Emsal karar mı af mı bekliyoruz?

Türkiye mahkemelerinde yıllarca süren davalar adalet duygusuna olan güveni eritiyor. Son günlerde kamuoyunu oldukça meşgul eden henüz 14 yaşında hayattan koparılan Mattia Ahmet Minguzzi davası süreci sürerken, ceza infaz yasalarının güncellenmesi hakkında kamuoyunda ses getiren talep üniversite öğrencisi Ata Emre Akman' ın katledilmesinden sonra, Ata Emre Akman'ın annesi Zuhal Akman tarafından dile getirilmişti. Ceza mahkemelerinde yasalarımızın 18 yaş altı indirimi uygulaması, 18 yaş altı çocukların azmettirilme vakalarını yıllar boyunca oldukça sık yaşanan bir durum haline getirdiği zaten bilinen bir gerçek.

Yıllardır verilen cezalar mağdur ailelerini tatmin etmiyor. Emsal kararlar beklentisi gündemi meşgul ederken, bir anda gündeme düşen af tartışmaları toplum vicdanında derin yaralar açtı.

Mağdur aileleri ceza infaz yasalarını geriye dönük olarak değişmesini bekliyor. Ceza infaz yasası toplumun en temel güvenlik duygusu ile ilgilidir. Suç işlersem ne olur? sorusuna verilen cevap beyinleri sorgulatmalı ve geri adım attıracak nitelikte bir cevap olmalıdır. Ancak bazen çok ağır bir suçun yatarı bir kaç yıl bile olmuyor.

Hal böyleyken cezalar yetersiz iken ve emsal karar beklentileri süregelirken, çıkacak af yasası, adalet beklentilerine kert vuruyor. Başlı başına bir çelişki

Mahkemelerin daha adil cezalar vermesi ve emsal kararlar çıkması beklentileri ses getirme aşamasına gelmiş ve tepkiler yükselmişken, siyasi iradenin bir günde adeta herkesi eşitlemesi toplumda rahatsızlık yarattı.

Toplum ve mağdur yakınları artık suçun nevine dair cezanın ağırlığını değil, hukuki uygulamaların tutarlılığını da sorguluyor. Sosyal medyanında ciddi anlamda etkisi ile organize olarak emsal kararlar konusunda ciddi tepkiler gösteriyor. Hukuk belirsizlik kaldırmaz

Belirsizlik adaleti değil , adaletsizliği çağrıştırır. Hiç bir adalet gideni geri getiremiyor iken 24 yıl ceza alan bir kişinin 8 .10 yıl sonra aramıza karışması adaletsizliği çağrıştırıyor.

Ve af

Af en kırılgan meseledir. Af siyasetin insafına kalmış bir olgu haline gelmemelidir. Geçmiş yıllarda toplum vicdanını rahatsız eden aflar da olmuştu.

Gerçek adalet sistemsel reformlar ile sağlanmalıdır. Yoksa adalet adaletsizlik olarak tecelli etmeye devam eder.

Adaletin kantarı kaymış mıdır ?

Adaletin kantarı kaydı diyenlerin az olmadığını adalet ve emsal karar istiyoruz diye adliye önünde ve koridorlarında haykıranların çokluğu ceza infaz yasalarının değişmesi gerekliliğini açıkça ifade etmektedir.

Elbette, akıllara kazınan ve öne çıkan iki elim olay , Mattia Ahmet Minguzzi ve Ata Emre Akman cinayetleri ekseninde, Türkiye'de çıkabilecek olası bir af düzenlemesinin toplum vicdanı üzerindeki etkisini tartışırsak, toplum vicdanı ve adalet arayışı: "Af Mı, Adalet Mi?" der.

Genç yaşta kaybedilen hayatların yasını tutuyoruz. Mattia Ahmet Minguzzi ve Ata Emre Akman. Bizim evlatlarımız. Henüz hayata doyamadan aramızdan koparıldılar. Bu cinayetler sadece aileleri değil, tüm toplumun vicdanını derinden yaraladı. Tabi ki kadın cinayetleri. Böylesi vakaların ardından adaletin yerini bulması, hem mağdur yakınlarının hem de kamuoyunun temel beklentisidir. Ancak gündeme gelen genel af söylentileri, bu beklentiyi ciddi şekilde zedeliyor.

Af, hukukun bir enstrümanı olabilir. Ancak bu enstrüman, toplumun adalet duygusuyla çeliştiği noktada meşruiyetini kaybeder. Özellikle "kasten adam öldürme" gibi ağır suçlar söz konusu olduğunda, affın tartışılması bile vicdanları kanatır. Mattia Ahmet Minguzzi ve Ata Emre Akman’ın hayatlarına son veren katillerin, herhangi bir af yasasıyla cezalarını tamamlamadan toplum içine karışması, sadece ailelerin değil, tüm bir toplumun adalet inancına büyük darbe vurur.

Ceza infaz yasalarında geçmişte yapılan düzenlemeler, zaten fiilen bir tür af işlevi görmüştür. Koşullu salıverme, denetimli serbestlik gibi uygulamalar, ağır suçlar işleyen birçok kişinin kısa sürede özgürlüğüne kavuşmasına yol açmıştır. Bu durum, mağdurların adalet duygusunu zedelemiş, toplumda "cezasızlık" algısının güçlenmesine neden olmuştur.

Oysa ki adaletin tesisi, sadece yasalara uygun cezanın verilmesiyle değil, aynı zamanda bu cezanın caydırıcı ve kamu vicdanını tatmin edici olmasıyla sağlanır. Bugün Türkiye’de bir af tartışmasına girilecekse, bunun kapsamı çok dikkatli belirlenmeli, özellikle kasten öldürme gibi ağır suçlar bu kapsamın dışında bırakılmalıdır.

Devletin merhameti elbette ki vardır. Ancak bu merhamet, adalet duygusunu ezerek değil, onu yücelterek gösterilmelidir. Mattia ve Ata Emre gibi nice genç hayat toprağa düşerken, onların katillerine gösterilecek en küçük bir hoşgörü, topluma verilecek en büyük adaletsizlik olur.

Bu yüzden sorumuz net: Af mı, adalet mi?

Toplumun cevabı da bir o kadar net: Adalet. Herkes için, eksiksiz.