Özgürlük: insanın istediği anda, istediği yerde, istediği gibi davranma ve istediği görüşü baskı altında kalmadan savunmaya özgürlük denir. Uç

Özgürlük: insanın istediği anda, istediği yerde, istediği gibi davranma ve istediği görüşü baskı altında kalmadan savunmaya özgürlük denir. Uçsuz bucaksız engin bir denize kucak açmaktır. Ferahlayan ruhun nefesini içine çekmektir. Özgürlük başı ve sonu olmayan bir düşünme yetisinden doğar aslımda. Peki, gelişen teknoloji çağında ne kadar özgürüz? Asıl üzerinde durmamız gereken temel nokta bu…
Teknoloji gelişti ve bizler medenileştik. Birçok bilgi avucumuzun içine kadar geldi. Medeniyetlik çerçevesinde teknoloji bağıyla özgürlüğümüzün arayışı içerisindeyiz. Uçak teknolojisi ile dünyanın en uzak yerine bile kolaylıkla gidebiliyoruz. Özgürlük hissi ile birçok yeni yerleri keşfedebiliyoruz. Bilişim teknolojisi dediğimiz internet sayesinde istediğimiz bilgiye çok basit ve hızlı bir şekilde ulaşabiliyoruz. Gidemediğimiz birçok yeri internet sayesinde keşfediyoruz. Ve milyonlarca insana çok kolay ulaşabiliyor, onlarla iletişim kurabiliyoruz. Peki, bu muhteşem, perili âlemde özgürlüğümüz ne kadar kısıtlanıyor?
Evet, her şeyi yapıyoruz, herkesle iletişim kurup istediğimiz yere seyahat edebiliyoruz ama bu özgürüz anlamına gelmez. Çünkü internette bir bilgiye ulaşmak istediğimizde ya da sörf yaptığımızda özel hayatımızla ilgili birçok bilgi isteniyor. Ve bu yetmiyormuş gibi kalan yüzdelikle de özel hayatımızı biz farkında olmadan biz taşıyoruz sanal âleme. Özgürlüğümüzün bir kısmını bir nevi kendimiz kısıtlıyoruz…
Arana motorlarına yazdığımız her şey bazı bilgiler edinmek için kişisel bilgilerimizi girdiğimiz sayfalara giriş yaptığımızda, otomatikman internette şahsımız adına kaydımız oluşuyor. Bir şey olmaz deyipte baş ağrıtmadığımız sanal alem kimliğimiz, bir hacker tarafından ele geçirilirse üzerimize milyon dolar şirketler kurabilir, yasal olmayan suçlar üzerimize yıkabilir. Onun için özgürüz sandığımız yerlerde aslında özgür olmadığımızı görüyoruz…