1990 yılının 20 Ocağında Sovyet tanklarının işgalinde Azerbaycan'da yaşananları tahminimce konuyla doğrudan ilgili olanlar dışında Türk insanı bilmez. Tabi Hocalı'yı da bilmez, Dağlık Karabağ'ı da... Bilmediği için yabancı propogandanın etkisiyle Ermeni sorunu deyince Nobelli yazarımız gibi bir milyon kişiyi kestik zanneder. Çünkü Anadoludaki Ermeni mezalimini genellikle yazmaz bizim basınımız.

Azerbaycan'da "20 Yanvar Katliamı" olarak anılan olayda bağımsızlık talebiyle sivil gösteriler düzenleyen Azerbaycan halkını bastırmak isteyen Moskova’daki Gorbaçov yönetimi, 1990 yılı 20 Ocak gecesinde, modern ve ağır silahlarla donatılmış 66 bin kişilik Sovyet ordusunu Bakü ve diğer yerleşim merkezlerine gönderdi. Şehre giren Sovyet ordusu gösteri yapan halkın üzerine ateş açarak kadın-erkek, yaşlı-genç demeden 140 kişiyi katletti. Katliamda 744 kişi yaralandı, 841 kişi ise tutuklandı.(1)

Azerbaycan halkının tarihine Kanlı Yanvar Faciası olarak geçen olayın üzerinden bugün tam 32 yıl geçti. Rusların amacı Azerbaycan'da milli şuuruyeniden canlandıran Halk Cephesinin temelini çökertmekti. Böylece bağımsızlık isteyen Baltık halklarına da büyük bir gözdağı verilmiş olacaktı. Binlerce Azerbaycan Türkü olayı protesto etmek için sokaklara döküldü. Meydanlarda gösteriler düzenlendi. Halk Rus tanklarının önüne dikildi.(2) Ama netice değişmedi.

Geçmişte de Doğu Anadoluda camilere doldulup yakılan müslümanların, karınları deşilip bebekleri süngüye geçirilen hamilelerin, kocasının ve çocuklarının gözü önünde tecavüz edilen kadınlarımızın, kesilen kafalarıyla top oynanan insanlarımızın hiç bir anlamı yoktur bazıları için. Biz elbette kimsenin öldürülmesini asla tasvip etmiyoruz. Ama bizden öldürülenlerin de insan olduğunu unutmıyalım. Onların da eşleri, çocukları, anneleri, babaları ve geleceğe dönük hayalleri vardı. Yaşamak onların da hakkıydı.

Ermeni hükümetinin ‘milli kahraman’ unvanı verdiği katillerden Zori Balayan, 1996 yılında yazdığı “Ruhumuzun canlanması” isimli kitapta, Hocalı’da yaşanan ‘insanlık dışı’ mezalimi bakın nasıl anlatıyor:

- “Çete üyesi olan Haçatur’la zaptedilmiş evlerden birisine girdiğimizde, askerlerimizin 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilediklerini gördük. Haçatur, çocuğun bağırmaması için anasının kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Ben de önce çocuğun karnının, başının ve göğsünün derisini soydum. Sonra Haçatur, cesedini doğradı ve onunla aynı kökten, Türk kökünden gelen köpeklere dağıttı. Aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Halkımın intikamının yüzde birini bile aldı isem ne mutlu bana.” Kin ve nefrete bakarmısınız. Rus işgal edince, Ermeni katliam yapınca neden içimizdeki bazı borazanlar ses çıkarmıyor acaba...

20 ocak 1990’de Azerbaycan’ı işgal eden Rus askerlerine direnirken kurşunlara hedef olan, tank paletleri altında can veren Kardeş Azerbaycan halkına başsağlığı ve sabırlar diliyor, şehit ve gazilerini rahmet ve saygıyla anıyorum.

KAYNAK..................:

(1) Yeniçağ Gazetesi.

(2) TGRT Haber