Biz kadim Türk milletinin fertlerine vatan nedir diye sorduklarında dedelerimizin mezar taşının olduğu her deriz. Çünkü dünyanın her tarafında Türkler olarak izimiz var. Ayak bastığımız her yeri vatanlaştıran ve güzelleştiren bir merhametimiz var.

Bu merhametimizle mazluma umut olduk. Zalime kalkan olduk. Yüzyıllarca bu merhamet ile birçok milletin, kurduğumuz devletlerimizin gölgesinde serinlemesi için çalıştık. Onun için vatanı kutsal bildik ve onun uğrunda yeri gelince canlarımızı feda ettik. Çünkü inandık ki vatan, toprağın bize verdikleridir. Bu nedenle toprağın bize verdiklerine karşı ona hizmet etmemiz gereklidir. Ancak uğruna canlarımızı verdiğimiz vatanımızın gençleri ellerimizden kayıp gidiyor. Vatan bilinçleri, bilinçli olarak kalplerinden sökülüp atılmaya çalışıyor. Gençlerimiz, sosyal medya araçları ve çeşitli uygulamalarla tanışıyor ve bunların içerisine hapsolup dış dünyaya, ailelerine, çevrelerine, arkadaşlarına kendilerini kapatıyorlar. Bu da onlarda bir zaman sonra yalnızlığa o yalnızlık hissi ise psikolojik sıkıntılara dönüşüyor.

Vatanımızın kalbi ve beyni olan gençlerimiz kendi inançlarına, gelenek ve göreneklerine, kültürüne, medeniyetine yabancılaşmış hatta düşmanlaşmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu da onlarda vatan ve millet sevgisi gibi milli değerlerin kaybolmasına, namus kavramının yok olmasına sebebiyet veriyor.

Bu sonuçlar tahlil edildiğinde ortaya kendini kaybetmiş bir nesil çıkıyor. Bizim bu nesli kazanmamız lazım. Onun içinde başta eğitim sistemimizi ve öğretmenlerimizi eskiden olduğu gibi saygınlığını ve itibarını arttırmalı ayrıca yetkilerini genişletmeliyiz.

En önemlisi ise atanamayan öğretmenler sorununu Türkiye gündeminden çıkarılıp eğitimde çağ atmalıyız. Eğitimde çağ atlamak için ise kadim Türk tarihindeki eğitim sisteminden yola çıkılmalı ve günümüz Türkiye’sine bu sistemleri modernize ederek eğitilecek olan gençliğimizin karşısına çıkarmalıyız. DNA’mızın kodlarıyla hareket etmez başka kodlarla yürümeye çalışırsak o sistem çöker ve altında ne yazık ki gençliğimiz ve geleceğimiz kalır.

Şu bir gerçek ki Çanakkale Cephesi’nden geçemeyenler, cebimize giren bir telefondan ve evimizdeki televizyondan girdiler ve bu sefer inanın çok ağır bir taarruz halindeler.

Bu taarruzu durdurmak için 109 yıl önce atalarımız “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” dedi. Biz ise atalarımızın torunları olarak bu taarruzu durdurmak için “ÖNCE VATAN” diyeceğiz.