Havâs, kelimelerin ardındaki derin anlamları ve özellikleri temsil eder. Bu kelime, insanların genellikle "sıra dışı, üstün, seçkin kişiler" olarak tanımladıkları özel nitelikleri ifade eder. Ancak, bu terim doğal dünya ile de sıkı bir ilişki içindedir.
İslâm âlimleri, doğanın çeşitliliği ve derinliği karşısında hayranlık duymuşlardır. Allah'ın yarattığı her varlık, benzersiz bir havâs ile donatılmıştır. Bu durum, Câhiz'den Gazzâlî'ye, Demîrî'den Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî'ye kadar birçok âlimin dikkatini çekmiştir. Onlar, tabiattaki varlıkların özelliklerini anlamaya çalışarak, ilâhî sırları keşfetmişlerdir.
Havâssü’l-eşyâ olarak adlandırılan bu özellikler, varlıkların kendilerine özgü yapısını oluşturur. Ancak, bazı özellikler açıkça bilinirken bazıları ise gizemini korur. Havas ilmiyle uğraşanlar, bu gizemleri çözmeye çalışarak bu ilmi icra ederler.
Bu ilmin dalları arasında azâim, sihir, şa‘beze, nîrâncât, hiyel ve tılsım gibi farklı alanlar bulunur. Bazı yöntemler cinleri kullanırken diğerleri yıldızları gözlemlemek veya nesneler üzerine işaretler yapmak suretiyle gerçekleştirilir. İslâm toplumunda bu yöntemlerin kullanımı ise farklı tepkilere yol açmıştır.
Yani hemen her konu da olduğu gibi bu konuda da muhalif kesimler vardır ve olacaktır. Ancak biz verdiğimiz Havas eğitimlerinde katılımcı arkadaşların yaşadığı güzellikler karşısında bu eğitimi her bireyin alması gerektiğine inanıyoruz.
İbn Haldûn'un belirttiği gibi, havas ilmi müslümanlar arasında başlangıçta mevcut değildi ve daha sonraları İslâm kültürüne girdi. Bu ilim, insanların doğaüstü yeteneklerini araştırmaları ve ruhî idraklerini geliştirmeleri açısından önemlidir.
Havâs kavramı insanlar için sadece sıra dışı kişileri değil, aynı zamanda doğanın derinliklerini anlamaya çalışanların çabalarını da temsil eder. Bu ilgi çekici konu, günümüzde bile araştırmacıları ve meraklıları etkilemeye devam ediyor.