İSTANBUL - FATİH Yedikule'den Ayvansaray'a kadar uzanan yaklaşık 1600 yıllık tarihi kara surlarında yapılan restorasyon çalışmaları tartışmalara neden oldu. Yeni yapılan duvarların surların aslına uygun olmadığını söyleyen Koruma- Restorasyon Uzmanı Dr. Ömer Dabanlı, "Kara surlarında özgün dokuya uyumsuz nitelikte çalışmalar yapılıyor. Mevcut ile yeni yapılan duvar örgüsü arasında da önemli farklar var. Bu farkları anlamak için uzman olmaya gerek yok. Bu durum UNESCO'ya izah edilebilecek bir şey değil. Dünya Mirası kara surları daha hassas bir çalışmayı hak ediyor" dedi. 

Yedikule'den Ayvansaray'a uzanan İstanbul'un tarihi kara surları Doğu Roma İmparatoru 2. Theodosius tarafından M.S. 5. yüzyılda yapıldı. Üzerinde çok sayıda burç bulunan tarihi surların büyük bölümü günümüzde yıkılmış, harap durumda. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan kara surlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından bir süre önce restorasyon çalışması başlatıldı. Koruma- Restorasyon Uzmanı Dr. Ömer Dabanlı ise surların restorasyonunda görülen bazı uygulamaların uluslararası koruma ilkelerine ve aslına uygun olmadığını söyledi.

  

"KARA SURLARI UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE" 

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı, Koruma- Restorasyon Uzmanı Dr. Ömer Dabanlı, "İstanbul'un surları çok önemli, bu surlar, M.S. 5. yüzyılda yapılmış. Marmara Denizi ve Haliç tarafında bulunan surların büyük bir kısmı yok olmuş vaziyette. Kara surları ise her ne kadar kötü ve harap vaziyette olsa da şu an günümüze kadar ayakta kalabilmiş. Ancak surlar için ciddi restorasyon çalışmalarına ihtiyaç var. Yaklaşık 8-10 yıldır kara surları ile ilgili projeler yapıldığını biliyorduk, ama uygulama süreci yeni başladı. Uygulamaların başladığını duyduğumuzda da sevindik. Çünkü kara surları UNESCO Dünya Miras Listesinde ve bütün dünyanın korunması gereken kültür varlığı olarak kabul ettiği üstün evrensel bir niteliğe sahip" dedi.  


 

"ŞU AN YAPILAN İŞLEMDE KARA SURLARINDA ÖZGÜN DOKUSU GÖRÜNEMİYOR" 

Uygulamalarda surların özgün yapısına ve uluslararası koruma ilkelerine riayet edilmediğini gösteren bazı hususlar olduğuna dikkat çeken Dr. Dabanlı, "Kara surları için yapılan restorasyon çalışmalarını gördüğümde hayal kırıklığına uğradım. Maalesef, surlarda bulunan özgün dokuya uyumsuz nitelikte çalışmaların yapıldığı görülüyor. Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Oğuz Ceylan Hocamın surlardaki onarıma dair çekip paylaştığı bir fotoğrafla karşılaştım, onarımın uyumsuzluğu hemen dikkatimi çekti. Eski bir uygulama zannetmiştim ancak kendisinden fotoğrafın güncel olduğunu öğrenince şaşkınlığım daha da arttı. Kara surlarında bazı kayıplar var, yer yer tamamlama yapılması şart. Ancak bu tamamlama işlemi özgün doku esas alınarak yapılması lazım. Şu an yapılan işlemde kara surlarında özgün dokusu görünemiyor bile. Duvar yüzeyinde dokuyu ortaya çıkarmak için öncelikle bir temizlik çalışması yapılması gerekir. Ardından duvarın derzlerini, doğal taş blokların ebatlarını ve sıralarını görünebilir hale getirip, bunlara uygun halde tamamlama çalışmaları yapılması gerekiyordu" diye konuştu.

  

"DUVARDAKİ FARKLARI ANLAMAK İÇİN UZMAN OLMAYA GEREK YOK" 

Dabanlı, sözlerine şu şekilde devam etti: 

"Şu an derz sıraları arasında bir uyum yok. Mevcut ile yeni yapılan duvar arasında önemli farklar olduğu hemen görülüyor. Bu farkları anlamak için uzman olmaya gerek de yok. Herhangi bir insan buradan geçerken bu ikisi arasındaki tuhaflığı ve uyumsuzluğu fark edebilir." 

 

"KARA SURLARI DAHA HASSAS BİR ÇALIŞMAYI HAK EDİYOR"  

"Kara surlarında yapılan bu tür restorasyon uygulamalarını UNESCO'ya izah etme imkânı olmaz" diyen Dr. Dabanlı, "İstanbul'a zaman zaman UNESCO'dan heyetler geliyor. 50 yıl önce bu şekilde niteliksiz olarak gördüğümüz bazı uygulamalar yapılıyordu. Fakat bunun günümüzde yapılıyor olması bizi biraz şaşırttı ve üzdü. Bu durum UNESCO'ya izah edilebilecek bir şey değil. Dünya Mirası Kara surları daha hassas bir çalışmayı hak ediyor diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

  

"NİTELİKLİ VE NİTELİKSİZ İŞ ARASINDAKİ FARK TAM DA BU NOKTADA ORTAYA ÇIKIYOR"  

Restorasyonda kullanılan yeni taşların özgün taşlarla tam olarak aynı olmayan bir tür kireçtaşı olduğunu söyleyen Dr. Dabanlı, "Restorasyon sürecinde küfeki bloklarının boyutları, derz sıraları, genişliği ve özellikle de işçilik çok önemli. Ancak şu an baktığımız zaman en çok dikkat çeken husus, makinadan kesilmiş gibi pırıl pırıl blokların kullanılmış olması. Halbuki yan tarafta el işçiliğini fark edebildiğimiz özgün bir doku var. Nitelikli iş ile niteliksiz iş arasındaki fark da işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Ayrıca yeni yapılan örgü ile eski doku arasında bir çatlak varmış gibi görünüyor. Hâlbuki uygulamanın sağlıklı olabilmesi için orada bir örgü geçişine ve bağlantılara ihtiyaç var. Şu an yapılan tamamlama çalışmasında herhangi bir sarsıntı ya da deprem sırasında yeni örülen kısımların eski kısımlardan ayrılarak hasar görmemesi için bir tedbir olmadığı görülüyor. Bu önemli hususun da atlandığını anlaşılıyor" dedi.  

Dr. Dabanlı, "Şu an kara surları için bir nevi yama çalışması yapılıyor dememiz yanlış olmaz. Halbuki nasıl bir doktor hastasına organ nakil yapacağı zaman doku uyuşmazlığı olmaması için pek çok araştırma yapıyorsa, kültür varlıklarının koruma-restorasyonu da aynen onun gibi ayrıntılı bilimsel araştırmaları ve nihayetinde de hassas ve nitelikli uygulamaları gerektirir. Kara surları için yapılması gereken tam böyle bir şey" diye konuştu.

İBB'den edinilen bilgiye göre ise, kara surlarında bilim kurulu onaylı bir restorasyon süreci devam ediyor. Surlara taş tamamlama adı altında geçici bir uygulama yapıldığı ve sonrasında bu taşların yerinden söküldüğü belirtildi. Aynı zamanda kara surlarında olan çalışmanın henüz bitmediği ve restorasyon sürecini görmek isteyen vatandaşların cumartesi günleri alanı ziyaret edebileceği söylendi.