Çocukluğumdan beri yapmak isteyip de yapmadığım bir şey olmamıştır. Hep merak eden, sorgulayan, araştıran, öğrenen ve kafasına koyduğunu yapan bir çocuk olarak büyüdüm ve bunu devam ettirdim. Çocuk aklımla bile asla bir şeyi yapamamayı kabul etmemişimdir. Şu anda bile ney üflemeyi öğrenmek için kursa başladım ve sesimin kötü olmasına rağmen, şarkı söylemeyi çok sevdiğim için şan dersleri almayı bile düşünüyorum. :) Aslında bu soru başlığı böyle ortaya çıktı… Kötü ses eğitimle düzelemez mi?
 
Peki, sizce yetenek nedir? Doğuştan gelen bir yatkınlık mıdır? Yoksa sonradan öğrenilen potansiyellerimiz midir? Birçok insan, yetenekli ya da yeteneksiz olduğunu düşündüğü alanlarda kendini yargılar. Bazı şeylerin doğuştan geldiğini varsaysak bile, gerekli çaba gösterilmediğinde bu yetenek körelir. Bu yüzden bir insanın bir alanda başarılı olup olmadığı konusunda hemen hüküm vermek yersizdir. Biraz araştırma yaptığımda ve kendi tecrübelerimi gözlemlediğimde, insanın herhangi bir yeteneğinin, gösterdiği çaba ile doğru orantılı olduğunu fark ettim. Başarıya ulaşmak için gerekli olan asıl unsur süreklilik ve azimdir. Malcolm Gladwell’in Outliers kitabında bahsettiği “10.000 saat kuralı” buna güzel bir örnektir. Gladwell, bir alanda uzmanlaşmanın yalnızca doğal bir yeteneğin değil, sürekli ve disiplinli bir çalışmanın sonucu olduğunu savunur. Bu kural, bir beceriyi geliştirmek için gereken çabanın önemini vurgular. Kısacası, her şey çalışarak öğrenilebilir ve yetenek haline getirilebilir.
 
Peki, insanlar neden “yeteneksizim” demeye meyillidir? Bunun başlıca sebebi aceleci davranmamızdır. Hemen sonuca ulaşmak istediğimiz için sabırsız davranıp pes ederiz. Oysa sabır ve ısrar, yeteneğin gerçek mimarıdır. Bir şeyde ilk denemelerde başarısız olmak, o işte yeteneksiz olduğumuz anlamına gelmez. Aksine, daha çok çalışmamız gerektiğini gösterir. Gerçek başarı, süreci devam ettirmektir. Mesela, bir keman virtüözü ilk çaldığında pek melodik olmayan sesler çıkarıyordu. Bir ressam, ilk fırça darbelerini attığında muhtemelen beklediği sonucu elde edememiştir. Ancak bu sanatçılar, eserlerini sabırla devam ettirdikleri için günümüzde yetenek olarak gördüğümüz seviyelere ulaşmışlardır. Bunun örneklerini tanıdığımız birçok yetenekli sanatçının hayatında görebiliriz. En basit örneği, 65 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen Tolstoy’dur.
 
Sonuç olarak, yetenek kavramı çoğu zaman abartılırken, çalışmanın gücü hafife alınmaktadır. Başarının en temel unsuru çalışmaktır. İster sanat, ister spor, isterse akademik bir beceri olsun, her şey çalışarak yapılabilir. Bu sebeple, bir şeyde yeteneksiz olduğunuzu düşünüyorsanız, kendinizi tekrar gözden geçirin. Hiçbir şey için asla geç değildir; yeter ki isteyin…