Çeşitli islam ülkelerinden göçler dikkat çekici boyutlarda sürüyor. En fazla  göç  veren ülkelerden   Suriye, Irak, Brundi, Orta Orta Afrika Cumhuriyetleri, Afganistan, Eritre, Somali, Güney Sudan,  Libya, Fas, Myanmar  öne çıkıyor.  İslam ülkelerinden  yola çıkan  göçmenlerin  hayatlarını tehlikeye atarak gitmek istedikleri ülkelerin  Türkiye  haricindekilerin hepsinin hıristiyan ülkeler olması düşündürücüdür.

Güvenilir olmayan yollarla sınırları geçmeye çalışan  mültecilerin binlercesi  denizlerde hayatlarını kaybettiler . Geçebilenlerin de her türlü sıkıntıyı yaşadıklarına şüphe yok.

 Avrupa Birliği Ülkeleri  (AB)  8 Haziran’da  dört yıldır üzerinde çalıştıkları  göçmen  meselesinde  kendi aralarında anlaşmaya vardı. Buna göre,  her ülkenin  her yıl 30 bin  düzensiz göçmene kadar  kabul etmesi karara bağlandı.  Göçmen kabul  etmek istemeyen  ülkelerin  kişi başına 20 bin  euro ödeme şartı getirildi . Alınacak bu  ücretlerin  Avrupa Birliği’ne gelecek   göçmenlerin engellenmesindeki harcamalarda  kullanılacağı belirtildi.  Bu kararla  Batı kapılarını göçmenlere kapatmaya hazırlanıyor.

 AB ,İtalya’nın israrı ile  Tunus’dan gelen göçmenleri geri gönderme konusunda,  Türkiye  ile AB arasında olan “ Geri  Kabul Anlaşması” benzeri bir anlaşmayı  Tunus’la   yapmak istediyse de, Tunus ikna edilemedi.  Bu çalışmada ekonomik sıkıntı içinde olan Tunus’a  900 milyon euro teklif edildiği  basında yer aldı.   AB’nin göçmenlerle ilgili son  kararı  Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir.

Yüz yıllardır  bilimden, teknolojiden uzak kalmaları başta olmak üzere, İslam ülkelerinden göçler konusunda çok şeyler söylenebilir.  Ancak  son göçler  sömürgeci,emperyal güçlerin eseridir.

Amerika son 50 yılda islam ülkelerinin birçoğuna  büyük zararlar vermiştir.  Zarar verdiği bu ülkelerin zenginliklerini  ele geçirirken, milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş, insanları yerlerinden yurtlarından etmiş ve göçlere sebep olmuştur.

 Çeşitli bahanelerle önce Afganistan’ı  ve  daha sonra Irak’ı işgal  eden Amerika, bu ülkelerde unutulmaz acılara sebep oldu ve büyük tahribatlar yaptı. Afganistan’da  Taliban güçlerine yenilmiş, Afganistan’ı  Taliban’a bırakarak çekilmiştir. Savaşta kullandığı   Afgan güçlerinin bir kısmını kendisi götürmüş, kalanını da Türkiye’ye yönlendirmiştir.

 Amerika,  Kuzey Afrika  ülkeleri ve  Türkiye’nin de  içinde olduğu Ortadoğu  ülkelerine yönelik  sınırların değişeceğini  yıllar önce  ilan etmiş ve  Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ortaya çıktıktan sonra,  adına  “Arap Baharı “  dediği  askeri müdahaleleri  ile   Mısır, Libya,  Tunus  ve  Suriye’yi  karıştıp, bu ülkelerde istikrarsızlık yarattı.

Amerika  Kuzey Suriye ve Kuzey  Irak’da kurmak istediği terör devletine saha  açmak için,  Kuzey Suriye halkını Türkiye’ye sürmüştür.  Bu dönemde 5-6 milyonu sadece Suriye’den olmak üzere;  Irak , Afrika ülkeleri, Afganistan ve  Pakistan’dan   10-12 milyon  sığınmacı  Türkiye’ye gelmiştir.

Türkiye’nin 12  yıldır önemli  harcamalar yaptığı  sığınmacı ve  düzensiz  göçmenler sadece ekonomik sıkıntılar yaratmamış, sosyal ve kültürel meseleler de çıkarmışlardır.   Hiçbir ülke, nüfusunun %10’ unu geçen  eğitimsiz göçmen/sığınmacı nüfusu kabul etmez. Bugün  Suriye’ye komşu  olan  şehirlerimiz başta olmak üzere,   demografik yapımız( nüfus yapımız)  etkilenmiştir. Gelenlerin nüfus artış hızlarının bize göre  yüksek olması sebebi ile, çok geçmeden  demografik yapımız daha da etkilenecektir.

 Amerika  BOP’ ni her ülkenin karakterine  ve yapısına göre uygulamaktadır.  Türkiye için “Türkleri Anadolu’da azınlığa düşürme”  hedeflenmiştir. Bunu da sığınmacıları  kullanarak yapmaya çalışmaktadır. Proje,  Türk Milletinin   “darda olana yardımcı olur “ duyguları istismar edilerek sürdürülmektedir.

Göç  yollarına dikkat edilince; Orta  Afrika ülkelerinden gelenlerin, Kızıldeniz’i geçip Arap Yarımadasına  güneyde  ulaştıktan sonra  hiç sapma olmadan, Suudi Arabistan’ı baştan başa geçip  önemli bir kısmının  Suriye’ye, ordan da bize ulaşmaları dikkat çekicidir.  Demek ki Suudi Arabistan sınırlarında  göçmenlere karşı  Avrupa ülkelerinden daha iyi tedbirler alınmış!  Afganistan’dan gelenler de İran’ı baştan başa geçip Türkiye’ye ulaşmaktadır.

Bugün   islam ülkelerinden  olan göçler öncelikle  islam dünyasının meselesidir.  Bu sebeple  islam dünyası birlik içinde hareket edip göç konusunu  kendi içinde değerlendirilip,  çözüm arayışında olmalı ve  uluslararası teşkilatları  göreve çağırmalıdır.  Petrol zengini  Arap ülkeleri bu konuda daha çok sorumluluk almalıdır.  Ensar-muhacir anlayışı  o  topraklarda filizlenmiştir.

Bugün sığınmacı, düzensiz göçmen gibi  çeşitli adlar altında milyonlarca yabancının olduğu ülkemizde,  geri dönenler veya başka ülkere gidenler olsa bile, geride kalabalık bir nüfusun  kalacağı göz önüne alınarak, bunların meseleleri ile ilgilenecek, ülkemize uyum çalışmalarını planlayıp, yürütecek bir “ Göç Bakanlığı” nın kurulmasının yararlı olacağı  düşünülebilir.

İslam ülkelerinden göçler bitmeyecektir.  Türkiye  kendisine yönelen yeni göç dalgalarına karşı tedbirli olmalıdır.  Bundan sonraki dönemde  Türkiye’nin göçmen meselesinde  çok yönlü  yeni politikalar  geliştirerek, bu alanda aktif olacağına  şüphe yok. Çünkü göçmen/sığınmacı konusunda  en çok  fedakarlık yapan  ve mağdur olan kendisi.