Makedonya Türklerinin, milli ve manevi değerlerini yaşatmak için önemli rol oynayan ve bu uğurda çok ağır bedel ödeyen

Makedonya Türklerinin, milli ve manevi değerlerini yaşatmak için önemli rol oynayan ve bu uğurda çok ağır bedel ödeyen Yücelcilerin hatıralarını saygıyla anıyorum.



Homojen bir toplum yaratmayı amaçlayan Balkan ülkeleri, kendi sınırları içinde kalmış olan Türkler’e sürekli baskılar yapmaktaydılar.  Yaşanan tüm acılara rağmen topraklarını terketmeyen soydaşlarımız 21.nci yüzyılın şafağında bile 19. yüzyılın hayaletlerine esir olmaktan kurtulamayıp, sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik baskılara maruz kaldılar ve ağır bedeller ödediler. Gittikçe artan baskılar her geçen gün göçlerin de artmasına yeterli sebep teşkil ediyordu. Mesela, 1923-1933 arasında Yugoslavya’dan 110 bin, 1923-1938 yılları arasında Romanya’dan 115 bin, 1923-1949 yılları arasında Bulgaristan’dan 220 bin, 1923-1945 yılları arasında Yunanistan’dan 400 bin Rumeli evladı anavatana göç etmek zorunda bırakıldı.(1)



Baskılara ve ağır vergilere rağmen vatanlarını terk etmeyi düşünmeyenler de vardı. Balkanlardaki Türk kültürünü, İslam’ı yaşatmayı kendilerine amaç edinenlerin başında ise Yücelciler geliyordu.(2)



Teşkilatın daha önceki halkası; Makedonya, Sancak, Kosova ve Bosna Müslümanlarının 1925 yılında kurduğu “İslam Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti ile Cenubi Sırbistan Müslüman Teşkilatı ve Yardım Cemiyetidir”. Ortak amacı, dinî kimliklerin ve hakların muhafazası ve savunusu olan bu teşkilatları örnek alarak daha küçük ölçekte bir bölge -Makedonya- için faaliyet göstermeyi hedefleyen Yücel Teşkilatının temelleri 1939 yılında “Üsküp Yardım Cemiyeti” çevresinde atılmıştır. (3)



Makedonya’da yaşayan  eğitim seviyesi yüksek, ahlâk ve fazilet sahibi Türk gençleri 1937’de milli ve manevi değerlerini, örf, adet ve geleneklerini korumak ve yaşatmak ve komünist teşkilatlardan uzak tutmak amacıyla bir araya gelmeye başlamışlardı.  Mevcut Komünist rejim, Türk gençlerini Komünist Parti’de görev vererek aralarına nifak sokmak suretiyle kontrol altına almak istiyordu. 1945 yılına kadar adeta isimsiz bir teşkilat olan bu oluşuma Yücel adı verildi.



Türklerin haklarını korumak maksadıyla kurulan Yücelciler teşkilatı, o dönemler logosunda minare sembolü bulunan ilk Türk gazetesi unvanına sahip olan “BİRLİK” gazetesinin ilk sayısını, 23 Aralık 1944 tarihinde çıkardılar.  Komünist yönetim Yücelcilerin faaliyetlerinden rahatsız olduğu için kurulan teşkilatı ve çıkardıkları gazeteleri ele geçirmek istiyorlardı ve bunu kısa zaman sonra gerçekleştirdiler. Gazetenin yönetimi komünistlerin eline geçince adeta Komünist partisinin yayın organı durumuna soktular. Ellerinden gazeteleri alınmasına rağmen yılmayan Yücelciler, Üsküp radyosunda ilk Türkçe yayını, ilk Türk öğretmen kurslarının organizesi ve bu kurslarda çok sayıda öğretmen yetiştirilmesi, alfabe ve ilk okuma kitaplarının hazırlanarak en ücra köylere kadar ulaştırılması, teşkilat mensuplarının cezaevinde tutuklu bulundukları süre içinde Üsküp Türk Tiyatrosu için birçok tiyatro eserinin Türkçeye çevrilmesi, Yücel Teşkilatı´nın diğer önemli faaliyetlere imza attılar.(4)



Teşkilatın diğer önemli bir faaliyeti, Yugoslavya´nın ilk Türk okulu olan ve günümüzde de faal vaziyette bulunan Tefeyyüz adlı okulu açmasıdır. Üyelerinin büyük bir çoğunluğunu öğretmenlerin oluşturduğu teşkilat, yeni Türk alfabesi ile okuma kitapları basmak, Üsküp Radyosunda ilk Türkçe yayın ve eğlence programı yapmak gibi birçok yeni oluşum gerçekleştirmiştir. Ayrıca millî şuur oluşturma noktasında önemli gördükleri bazı eserleri Türkiye´den Yugoslavya topraklarına getirtmiştir.



Komünist rejim, Yücel Teşkilatı mensupları hakkında “Terörist-Casus teşkilatı kurarak, Makedonya´da yaşayan Türkleri, Makedonya Halk Devletine karşı organize ederek, devlet düzenini değiştirmeye ve yıkmaya yönlendirmek.” Suçlamasıyla 19 Eylül 1947 tarihinde başlayan İLK GRUP TUTUKLAMALARDA 17 kişi tutuklanmıştı.  Sorgulama adı altında akıl almaz işkencelere maruz kaldılar. 19 Ocak 1948 tarihinde başlayan duruşmalarda avukat tutmalarına bile izin verilmemiş, hükümet tarafından yandaş avukatları tayin etmişlerdi.



Türklere hizmet etmeye çalışan ve zulümlerin son bulmasını isteyen Yücelciler, düzmece mahkemelerde yargılanmış ve işkencelerin ardından  Şuayb Aziz İshak, Ali Abdurrahman Ali, Nazmi Ömer Yakup, Adem Ali Adem idam cezasına çarptırılmışlar, 27 Şubat 1948’de idam edilmişlerdi. “Yugoslavya rejimine karşı geldikleri” suçlamasıyla, Şerafettin Ferit Süleyman (Yücelden), Refik Şerif Mehmet (Özer), Kemal Rasim İlyas (Günsever), Abdülkerim Ethem İbrahim (Sezer), Şefik Ruşit Elmas (Ersoy) ise 20 yıla hapis cezasına mahküm oldular. Fettah Salih Süleymanpasiç, Muzaffer Ahmet Süleyman (Hocaoğlu) 15 yıla mahkum edilirken arkadaşları da bu yılları takiben 12, 8,4, yıl hapiste kaldılar.



1948 yılının Mayıs ayında yeni bir operasyona maruz kaldılar ve İKİNCİ TUTUKLAMA FURYASI BAŞLADI. Bu tutuklamalar sonrasında yapılan duruşmalar neticesinde, yirmi dokuz kişi daha hüküm giydi.



1948 yılının sonuna doğru 18 kişinin daha tutuklanmasıyla ÜÇÜNCÜ GRUP TUTUKLANMA gerçekleşti.



Yücelcilerin şehit edilmelerinin yıldönümünlerinde Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından organize edilen programla her yıl Mevlid okunmakta ve 1948 yılında yaşadıklarını ve uğruna canlarını feda ettikleri davalarını “Yücel Şehitlerini Anma ve Anlamak” konulu bir etkinlikle hatıraları yaşatılmaktadır. Hukuka aykırı bir mahkeme sonucu mahkum ve idam edilen Yücelciler için, “iade-i itibar” bekliyor, bu amaçla resmi makamları göreve davet ediyoruz. 



K  A  Y  N  A  K......................:



(1)    Yıldırım AĞANOĞLU Yücel Teskilati ve Şehitleri, s.17



(2)    https://ebedbizimdir.com/2018/03/05/yucel-teskilati-ve-sehitleri/



(3)    Makedonya 1940-1947 Yücelciler Hareketi: Bir Direnişin Destanı Mehmet Ardıcı



(4)    MAKEDONYA´DA BİR TÜRK YAPILANMASI: - Selim Çoraklı  14.5.2016