ANKARA - İletişim Başkanı Fahrettin Altun, dezenformasyona yönelik düzenlemelerin özgürlüğe müdahale olmadığını belirterek, "Bilakis özgürlüğü, kişilik haklarını, kamu güvenliğini koruyan, garanti altına alan adımlardır. Şunu çok açık bir şekilde ifade etmeliyiz; yalanın, terör propagandasının, nefret söyleminin, sistematik dezenformasyonun özgürlüğü olamaz" dedi.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı'nda Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) ile ortak düzenlenen 'Dijital Medya Paneli'nin açılışına katıldı. Fahrettin Altun, medya etiği sorunlarına günümüzde yenilerinin eklendiğini belirterek, "Bunun birçok nedeni var. Fakat bana soracak olursanız, bunun en önemli nedeni; dijital medyada, yeni medyada, sosyal medyadaki kimlik karmaşası ve hatta kimliksizliktir. Toplumsal ortamlarda her birimiz kimliklerimizle var olur, bu kimliklerimizle toplumsal rollerimizi icra ederiz. Bugün ne yazık ki dijital medyaya, yeni medya ortamlarına, kimliksizlik; bir başka deyişle sahte kimliklenmeler hükmetmektedir" diye konuştu.

'YALANIN ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ'

Dezenformasyonun, dijital imkanların kötüye kullanımıyla yaygınlaştığını söyleyen Altun, "Bu mesele sadece hız ve özgürlük meselesi değildir. Bu alana yönelik düzenlemeler demokrasiye katkıdır, özgürlüğe bir müdahale de değildir. Bilakis özgürlüğü, kişilik haklarını, kamu güvenliğini koruyan, garanti altına alan adımlardır. Şunu çok açık bir şekilde ifade etmeliyiz; yalanın özgürlüğü olamaz. Terör propagandasının özgürlüğü olamaz. Nefret söyleminin özgürlüğü olamaz. Sistematik dezenformasyonun özgürlüğü olamaz" dedi.

'SÖYLEYECEK KELİME BULAMIYORUZ'

Fahrettin Altun, dezenformasyonun bir ulusal güvenlik tehdidi olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

"İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısı ya da Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin sınır ötesi harekatları hakkında gerek konvansiyonel medyada gerek sosyal medyada yayılan sistematik dezenformasyonları, yalan haberleri, provokatif paylaşımları gözümüzün önüne getirelim. Terör örgütlerinin ve onlara her türlü desteği verenlerin bunu yapmalarını bir yerde anlayabiliyoruz. Ama sırf belirli bir kesime şirin gözükmek için hatta toplumsal destek ve birkaç oy alabilmek için terör örgütlerinin çarpıtmalarını paylaşanları, bu yalanları ciddi ciddi kanallarında tartışanları, bununla yetinmeyip terör örgütünün kanallarına çıkanları ya da kanallarında teröristlere yer verenleri görünce, artık söyleyecek kelime bulmakta gerçekten zorlanıyoruz. Bunu kabul etmiyoruz."