Fried egg with a bell pepper and tomatoes on an old frying pan



Sağlık turizminde Türkiye’yi öne çıkaracak atılım 



Türkiye’nin önde gelen başarılı Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko başkanlığındaki Sanberk Tour, Medi Tour, Dr. Kalko ve DAS (Damar Sağlığı Yaşam Merkezi) markalarını bir çatı altında toplayan Sanberk Group İstanbul’da gerçekleşen bir toplantıyla tanıtıldı. Bu birleşme ile Türkiye’de sağlık alanında önemli projeler ve çalışmalar yürüteceklerini belirtilen Prof. Dr. Yusuf Kalko, “Sağlık turizminde ilkleri biz yapacağız” dedi.

 

Sağlıkta, hekimlikte, cerrahide ve sağlık teknolojilerinde dünyada yıldızı parlayan bir ülke konumuna gelen Türkiye, sağlık turizmine de yön veren bir merkez konumuna geldi. Sanberk Group çatısı altında Prof. Dr. Yusuf Kalko başkanlığında kurulan Medi Tour Turkey markası ile sağlık turizminde sektöre yeni ufuklar açacak yenilikçi bir modelle hayata geçirilmesi hedefleniyor. Prof. Dr. Yusuf Kalko’nun bizzat başkanlığını ettiği dev bir ekiple kurulan sistemle ülke ekonomisine katkı sağlamak ve Türkiye’yi uluslararası arenada en iyi şekilde temsil etmek amaçları yatıyor.

Prof. Dr. Yusuf Kalko, “Sağlık turizminde en büyük eksiğimiz pazarlamadır”

Lansmanda Sanberk Group olarak hangi faaliyetlerde bulunacaklarını İhlas Haber Ajansı’na anlatan Prof. Dr. Yusuf Kalko,“Damar Sağlığı ve Yaşam Merkezimiz iki yıldır faaliyette. Damar cerrahisiyle ilgili dünyada yapılmayanı yaptık ve bu alanda çok iyi bir yol aldık. Ancak ülkemizde yabancı hasta sorunu var. Bu alanda özel sektör maalesef akademik anlamda ciddi bir yapılanma içerisinde değil. Yurt dışından gelen hastalar maalesef korkutuldu ve kaçırıldı. Dünyada şu an sağlık nedeniyle turizm yapan 30 milyon insan var. Bu da yaklaşık 500 milyar dolarlık bütçe demektir.

2018'in ilk yarısında Türkiye 178 bin kişi çekebilmiş.

Hedef 10 miyar dolarken bütçemize 7.8 milyar dolar katabilmişiz. Yani pastanın çok küçük bir kısmını almışız. Halbuki bakıldığında Avrupa’nın en yeni, en donanımlı ve en nitelikli hastaneleri Türkiye’dedir. Aslında biz sağlık alanında çoktan Avrupa Birliği’ne girmeyi hak ettik. Çünkü bizim hastanelerimiz oradaki hastaneleden daha iyi pozisyonda. Ancak pazarlama alanında büyük bir eksiğimiz var. Bu sektörü ne yazık ki pazarlayamadık, kendimizi anlatamadık. Ülkemiz konum itibariyle o kadar iyi bir yerdeki dört saatlik uçuş mesafesiyle 57 ülke ve 4.5 milyar insana ulaşabilen çok kritik bir noktada. Doğru adımlar atılırsa sağlık turizmi alanında bu insanların hepsinin bizim ülkemizi tercih etmeleri mümkün. Bizim en büyük iddiamız bu alanda Avrupa’dan yüzde 60 daha ucuz ve daha kaliteli olmamızdır. Bugün Amerika’da bir koroner bypass ameliyatı 125 bin dolara yapılıyorken, Türkiye’de en lüks hastanede 25 bin dolara yapılıyor. O yüzden bu alanı fırsata çevirmek durumdayız” dedi.

 



Mutlu bir ilişkiye sahip olmanın 5 yolu



Ülkemizin 7/24 hizmet veren terapisti İlişki Uzmanı ve Yaşam Koçu Mehmet Murat Lik, mutlu bir ilişkiye sahip olabilmenin 5 yolunu anlattı. Günümüzde “bireyciliğin” ön planda olması nedeniyle çiftlerin birbirlerinden beklentilerinin karşılanamayacak oranda yüksek olduğuna ve ilişkilerin çabuk tüketildiğini kaydeden Mehmet Murat Lik, mutlu bir ilişkiye sahip olabilmek için 5 altın öğüt verdi.

 

1-Birbirinize iltifat edin. Birbirinizi, ihmal etmeyin: Neden birliktesiniz hiç düşündünüz mü? Mutluluklarınızı, sevinçlerinizi ve üzüntülerinizi paylaşmak ve hayattan daha fazla keyif almak için değil mi? Öyleyse, en azından günde bir kere birbirinize güzel bir söz söyleyin ve karşınızdakini mutlu edin. Birlikte yapmaktan hoşlandığınız aktivitelere fırsat yaratın. Yeri geldiğinde, bir taraf maç izlemeye arkadaşlarıyla giderken, diğer taraf sinema izlemeye gidebilir.

 

2-Tartışma sırasında karşılıklı birbirinize bağırmayın: İlişkilerde bir takım konulara dair anlaşmazlıkların olması doğaldır. Çiftler arasında, zaman zaman ufak tartışmalarda yaşanabilir. Burada olması gereken, çiftlerin birbirine karşı nazik olmalarıdır. Taraflar, eleştirilerini yumuşatarak yapmalıdırlar. Çünkü karşılıklı olarak birbirinize bağırmanız, hiçbir şeyi çözmez.

 

3-Aşk bir iktidar savaşı değildir, unutmayın: Aşk incelik ister. Aşkın, bir iktidar savaşı olmadığını daima hatırlayın. Eğer bir tartışma var ise, bırakın eşiniz kazansın ve böylece kazanan ilişkiniz olsun. Peki, bir tartışma nasıl büyür hiç düşündünüz mü? Sadece, karşı tarafı suçlamak çok gerçekçi midir? Kısaca, tartışmalarda iki taraf bulunuyor ve sizin de payınızın olduğu gerçeğinden hareketle, birbirinize karşı nazik davranmayı unutmayın.

 

4-Geçmiş, bırakınız da geçmişte kalsın: Çiftler, geçmişte hata yapmış olabilir. Bir tartışma sırasında konuyla hiç ilgisi yokken, geçmişte yapılan bir hatayı sürekli gündeme getirip tartışmanın şiddetini arttırmayın. Çiftler, birbirlerine geçmişteki hatalarını sürekli hatırlatmaktan vazgeçmelidir.

 

5-Hatanız varsa, itiraf edin ve özür dileyin: Bir kişinin hata yapması dünyanın sonu değildir. Eğer hatanızı fark ettiyseniz, bunu itiraf edin ve özür dileyin. Ancak, sürekli hatalar yapıp, özür dilemeyi alışkanlık haline getirmeyin.

 

 

 

EGE BÖLGESİ FUNDA ŞİMŞEK LİDERLİĞİNDE NEFES ALIYOR!



Nefes Koçluğu Federasyonu





 

Nevşah Fidan Karamehmet başkanlığında kurulan Nefes Koçluğu Federasyonu Ege Bölgesi’nde gerçekleştirdiği nefes eğitimleriyle binlerce kişiyi doğal nefesle tanıştırmaya devam ediyor.

 

Geçtiğimiz günlerde İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde 150 öğrenci, 50 akademisyen ve personelden oluşan gruba nefes eğitimi veren Federasyonun Yönetim kurulu üyesi Funda Şimşek’in liderliğinde iki buçuk yılda 5000 kişinin üzerinde insanın doğal nefesle tanışması sağlandı.

 

Uluslararası nefes kuruluşları arasında en çok nefes eğitimi veren Nefes Koçluğu Federasyonu Seferihisar, Karşıyaka, Güzelbahçe, Aliağa Şakran belediyeleri, bölgedeki birçok okul ile gerçekleştirdikleri nefes eğitimlerinin Yanı sıra Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çocuk destekleme birimi Buca Sevgi evi Seferihisar Belediyesi ve İzmir İleri Teknoloji Enstitüsü’ndeki çalışmalarını sürdürüyor.

 

 

 

Göz sağlığınız için sarı ve turuncu gıdalar tüketin



 

Bol yeşil yapraklı sebze, haftada iki porsiyon balık, fındık, sarı/turuncu meyve ve sebze tüketimi; vücut sağlığınız için olduğu gibi göz sağlığınız için de yararlıdır. Doymuş yağlar, margarin ve kızartmalardan ise uzak durmalısınız



Gün içerisindeki yoğun tempomuz, iş hayatındaki stresli ortamımız ve bazen özel hayatın öncelikleriyle çoğu zaman sağlıklı ve dengeli beslenmiyoruz. Oysaki sağlıklı ve dengeli beslenmek; vücut direncini artırmanın yanında diğer kronik hastalıkların oluşmasını da engelliyor. Göz hastalıkları da beslenmenin doğrudan etkilediği hastalıklardır. Peki, ilerleyen yaşımız, yoğun iş hayatımız ve günün diğer koşuşturmalarının arasında göz sağlığımızı nasıl koruyabiliriz? Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Diyetisyen Büşra Kaya, sağlıklı ve dengeli beslenerek göz sağlığımızı korumanın yollarını anlattı…

 

Göz sağlığımız için A, B2, C, E vitaminleri ve beta karoten içeren besinleri tüketmemiz daha kaliteli bir görüş alanına sahip olmamıza yardımcı olacaktır. Bu vitaminlerin vücuda alınmasıyla görme kaybı, göz kuruluğu, retinada hasar ve katarakt gibi göz hastalıklarına yakalanmayı veya bu hastalıkların varlığında hastalığın daha yavaş ilerlemesini sağlayabiliriz.

 

Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Diyetisyen Büşra Kaya, A, B2, C, E vitaminleri ve beta karoten içeren besinleri şöyle sıraladı:

 



A VİTAMİNİ İÇEREN BESİNLER

Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, böbrek, peynir, yoğurt, ıspanak, maydanoz, pazı, kabak, havuç. A vitamininin yeterli miktarda tüketilmesi; başta gece körlüğü olmak üzere, makula dejenerasyonu ve katarakt oluşumunu önlemeye katkı sağlıyor.

 

B2 VİTAMİNİ İÇEREN BESİNLER

Karaciğer, süt, yoğurt, peynir, havuç, elma, incir, ada çayı, yeşil yapraklı sebzeler, balık, baklagiller ve tahıllar. B2 vitamininin yeterli oranda alınması, gözlerde katarakt oluşumunu önlüyor.

 

C VİTAMİNİ İÇEREN BESİNLER

Kırmızı biber, yeşilbiber, limon, çilek, kivi, portakal, greyfurt, maydanoz. C vitamini, ışığa ve güneş ışığına karşı koruma sağlayarak katarakt oluşumunu engelliyor.

 

E VİTAMİNİ İÇEREN BESİNLER

Badem, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, fındık, ceviz, zeytinyağı gibi bitkisel yağlar. E vitamini kaynakları, sarı nokta hastalığı ve kataraktı önlemeye yardımcıdır.

 

BETA KAROTEN İÇEREN BESİNLER

Rengi kırmızı, sarı ve turuncu olan sebzelerde yoğun olarak bulunur. Bal kabağı, havuç, kırmızıbiber, patates, kayısı gibi birçok sebze ve meyvede bulunur.

 

Beta-karoten nedir?

Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Diyetisyen Büşra Kaya, “Beta- karoten karaciğerimizde depolanır ve gerektiğinde vücudumuzda A vitaminine dönüşür. A vitaminine dönüştükten sonra rodopsine çevrilerek retinaya taşınır. Rodopsin pigmenti, ışığın az olduğu durumlarda görme işlevinin gerçekleşebilmesini sağlar. Bu sebepten görme işlevimiz ve diğer göz hastalıklarından korunmada A vitamini ve beta-karoten oldukça önemlidir” dedi.

 

 

 

Estetikte NİŞ Tedaviler



Liplifting (dudak estetiği), doğal hatları koruyan abartısız dudak dolguları, burun dolgusu ile ameliyatsız şekillendirme, çene kontürü implant, dolgu veya yağ enjeksiyonu uygulamaları, gıdı bölgesi liposuction, gıdı bölgesi yağ eritici enjeksiyonları, vücut şekillendirmede hem kas hem yağ dokusunu kombine şekillendiren elektromanyetik dalga kullanan cihaz bazlı işlemler trend niş uygulamalar arasında yerlerini alıyor.



Yakın yüz çekimleri, cilt güzelleştiren uygulamalara ilgiyi arttırırken, en çok tercih edilen işlemler merak konusu oluyor. Estetikte Niş tedaviler hakkında bilgi veren, Çevre Hastanesi doktorlarından PlastikRekonstrüktif ve Estetik Cerrah Op. Dr. Derya Bingöl, Hiperspesifik tedaviler ile mikro optimizasyon yani; tamamen hedefe yönelik küçük cerrahi veya medikal estetik girişimler; niş tedavileri şeklinde tarifleniyor. Liplifting (dudak estetiği), doğal hatları koruyan abartısız dudak dolguları, burun dolgusu ile ameliyatsız şekillendirme, çene kontürü implant, dolgu veya yağ enjeksiyonu uygulamaları, gıdı bölgesi liposuction, gıdı bölgesi yağ eritici enjeksiyonları, vücut şekillendirmede hem kas hem yağ dokusunu kombine şekillendiren elektromanyetik dalga kullanan cihaz bazlı işlemler trend niş uygulamalar arasında yerlerini alıyor”dedi. Bingöl; güzellik davranış trendleri arasında, yaşlanmayı önlemek ve gençliği korumaya yönelik uygulamaların, birinci sırada yer aldığını söyledi. “Sağlık ve teknoloji alanındaki ilerlemeler, sosyoekonomik seviyedeki artış,bilgiye internet aracılığı ile ulaşım kolaylığı, medya ve sosyal ağların gücü, hizmete ulaşım kolaylığı; kişilerde estetik ve güzellik konusundaki talepleri belirliyor. Günümüzde estetik işlem talepleri, 30’lu yaşlardan, 20’li yaşlara kadar geriledi. Özellikle genç yaş gruplarında, estetik kavramlar yeniden şekillendiğini belirterek; gençleştirici (rejuvenasyon) işlemlerden ziyade, yaşlanmayı önleyici ve gençliği koruyucu(prejuvenasyon) işlemler ön plana çıkmaya başladı. Genellikle; yüz, boyun ve vücutta; cilt sıklaştırıcı, toplayıcı ve gençleştirici minimal invazif uygulamalar tercih edilmeye başlandı. Cilt bakımı, nem koruyucu uygulamalar, kollajen destekleri, PRP (plateletten zengin plazma) uygulamaları, hacim koruyucu yağ enjeksiyonları ve kök hücre uygulamaları çok tercih ediliyor.Radyofrekans tedavisi ile yüz gençleştirme, lazerle cilt soyma, ultrasonik sıkılaştırma yöntemleri gibi işlemler artık kombine uygulanıyor. Dolgun ve abartı hacimli dudaklaryerini, doğal görünümlü, şekli belirginleştirilmiş ‘dudak dolgusu’ uygulamalarına bırakmaya başladı” dedi.

Erkek Estetiğinde Artış

Cerrahi olmayan estetik işlemlerin; 1997’den günümüze oranla %461 artış gösterdiği bildirilmiş. Cerrahi işlemlerin yanı sıra cerrahi olmayan işlemlerde de, erkek estetiğindeki artışa dikkat çeken Op. Dr. Derya Bingöl, son yirmi yılda; botoks uygulamalarının %600, dolgu uygulamalarının %205, lazerle cilt yenileme işleminin %198 arttığını, erkeklerde ise estetik cerrahiye başvuruların son 20 yılda %106 artış gösterdiğini söyledi. Estetik uygulamalarda dünya trendlerinin ‘ince ayar’ dönemine doğru yönlendiğini; yani doğallığın korunduğu; ancak fotoğraflardaki filtreli görünüm efektini veren minik dokunuşların başladığını belirtti.

 

 

AKCİĞER SÖNMESİ KALP KRİZİ İLE KARIŞABİLİYOR…





Nefes darlığı ve kalp krizini andıran ani gelen şiddetli göğüs ağrısı ile kendini gösteren Pnömotoraks (Akciğer sönmesi) hayati sonuçlar doğurabilen ciddi bir rahatsızlıktır. Birçok nedeni olmasına rağmen en sık akciğerde yapısal olarak oluşan Bül ve Bleb'ten olabileceği gibi göğüs travmaları sonucu da ortaya çıkabilir. Konu ile ilgili Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan önemli bilgiler paylaştı.

“Genelde yavaş ve hafif klinik belirti vermesine rağmen ani ve şiddetli gelen göğüs ağrısı ile nefes darlığı Pnömotoraks'ın en belirgin belirtileridir. Göğüs ağrısı o kadar şiddetlidir ki, genellikle kalp krizi ile karıştırılır. Öte yandan pnömotoraks KOAH’lı hastalarda da sık gördüğümüz bir rahatsızlıktır. Bu hastalarda öncelikli şikayet nefes darlığıdır. Dolayısı ile KOAH'lı bir hastanın da göğüs ağrısı ve nefes darlığı durumunda KOAH atağı olarak geçiştirilmeden Pnömotoraks ihtimaline karşı da mutlaka tetkik edilmesi gerekir.