Zeytinyağı markası Komili, kültürel miras fuarı Heritage İstanbul’da Anadolu topraklarının doğa ve kültür mirası anıt zeytin ağaçlarını koruma projesi “Gözümüz Gibi Bakıyoruz” ile yer aldı. Bu yıl 5’incisi gerçekleştirilen fuarın etkinlik sponsorları arasında yer alan marka, “Anıt Zeytin Ağaçlarının Binlerce Yıllık Kökleri” paneli ve “Mucizevi Gıda Zeytinyağı” sohbeti ile katıldı.

Geçmişi geleceğe bağlayan anıt zeytin ağaçlarını koruma hedefiyle 2018 yılından beri devam eden sosyal sorumluluk projesi “Gözümüz Gibi Bakıyoruz”dan yola çıkarak hazırlanan “Anıt Zeytin Ağaçlarının Binlerce Yıllık Kökleri” paneli, Bunge Gıda Türkiye Genel Müdürü Turgut Yeğenağa’nın moderatörlüğünde  Balıkesir Üniversite Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Prof. Dr. Abdullah Soykan, Doç. Dr. Çetin Şenkul ve Komili Ayvalık Operasyon ve Zeytinyağı Tadım Müdürü Mehmet Cavlı’nın katılımı ile gerçekleştirildi.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak ile Şef ve Yemek Yazarı Ömür Akkor’un paylaştığı bilgiler eşliğinde, fuar ziyaretçilerinin yoğun ilgisi ile sohbete dönüşen Heritage Talks’ta dayanıklılığın, sağlığın, uzun yaşamın simgesi zeytin ağaçlarından elde edilen mucizevi gıda zeytinyağının insan sağlığına olan katkıları ve beslenmedeki faydaları konuşuldu.

AYVALIK ‘TAN AKHİSAR’A 20 MİLYON AĞAÇ TARANDI

Proje hakkında detaylı bilgi veren Turgut Yeğenağa, “2018’de ‘Gözümüz Gibi Bakıyoruz’ projesini başlattık. Bu projeyle, anıt ağaçları tescil ettirmeye ve kaydetmeye çalışıyoruz. Balıkesir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Soykan’ın ve ekibinin desteğiyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaşı 300’den büyük ağaçları tescilleyip, koruma altına alıyoruz. Zeytin ağaçları normalde kesilemiyor ama taşınabiliyor. Yaşı büyük ağaçlar tescillendikten sonra taşınması da yasaklanıyor. Biz bu projeyi, toplumda bir farkındalık uyandırmak ve tarıma, çiftçiye, geleceğime sahip çıkmak için başlattık” dedi.

Ayvalık’ta başlanan ve devam ettirilen projeyi Türkiye’ye yaymayı hedeflediklerini belirten Yeğenağa, “Projeye Ayvalık’ta başladık, şu anda Manisa’da devam ediyor. Ayvalık’tan Akhisar’a 20 milyon ağacı taradık. Ayvalık bölgesinde bu ağaçların 81 tanesini tescil ettik. Şu anda Akhisar bölgesinde 224 ağacımız var, bunları tescil etmeyi bekliyoruz. Pandemiden dolayı biraz sekteye uğradık ama şu anda son sürat devam ediyor. Projemizi duyan birçok farklı kuruluş ad destek vermek istiyor. Bu projeyi tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz ve anıt ağaçların haritasını çıkarmak istiyoruz. Harita çıktıktan sonra da projenin diğer bacağında gastroturizm faaliyetleriyle bölge halkını desteklemek istiyoruz” diye konuştu.

ZEYTİN 7 BİN YIL ÖNCE KULLANILMAYA BAŞLADI

Zeytinin 7 bin yıl önce beşsin zincirinde yer almaya başladığını aktaran Prof. Dr. Abdullah Soykan “Zeytin 7 bin yıl önce meyve olarak kullanılmaya başladı. Zeytinyağı ise 4 bin 500 yıl önce kullanılmaya başlamış. Yani insanoğlu 7 bin yıl önce zeytin ağacındaki taneyi besin zincirinde kullanmış. Zeytinyağını ise gerek gıdada gerekse hijyende kullanmış. Mucizevi bir sıvı olduğunu söylemeliyiz. Gerçekten de gelecek nesillere ve onların sağlıklı beslenmesinde çok önemli bir argüman olduğunu düşünüyorum” dedi.

SAHADAKİ TÜM AĞAÇLAR UYDU GÖRÜNTÜLERİYLE TARANDI

Ağaçların yaşlandırılması ve tescillenmesi işlemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Soykan, “Ayvalık örneğinden başlayarak, tüm sahadaki zeytin ağaçları, önce uydu görüntüleri vasıtasıyla taranıyor. Özellikle yaşlı zeytin ağaçlarının olduğu yerler belirleniyor. Daha sonra oradaki fabrikaların kahyaları, çalışanları, muhtarlar ya da çok yaşlı insanların bilgi ve birikimlerinden istifade edilerek yeri tespit ediliyor. Tespit edilen zeytin ağaçlarının hangi iklim ve toprak koşullarında olduğunu, beslenme rejiminin iyi mi düşük mü olduğunu belirledikten sonra burgu yardımıyla ağacın içerisine doğru ilerleniyor. Bizim için, her 1 santimetrelik kısımda kaç halka olduğu önemli. Onu sayıyoruz. Ama bu yaşlandırma işlemini, bölgedeki tek bir ağaca yapmıyoruz. Bölgedeki en az 10 ağaçtan, 1 santimetre, 2 santimetre ve 3 santimetrelik yaş halkaları alıyoruz. Kaç yaş halkası olduğunu belirleyerek, ortalama bir değer buluyoruz. Ortalama değerimiz, 1,6. Bununla halkanın yarı çapını çarptığımızda ağacın yaklaşık olarak yaşını hesaplayabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Soykan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabii burada ağacın dışındaki oyuklar, içerisindeki kovuk, çevre çapı, yüksekliği gibi bütün veriler onun yaşının tam ne olduğunu anlatıyor. Ancak son yıllarda dendrokronolojik dediğimiz yaşlandırma yönteminin dışında OSL, IRSL, Karbon 14, radyokarbon gibi yöntemlerle de ağacın turp dediğimiz gövdesinin altına girerek toprak numuneleri alıyoruz. Toprağın içerisindeki bazı numunelere bakarak da ağacın daha net yaşını ortaya koyabiliyoruz. Biz buna radyoaktif yöntem diyoruz. Bu da dendrokronolojij yöntemi destekliyor. Dünyada da, özellikle İtalyanlar ve İsrailliler de ağaçları bu şekilde yaşlandırıyor.”

MANİSA’DA 1680 YAŞINDA ZEYTİN AĞACI VAR

Anıt ağaçların geçmişin tanıkları olduğunu ifade eden Soykan, “Aslında zeytin ağacı, uygun taşıma koşullarında başka bir yerde de yaşar ve meyve verir. Ancak ‘anıt ağaç’ olma özelliğini yitirir. Bugün Türkiye gibi İspanya ve İtalya da yaşı 350 olan ağaçların bir yerden başka bir yere taşınmasına veya onların kesilmesine müsaade etmiyor. Bu ağaçlar, geçmişin tanıkları. Şu anda Manisa’da 1680 yaşında, 1345 yaşında zeytin ağaçlarımız var. Düşünseniz, bugünkü tarihten geriye doğru gittiğimizde 1680 yıl önceki olaylara tanıklık etmiş, geçmişin izlerini taşıyan bu ağaçlar ne kadar da kıymetli. Onları olduğu yerde, institut dediğimiz bir kavramla koruyarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz. Antik zeytin ağaçlarının yağı da çok kıymetli. Onlardan elde ettiğimiz zeytinyağlarının da özel alıcıları var. Bu bütün dünyada böyle" dedi.