Fenerbahçe, Avrupa sahnesinde Union Saint-Gilloise karşısında 2-1 galip gelerek önemli bir galibiyet elde etti.

Maç, misafir takımın baskılı oyunuyla başlamış olsa da Fenerbahçe, sönük geçen bu karşılaşmada skoru lehine çevirmeyi başardı. Ancak maçın öne çıkan isimleri ve performanslar, daha derin bir analizi hak ediyor.

Öncelikle Çağlar Söyüncü'ye bir övgüyle başlamak gerek. Bu sezon Avrupa arenasındaki ilk golünü atan Çağlar, performansıyla adeta “Türk Duvarı” unvanını bir kez daha hak etti. Defanstaki sağlam duruşu, kritik müdahaleleri ve liderliği, Fenerbahçe savunmasının bel kemiğini oluşturdu. Golü kadar, savunmadaki disiplinli oyunu da maçın kazanılmasında önemli bir etkendi.

Öte yandan Krunic’ten sonra Sofyan Amrabat’ı izlemek oldukça keyif vericiydi. Amrabat, bugün %95 gibi yüksek bir pas isabetiyle oynadı ve sahada güven veren isimlerden biriydi. Henüz tam performansını sergilememiş olsa da, ilerleyen dönemlerde ondan çok daha iyisini göreceğimize inanıyorum. Fiziksel gücü ve oyunu yönlendirme becerisiyle Fenerbahçe orta sahasına kalite katıyor.

Ancak Mert Müldür’ün performansı taraftarların sabrını sınamaya devam ediyor. Bugünkü maçta da aldığı her topu olumsuz değerlendirmesi, Union Saint-Gilloise tarafından rahatlıkla analiz edilmiş gibiydi. Bu durum, Fenerbahçe’yi defanstan çıkarken zorlarken, Mourinho’nun bu zafiyeti fark edip çözüm bulması şart. Aynı problem ne yazık ki Szymanski ve Cengiz Ünder’de de görülüyor. Cengiz’in sahada ruhsuz görüntüsü, beklenen performansın oldukça gerisinde kaldığının bir göstergesi.

En acı gerçek ise Fenerbahçe'nin Cengiz Ünder ve En-Nesyri transferleriyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı. En-Nesyri, sahada uzun süre uyum sağlayamayacağı izlenimini veriyor ve şimdiden büyük bir fiyasko olarak nitelendirilebilir. Beklenen 20 milyonluk forvet bu değil! Oynayamayan ve beklentinin altında kalan bu oyunculara rağmen Fenerbahçe’nin 2-1 kazanması ise büyük bir başarı.

Ve kaleci Livakovic! Maçın gerçek kahramanıydı. Penaltı kurtarışıyla ve diğer kritik hamleleriyle adeta Fenerbahçe’yi ipten aldı. Livakovic, bugünkü performansıyla tek başına 3 puanı kazandıran isimdi. Kalede gösterdiği performans, maçı izleyen herkesin nefesini kesti.

Son olarak bir parantez de 12. adam olan Fenerbahçe taraftarına açmak istiyorum. Ne yazık ki bugün tribünlerde eski coşku yoktu. Besteler ve marşlar söylenmedi, karşılıksız kaldı. Fenerbahçe'nin en büyük itici gücü olan taraftar, bugün sahada eksikti. İlk 11 tercihlerinden daha acı olan bu tablo, umarım kısa sürede değişir ve eski ruh geri döner.

Özetle, Fenerbahçe bugün yıldızlarının beklenen performansı gösteremediği bir maçta galip geldi. Ancak takımın kendine çekidüzen vermesi ve yıldız oyuncuların yeteneklerine ihanet etmemesi gerekiyor.