Orta Doğu’da Türkiye; malumları Barış Pınarı Harekatı ile Suriye sınırında tesis ettiği güvenli bölge ile Irak’tan Akdeniz’e planlanan Kürt koridorunu önlemiş, Doğu Akdeniz’de de deniz yetki alanlarını Libya ile imzaladığı mutabakat zaptı ile belirleyerek Doğu Akdeniz korsanlarının önünü kesmişti. Hemen ardından da malumları Libya ile Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması yaptı.

Bu arada da ABD, nükleer silah imali konusunda bir türlü hizaya getiremediği İran’ın Devrim Muhafızları komutanlarından General Kasım Süleymani’yi 3 Ocak’ta Bağdat’ta havadan vurup katlediverdi.

İran ve Irak’ın büyük tepkilerine karşı Amerika’da olay, tehdit içeren bir şekilde, yeni bir dönemin başlangıcı olarak sunuldu.

İran bir haftadır ayakta General Süleymani’nin naaşı; Bağdat’tan sonra İran’da Ahvaz, Tahran, Kum kentlerinde düzenlenen törenlerin ardından Kirman’da, ABD’ne karşı intikam yemini yapan milyonların katılımı ile defnedildi. Defin töreninde öfkeli kalabalıkların oluşturduğu izdihamda, 50 kişinin hayatını kaybettiği 200 kadar kişinin de yaralandığı anlaşıldı. İran’ı saran bu kin ve öfkenin etkisi ile İran Ulusal Yüksek Konseyi bile intikam kararı aldı.

Ve tabii atılan intikam çığlıkları arasında Konya’da ve Bağdat’ta, ABD üs ve Büyükelçiliğine yapılan saldırıların krizi yayabileceğini değerlendiren çevreler, 3ncü Dünya Savaşını bile konuşmaya başlamışlardı.

Ancak Türkiye ve Rusya’nın önayak olduğu itidal uyarılarının ABD’nde muhatap bulması ve ABD Başkanı Trump’ın barışı öne çıkaran açıklaması şimdilik bütün dünyayı rahatlattı gibi.

Ve ABD ile İran arasında patlak veren bu kriz; Türkiye’nin Libya ile imzaladığı Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması gereği Libya’ya silah, malzeme ve uzman göndermesini gölgede bıraksa da, Türkiye Libya’da çatışmaların durdurulması için ilgili ve bölge ülkeleri ile diplomatik temasları sürdürüyordu.

Nitekim Güvenlik ve İşbirliği Anlaşmasının ardından TBMM’nin Libya’ya yardımı içeren kararının, bilahare de Türkiye ve Rusya’nın Libya’ya ateşkes çağrısının Libya Hükümeti tarafından kabulü, Türkiye hanesine önemli bir başarı olarak tarihteki yerini alacaktır.

Ateşkes çağrısının zamanlaması ile Rusya ile birlikte yapılmış olmasının, Türkiye’mize Mavi Vatanı sahiplenmede olduğu kadar bölgemizde de yüksek değer kattığını değerlendiriyor ve başta Sn. Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.