Fenerbahçe'yi yakından takip eden siz değerli okuyucularımızın da dikkatini çektiğini düşündüğüm bir hususu sizinle paylaşmak isterim. Aşağıd

Fenerbahçe'yi yakından takip eden siz değerli okuyucularımızın da dikkatini çektiğini düşündüğüm bir hususu sizinle paylaşmak isterim. Aşağıda değineceğimiz ve Fenerbahçe taraftarının canını çokça sıktığına inandığım bu hususun adı ise aşırı savunmacı bir oyun sistemi ve bunun ortaya çıkardığı tek forvet zaruriyetidir!. Fenerbahçe'nin hangi maçını izlerseniz izleyin kulvar, rakip ve içerde veya dışarıda  olsun farketmeksizin genelde oynadığı oyun düzeni 4.3.2.1 veya 3.4.2.1 oluyor genelde. Oysa Fenerbahçe gibi bir Takımın sıradan bir Lig maçı ve üstelik evinde oynadığı bir karşılaşmaya bile 3.5.2 veya 4.4.2 ile çıkarak bir an önce gol veya golleri bularak maçı lehine çevirebilmek adına avantajı yakalamak durumundadır.

Fenerbahçe gibi bir Takımın üstelik kendi evinde sıradan bir Lig karşılaşmasına aşırı savunmacı ve deyim yerindeyse korkak bir takım hüviyetine bürünmesi Kulüp adına üzüntü verici bir durumdur. Kazandığında bile ölüp ölüp dirilen, kaybettiğinde ise oynadığı kötü futbol ile taraftarına saç baş yolduran Fenerbahçe'nin bu korkak oyun anlayışı şanlı tarihine yakışmamaktadır. Sahaya çıkarılacak cesurca bir oyun sistemi, ve mevcut kadrosunda ki bütün güçlü silahlarını aynı anda oynatarak oynadığı sürece Fenerbahçe'nin kaybedeceği maçların ardından bile taraftar sahadan memnun olmuş bir şekilde ayrılacağı gibi bir sonraki maç için sabırsızlıkla beklemeye koyulacaktır!

Çünkü geçmişte elde edilen şampiyonluklara bakıldığında, dönemin Teknik Direktörlerinin Takımına atak futbol oynatan, savunmadan ziyade orta sahasını kalabalık tutup iki forvet ile maçlara çıktıklarını ve bol gollü galibiyetler elde dilerek şampiyonluğa ulaşıldığını görmekteyiz. Özellikle 1988-89 sezonunda Fenerbahçe'nin 103 golle şampiyon olduğu sezon Fenerbahçe'ye oynattığı futbolla Taraftarların gönlünde taht kuran Sırp Teknik Direktör Todor Veselinoviç, Yine Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşamayı başarmış, 1995-96 sezonunda Carlos Alberto Parreira, (68 gol), 2000-2001'de  Mustafa Denizli (82 gol), 2003-04 Christoph Daum (82 gol), 2004-05  Christoph Daum (77 gol), 2006-07 Arthur Zico (65 gol), 2010-11 Aykut Kocaman (84 gol), 2013-14 Ersun Yanal (74 gol) Fenerbahçe ile şampiyonluğa ulaşmayı başarmış Teknik Direktörler arasında Kuşkusuz en büyük dikkati todor Veselinoviç çekmiştir. 

Gerek Futbolculuğu döneminde Takımında yaşamış olduğu şampiyonluklar, gerekse yukarıda Fenerbahçe ile şampiyonluğa ulaşmayı başarmış isimler arasında yer aLmayı başarmış  Aykut Kocaman'ın Artık bir an önce Fenerbahçe'yi sıradan bir Anadolu Takımı hüviyetinden alıp gerçek kimliğine ulaştırması, yan, beklenen ve özlenen, rakibini boğan hücum oyun anlayışını Takımına oturtarak deyim yerindeyse korkak futbol anlayışından bir an önce vazgeçmelidir. Vıncent Janssen veya Jose Fernandao ile tek forvet olarak başladığı karşılaşmalarda, ya Roberto Soldado, ya da Mathieu Valbuena gibi etkili oyuncularını yedek soyundurup oyunun akışına göre oyuna alan Kocaman'ın yine Alper Potuk'u aynı şekilde değerlendirme yoluna gittiğini görmekteyiz.

Aykut Kocaman her ne kadar mevcut kadromuz şampiyonluk için yeterli dese de şampiyonluk yarışındaki rakiplerine göz attığımızda işlerin, Kocaman'ın söylemini (İddiasını) boşa çıkartığını görüyoruz, Geçtiğimiz sezonu aratmayan performansı ve Arda Turan ile güçlenmiş bir Medipol Başakşehir'in geçen sezonun şampiyonu ve Avrupa moralli Beşiktaş'ın ve Fatih Terim'in gelişiyle silkinen Galatasaray'ında giderek artan performansına baktığımızda Ligin umduğumuzdan da çetin geçebileceğini bariz bir şekilde gösteriyor. 31 Ocak'ta son bulacak transfer sürecinde kadrosuna takviyeler yapılmaması durumunda Fenerbahçe'nin bu oyun anlayışı, mevcut sakat oyuncu grubu ve yine olası sakatlıklar ve  futbolcuların alacağı olası cezalar zaten kadrosu kısıtlı olan Fenerbahçe'yi zorlayacağını görmek güç olmayacaktır diyelim ve son sözü üstada bırakalım..!

(Korku  İşe Yarayabilir, Ama Korkaklık Hiç Bir İşe Yaramaz. Mahatma GANDHİ)