İnflamasyon, latincede  ‘ateşe vermek ‘ kökünden gelmiştir. Kan damarları ile beslenen dokuların, her türdeki hasar karşısında (canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına) verdikleri fizyolojik yanıtların bütünüdür. İnflamasyon, enflemasyon, yangı hepsi aynı anlamlara gelir. Kısacası inflamasyon, bağışıklık sisteminin verdiği bir tepkidir, böylece vücut bir yerlerde sorun var diyerek kendisini korumaya alır ve tabiri caizse çıkan yangını söndürmeye çalışır. Vücudu bir ülke olarak düşünürsek, inflamasyona o ülkeyi koruyan ordunun askerleridir diyebiliriz. Örneğin, elinizi yaktığınızda ağrı, şişme, kızarıklık gibi inflamasyon belirtileri vücudunuzun başlattığı bu tepkiye örnektir. Askerler oraya giderek tamire başlarlar ve dokuyu onarırlar. Bu her ne kadar iyi bir şey gibi gözüksede aylarca hatta yıllarca süren  tehlikeye karşı istenmeyen sonuçlar meydana getirebilir. Yangını söndürmeye çalışan bağışıklık sistemi zaman içerisinde hem güç kaybettiğinden vücudun dış saldırılara karşı savunması zayıflamakta hem de bağışıklık hücreleri kimi zaman vücudun kendi yapılarını düşman unsurları olarak algılayarak kendine zarar vermeye başlamaktadır.  Bu nedenle akut inflamasyon dediğimiz kısa süreli inflamasyon sağlığımız için gerekliyken, uzun süreli  yani kronik inflamasyon vücudumuzda istenmeyen sonuçlar doğurur. Kronik inflamasyon varsa kronik hastalık kaçınılmaz bir hal almaktadır. Nitekim inflamasyon ile kalp hastalığı kanser, bağırsak hastalıkları, tiroit, artrit, metabolik sendrom, diyabet, parkinson gibi hastalıklar arasında bağlantılar vardır. Stres, sağlıksız beslenme, yetersiz aktivite inflamasyonu tetikleyen etmenlerdendir. 

Bağırsak geçirgenliği: Sindirim sisteminin merkezi olan ve ikinci beyin dediğimiz bağırsakların sağlığı tüm metabolizmayı etkilemektedir. Bu önemli organ kendisini ve vücudu koruyan bariyerlere sahiptir. Bağırsak bariyerleri, içeriye sadece sindirilmiş besinler, mineral ve vitaminlerin girmesine izin veren yapılardır. Fakat bu bariyerlerdeki hasar sonucunda içeriye yabancı maddeler girmekte ve vücut buna tepki olarak inflamasyonu başlatmaktadır. Bariyerlerdeki uzun süreli hasara bağırsak geçirgenliği diyoruz.  Hasar devam ettiği sürece inflamasyon da devam ederek kronik hale gelmektedir. Bu sebeple bağırsakları onarmak inflamasyonu azaltmak için çok değerli bir basamaktır. 

Bağırsak geçirgenliğine neler sebep olur ? 

  • İçme sularıyla, besinlerle ve hava yoluyla vücudumuza giren ağır metaller
  • Kronik stres ve kaygı
  • Yetersiz beslenmek ; antioksidan, vitamin- mineral yetersizliği
  • Bazı besin öğeleri ( gluten, laktoz, kazein)
  • Fazla şeker ve nişastalı besin tüketimi
  • İnsülin direnci, enfeksiyonlar
  • Fazla kilolu olmak ve hareketsizlik
  • Kalitesiz ve yetersiz uyku
  • Antibiyotik gibi bazı ilaçlar, pestisitler (besinlere bulaşan böcek ilaçları)
  • Kızartılmış besinler, işlenmiş etler, sigara, alkol, gazlı içecekler, yapay tatlandırıcılar, tüm paketli ve katkı öğesi içeren besinler.

Bağırsak geçirgenliği ve inflamasyonu önleyeci; anti inflamatuar beslenmede olması gerekenler 

Sağlıklı yağlar;  Ayçicek, mısır, soya yağını beslenmeden çıkartmak onun yerine zeytin ve zeytinyağı, sade yağ, ceviz ve ceviz yağı, fındık ve fındık yağı, avakado yağı, hindistan cevizi yağlarını tüketmek.

Sebzeler- meyveler; Patates hariç tüm sebzelerden zengin beslenmek, kuru meyveler hariç ve kırmızı mor meyveler başta olmak üzere tüm meyveleri beslenmeye eklemek. 

Protein kaynakları; Kuzu eti, serbest gezen tavuk eti ve yumurtası, balık eti tüketmek.

Baharatlar ve çaylar;  Özellikle zencefil, zerdeçal, yeşil çay, biberiye çayı gibi baharat ve çayları beslenmeye eklemek.