Yazmak: insan duygusunun yüreklerden taştığı zaman başvurdukları bir eylemdir. Kimi zaman ağlar, sözcükler isyan eder mısraların aldığı her nefes

Yazmak: insan duygusunun yüreklerden taştığı zaman başvurdukları bir eylemdir. Kimi zaman ağlar, sözcükler isyan eder mısraların aldığı her nefes. Kimi zaman bayram çocukları gibi coşkuludur. Yerinde durmaz kıpır kıpır dır coşkulu yüreği…
Sahi neydi yazmak ideolojisi? Şair ve yazarların kelime oyunlarından doğan ikiyüzlülük değil miydi? Hasret kervanına itaat etmeyen deli yüreklere sığınmış aşk mezesi ve sevdaya ihanet eden hasretin idam sehpasında başını gövdesinden ayırmak değil miydi?
Dolma kalemimin mürekkebine sığınmış çılgınca tepik atan mavi kanatlı kelebek gibiydi yazmak meselesi. Sözcüklerin darağacına asıyorum geceden kopardığım gözlerini andıran tüm yıldızları. Turuncu bir alev fışkırıyor gönül dağından. Umutların pıhtılaştığı tüm yüreklerde matlaşıyor sarı gözlü papatyalar. Ölüm uykusuna kaldırılırken kadehleri, sebepkârı oluyor sevdaya ihanet eden hasret. En güzel kokusunu cesedinde saklar papatyalar ve papatyaların kefenine sinen koku sayesinde teselli bulur âşık yüreklerin gözyaşları…