SİVAS - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, 4 Eylül 1919'da yapılan Sivas Kongresi'nin özellikle mandacılığa geçit vermeyen kararları ile öne çıktığını belirterek "Kazanan, tam bağımsızlığı tercih edenler olmuştur. Sivas Kongresi'nden çıkan en büyük ve ilelebet unutulmaması gereken derslerden birisi budur" dedi. Şentop, Türk milletinin mücadelesinin bugün de sürdüğünü ifade ederek "Coğrafyaları şekillendiren, tarihe düzen veren milletimizin dünyaya ve insanlığa söyleyeceği söz bitmemiştir. Bilakis milletimizin, kargaşayla malul yeni dünyada sözünün tesiri gittikçe artacak ve daha da güçlenecektir" dedi.

Kurtuluş Savaşı'na giden yolda önemli kararların alındığı, Atatürk'ün 'Cumhuriyetin temellerini burada attık' dediği 4 Eylül 1919'da yapılan Sivas Kongresi'nin 102'nci yılı kentte düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Kutlama programına TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Sivas Valisi Salih Ayhan, 5'inci Piyade Er ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Hakan Tutucu, AK Parti Sivas milletvekilleri İsmet Yılmaz, Semiha Ekinci, MHP Sivas Milletvekili Ahmet Özyürek, CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, İl Jandarma Komutanı Albay İdris Tataroğlu, İl Emniyet Müdürü Burhan Akçay ve diğer ilgililer katıldı. 

Etkinlikler ilk olarak Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk konulmasıyla başladı. Sırasıyla TBMM, Sivas Valiliği, Garnizon Komutanlığı ve Sivas Belediyesi'nin çelenkleri anıta konuldu. Daha sonra saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Atatürk ve Kongre Müzesi'nde de Sivas Devlet Tiyatrosu sanatçıları tarafından Sivas Kongresi'nin temsili olarak canlandırılması yapıldı. Atatürk'ü tiyatro sanatçısı Samet Bülbül canlandırdı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki il protokolü canlandırmayı izledi.

Daha sonra müze bahçesinde düzenlenen tören programında konuşan Sivas Valisi Salih Ayhan, tarihi Sivas Kongresi'nin ülkenin temel taşlarından biri olduğunu belirterek, "102 yıl evvel bugün; direnişin ve dirilişin şehri Sivas'ımızda bu milletin istiklali ve istikbali için bir haykırış yükselmiştir. Bu haykırış; Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Burada bir milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar verildi' sözüyle vücut bulmuş, milletimizin geleceği şehrimizde alınan kararlar ile kurtarılmıştır. Çift başlı kartalın Anadolu'ya gelip konduğu, Selçuklu'nun tahtını kurduğu, mazinin cesaret ve kahramanlıkla hamurunu yoğurduğu Sivas; Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, kapısını çalan bu vatanseverleri 108 gün bağrına basmış, cesaretlerine güç vermiştir. Memleketin baştan sona bir ateş çemberiyle sarmalandığı o çetin günlerde, Sivas'ın gök kubbesinde çınlayan o ses; binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin sesidir. Hürriyetinden vazgeçmemek için canından vazgeçen bu soylu milletin sesidir. 102 yıl önce ecdadın gösterdiği cesaret, dik duruş ve mücadele azmi bugün bizlere ilham olmaktadır. Yine aynı azim, aynı duygu ve aynı ruhla, bu vatanın bölünmez bütünlüğünün devamı için bir ve beraber olmaya devam edeceğiz. Devletin istiklal ve istikbalini muasır medeniyetlerin daha üst seviyelerine çıkarmanın heyecanını her daim canlı tutacak; durmadan, duraksamadan ve gerektiğinde gece uyumadan müreffeh yarınlar için gayret göstereceğiz" dedi.

'MİLLİ MÜCADALE, İMAN, KARARLILIK VE ADANMIŞLIK GEREKTİRİR'

Törende konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop da 102 yıl önce toplanan tarihi kongrede yer alan başta Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve kongre delegelerini rahmet ve şükranla anarak sözlerine başladı. Şentop, tarihi hadiseleri sadece geçmişin konusu olarak görmek ya da yalnızca bir kronoloji meselesi saymanın eksik ve sınırlayıcı olacağını belirterek, "Esasen tarih, bugünü tanzim etmenin, yarını ise inşa etmenin kaynağıdır. 102'nci yıl dönümünü idrak ettiğimiz Sivas Kongresi'ne de bu göz ve bu mana arayışı ile bakmak mecburiyetindeyiz. Bu sebeple bizi bugün bir araya getiren, sadece zafere ulaşmış bir mücadelenin dönüm noktalarından birini anmak değildir. Biz, yüz iki yıl sonra, bugün, aynı zamanda, milletimizin hangi saiklerle mücadeleye giriştiğini, neleri tercih edip nelerden vazgeçerek ve neleri reddederek başarıya ulaştığını bir kez daha hatırlamak için toplanmış bulunuyoruz. 100 yıl önce vatanımız ilhak ve işgal, milletimiz esir edilmek tehdidi ile karşı karşıyaydı. Büyük kayıplarla ve maalesef mağlup olarak çıktığımız Birinci Dünya Savaşı'nın sonucunda milletimiz, bin yıldır vatan kıldığı topraklarda yok edilmek üzereydi. İki yüz yıl boyunca, mütemadiyen savaşlarla, felaket ve facia ile örselenmiş milletimiz, son kale olarak gördüğü bu vatan topraklarından da sürülmek istenmekteydi. Bugünden bakıldığında bazı kararları ve hamleleri kolay ve tabii görmek kolaydır. Fakat facia ölçüsünde mağlubiyet ve acılarla hırpalanmış, bitkin ve gururu kırılmış bir milletin yeniden ayağa kalkması sanıldığı kadar kolay değildir. Onca kayıptan ve mağlubiyetten sonra bunu yapacak kudrete ve kararlılığa sahip olmak, evvela sarsılmaz bir iman, sonra kararlılık ve adanmışlık gerektirir. Millî Mücadele işte tam da budur. Mirasçısı olmakla iftihar ettiğimiz Milli Mücadelenin ruhunu özetlemek gerekse şu üç kelime yeterlidir: iman, kararlılık ve adanmışlık. Bugünlerde 100'üncü yıl dönümünü idrak ettiğimiz Millî Mücadele, milletimizin tarihinde çok büyük bir dönüm noktasıdır. Bu kutlu hamle, Samsun'dan sonra Amasya, Erzurum, Sivas ve nihayet Ankara duraklarından geçerek dalga dalga bütün vatan sathına yayılmış, 'Ya istiklâl, ya ölüm' şiarına bürünerek topyekûn bir dirilişe dönüşmüştür. Esas itibarıyla Millî Mücadele, asil milletimizin o güne kadar gösterdiği cesaret ve kahramanlığın bir özeti, o günden sonraki kahramanlıklarının da yeni bir başlangıcı olmuştur" ifadelerini kullandı.

'KAZANAN, TAM BAĞIMSIZLIĞI TERCİH EDENLER OLDU'

Milli Mücadele'yi geçmişe ait bir hatıradan ibaret görmenin doğru olmadığını belirten Şentop, "Samsun'da başlayıp İzmir'de zaferle sonuçlanan Milli Mücadele, tarihin belli bir döneminde başlayıp bitmiş bir süreç değil, esasen istiklal-i tam; tam bağımsızlık yolunda kesintisiz ve kararlı davranmayı zorunlu kılan şuurun adıdır. Bu yüzden Milli Mücadele'yi, Erzurum ve Sivas kongrelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını ve 30 Ağustos Zaferi'ni anmak, benzer tehlikeler ve tehditler karşısında aziz milletimizin takınacağı tavrı, yürüyeceği yolu, ödeyeceği ve ödeteceği bedeli dosta düşmana ilan etmektir. Milli Mücadele bir silahlı çatışmadan ibaret değildir. Asıl büyük mücadele başlangıçta işgal tehdidi karşısında hangi yolun doğru ve şerefli olduğu hususundaki tartışmalarda ortaya çıkmıştır. 102 yıl evvel Sivas'ta toplanan kongrede temel meselelerden birisi, Amerikan manda ve himayesinin reddi olmuştur. Sivas Kongresi'nde bir hatip kürsüye çıkarak, 'Müstakil yaşamaya mali durumumuz müsait değildir, zira çok borcumuz vardır' diyebilmiştir. Fakat, Kongre heyetinin kahir ekseriyeti, milletimizin asaletine yakışan bir şekilde, tereddütsüz olarak bedeli ne olursa olsun tam bağımsızlık uğruna mücadele etmenin zaruretini benimsemiş ve dünyaya ilan etmiştir. Kazanan, tam bağımsızlığı tercih edenler olmuştur. Sivas Kongresi'nden çıkan en büyük ve ilelebet unutulmaması gereken derslerden birisi budur. Manda ve himaye düşüncesi, esasen, davamıza, kendimize ve milletimize duyulan güvenin eksik olmasından kaynaklanmaktadır. Eğer davanıza, kendinize, milletinize güveniniz tam ise manda ve himaye aklınızın köşesinden bile geçmez, geçemez. Sivas'ta kesin bir dille ret ve ilan edilen, mahkum edilen mandacılık, geçtiğimiz yüzyıl içinde de rafine edilmiş, inceltilmiş şekilleriyle zaman zaman karşımıza çıkabilmiştir. Millete ve millet iradesine itimadında zaaf olanlar, darbeci ve vesayetçi anlayışlarla 'manda ve himaye' taleplerini ortaya koymuşlardır. Millete tepeden bakan, milleti küçümseyen, millet iradesine karşı vatan toprakları dışından destekler elde etmeye çalışan her anlayış, Sivas'ta ret ve mahkum edilen mandacılığın eserlerini zihninde ve kalbinde taşımaktadır. Bugünün Türkiye'si, yüz yıl önce istiklal için mandacılığa hayır diyen asil anlayışı, istikbal için zihinlerinden ve kalplerinden çıkartmaya muvaffak olmuş vatan evlatlarının ellerindedir ve onların omuzlarında yükselecektir" diye konuştu.

'MİLLETİMİZİN İNSANLIĞA SÖYLEYECEĞİ SÖZ BİTMEDİ'

Bu zorlu coğrafyada istiklal ve hürriyet içinde ayakta kalmanın yolunun birlik ve beraberliği koruyabilmek, milli iradeyi esas alan adil bir sistemi kurmak ve muhafaza etmekten geçtiğini hatırlatan Şentop, şöyle devam etti:

"Yüzlerce yıl Moğollara ve Haçlılara karşı olduğu gibi, yüzyıl önce emperyalizme karşı kararlılıkla durabildiğimiz gibi, bugün de ayrılıkçı teröre karşı, dışarıda yükselen yeni emperyalist palanlara karşı hep beraber, seçilmiş güçlü bir liderin etrafında birleşerek, milletimizin istiklalini, egemenliğini ve haysiyetli duruşunu korumaya ve sürdürmeye devam edeceğiz. Elbette siyasi görüşlerde farklılıklar olacaktır; ama her türlü görüş farklılığını bir yana bırakarak milli meselelerde birleşebilmek milletimizin kıymetli vasıflarından biridir. Milletimiz hangi konularda ihtilaf ve tartışmalar olacağını, hangi konularda ise birlikte hareket edebileceğini daima isabetle tespit ve takdir etmiştir. Milletimizin her bir ferdinin, hususen de gençlerimizin anlamı ve gelişimi üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken Milli Mücadele'nin iki önemli esası vardır. Bu esaslardan ilki, tam bağımsızlık hedefi; diğeri de tam bağımsızlık hedefine yönelik mücadelenin tamamen ve sadece milli iradeye dayanarak yapılması prensibidir. Bu tarafıyla Milli Mücadele, dünyadaki benzerlerinden ayrılmaktadır. Geçen yıl kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünü kutladığımız Yüce Meclisi'miz, Milli Mücadele'nin sonucu olarak ortaya çıkmış değildir; Gazi Meclisimiz Milli Mücadelenin bizzat merkezidir, karargahıdır. Ve Milli Mücadele'nin merkezi olan Yüce Meclis'in açılması için ilk düşünülen şehir, Sivas'tır. Sadece bu yönü bile, 102 yıl önce gerçekleşen Sivas Kongresi'nin ve Sivas'ın ne kadar önemli ve stratejik bir tercih olduğunu göstermek için yeterlidir. 102'nci yıl dönümünü andığımız Sivas Kongresi vesilesiyle şunu bir daha söylüyor ve tekrar ediyoruz; Coğrafyaları şekillendiren, tarihe düzen veren milletimizin dünyaya ve insanlığa söyleyeceği söz bitmemiştir. Bilakis milletimizin, kargaşayla malul yeni dünyada sözünün tesiri gittikçe artacak ve daha da güçlenecektir. Milletimize ve Türkiye'ye bu gerekçeyle düşmanlığa yeltenenler, kisveleri, gayeleri ve dayanakları ne olursa olsun kaybetmeye mahkûmdurlar."

'TÜRKİYE'Yİ YÜCELTECEK, GELECEĞİNİ PARLAK TUTACAĞIZ'

Türkiye'nin, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı olmadığına vurgu yapan Şentop, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye bugün, bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır. Ve Türkiye bugün, sadece vatanımız değil, aynı zamanda vazifemizdir. İşte bu sebeple umudu diri tutmak, insanlığın ortak iyiliğini amaçlayan hamleyi neticeye ulaştırmak ve vatanı vazife bilen şuuru tahkim etmek için, Türkiye'yi yücelteceğiz, büyüteceğiz ve geleceğini parlak kılacağız. Bu, 950 yıl önce Malazgirt Meydanı'nda düşmanı mağlup eden Sultan Alp Arslan'ın, aziz şehitlerimizin, 100 yıl önce 'Ya istiklal, ya ölüm' şiarını yükselten Millî Mücadele kahramanlarının ve 15 Temmuz'da darbeye direnen vatan evlatlarının omuzlarımıza bıraktığı mübarek bir vazifedir. Bu şuur ve inançla, 100 yıl önce Anadolu'daki varlığımızın sembol şehri Sivas'ta bir araya gelerek şerefli bir gelecek için mücadele hattını çizen, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere bütün ecdadımızı, şehitlerimizi, vefat eden gazilerimizi ve kahraman Sivas halkı nezdinde asil milletimizin her bir ferdini minnetle, şükranla ve rahmetle anıyorum."

SAVAŞ UÇAKLARI GEÇİŞ YAPTI

Konuşmaların ardından halk oyunları gösterileri yapıldı. Üç F-16 uçağı da kent meydanı üzerinde gösteri uçuşu yaptı. Uçakların geçişi büyük ilgi ve heyecanla izlendi. Gösteri sonrası beraberindekilerle birlikte Sivas Valiliği'ni ziyaret eden Şentop, şeref defterini imzaladı.

Editör: TE Bilisim