Gazi Öğretmen emeklilik yıllarında iki ayrı radyoda konuşmalar yapmış…
Radyolardan biri Asra FM. Adını taşıyormuş…Diğeri de Türkmen FM. Radyosu imiş…
Asra FM: Yakın akrabası olan amcasının oğlu merhum Mahmut Mert’in İş adamı oğlu Sayın Osman Mert tarafından İskele ’de Şafak Sitelerinde açılmış...
İkincisi yakın arkadaşı Sayın Cemil Sevenin kurduğu Türkmen FM radyosu imiş…Orada da haftalık sohbet programları yapıyor ve canlı yayında soruları cevaplandırıyormuş...
Gazi Öğretmenin Asra FM ‘de ve Türkmen FM’de haftada 2 gün yıllar yılı devam eden programları varmış...
Önce bir konuşma yapar, sonra dinleyicilerden gelen soruları canlı yayında cevaplandırırmış...
Radyoda yaptığı konuşmalardan bir örnek şöyleymiş:
“…Sevgili TÜRKMEN EFEM dinleyicileri.
Değerli kardeşlerim... . Hanımefendiler... Beyefendiler...Her hafta yapmakta olduğum Sohbet programının bu haftaki konusu; Dünya Gıda Günü kutlamaları ve Açlık tehlikesi...
Açlık tehlikesine karşı alınacak tedbirler...
Bildiğiniz gibi her hafta sizlerden gelen maillerle SOHBET konusunu tespit ediyorum.
Bu haftanın şanslı dinleyicisi İskele mahallesinden Ali Yıldız...Kendisine teşekkür ediyorum ; Programımıza karşı olan ilgisinden dolayı...
Mail’inde diyor ki ;” Programınızı dinleyebilmek için aracımı durduruyorum... Kenara çekiyorum... Zevkle konuşmanızı dinliyorum...”
Teşekkürler Ali bey...
Bu haftanın konusu isteğiniz üzere: “Açlık tehlikesine karşı alınacak tedbirler...”
Değerli dinleyenlerim.
“Bu konu da nereden çıktı...” demeyiniz...Tıpkı Ali bey gibi bundan iki gün önce bir televizyon kanalında yayımlanan” DÜNYA GIDA GÜNÜ KUTLAMALARI “nda Afrika’daki açlık tehlikesini anlatan programı ben de izledim.
İşte onun için bu haftaki sohbet programımı bu konuya ayırdım...
Geçmişteki sıkıntılı kıtlık günlerini, yıllarını çok gerilerde bıraktık...
1979 yılından bu yana geçen 36 yıllık süre içerisinde her yıl yapılmakta olan “Dünya Gıda Günü Kutlamaları” dünyadaki açlık tehlikesini ve yetersiz beslenme problemini henüz halledebilmiş değildir.
Yapılan istatistikler; problemin dünya çapında sanılandan daha büyük boyutlara ulaştığını göstermektedir.
Değerli kardeşlerim.
Dünyada yaklaşık 500 milyondan fazla insan, açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır.
“Gizli açlık” ve “dengesiz beslenme” nin etkisinde kalanların sayısı ise 1 milyara yaklaşmaktadır.
Bu rakam dünya nüfusunun dörtte birine eşittir. 300 milyona yakın çocuk, kötü beslenme sebebiyle gelişememiş durumdadır.
400 milyona yakın kişi Guatr hastalığı, 300 milyona yakın kişi kansızlık, 100 milyonun üzerinde kişi kör olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Geçmişte Kuzey Afrika, Bangladeş ve Hindistan’da yüzbinlerce insan dünyanın aldırmaz bakışları altında açlıktan ölmüştü.
Bugün ise pekçok yerde insanlar aynı tehlikeyle karşı karşıyadır.
Son yıllarda Depremler, Tusinamiler, tabiî afetler sebebiyle açlıktan ölenlerin sayısı ise on binleri bulmaktadır...
Evet sevgili dinleyenlerim.
... Ve dünya yine olaylara seyirci kalmaktadır. Tedbir alınmazsa 2025 yılına kadar sadece Güney Asya’da 500 milyonun üzerinde insanın açlıktan öleceği tahmin edilmektedir.
2050 yılına kadar dünya nüfusunun 14 milyara ulaşacağı hesap edilerek karamsar tablolar şekillenmektedir.
Bu acı gerçeklere rağmen dünyada ölçüsüz ve dengesiz bir gidiş hüküm sürmektedir.
Gelişmiş ülkelerin çöplüklerine atılan yiyecek maddeleri dünyada açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktardadır.
Dünyada insanların açlıktan en çok öldüğü 1973-1974 yıllarında üretilen 1 milyar 200 milyon ton tahılın 500 milyon tonunu gelişmiş ülkeler hayvanlarına yem olarak vermişlerdir.
Sevgili Türkmen Efem dinleyicileri...
Acaba biz; “AÇLIK” insanlığı tehdit ederken, elimizdeki nimetlerin kıymetini biliyor muyuz?
Gıda maddeleri üretimi açısından, dünyada kendi kendine yeten sayılı ülkelerden biri olduğumuz halde, ölçüsüz ve kötü kullanım sebebiyle bu imkânı yeterince değerlendiremiyoruz.
Yurdumuzda yetiştirilen meyve ve sebzenin tüketiciye ulaştırılmasına kadar ortaya çıkan kayıp, neredeyse yabancı ülkelerden aldığımız dış yardıma eşittir.
Buğday ekiminde bilgisizlik sebebiyle boş yere attığımız tohum; yıllık buğday ihtiyacımızı karşılayacak kadardır.
Ülkemizde her yıl 300 bin tonun üzerinde ekmek çöpe atılmaktadır.
Bu israfların sebep olduğu yetersiz beslenme sonucunda yurdumuzda çocuk ölüm hızı binde 250’ye kadar çıkmaktadır.
Hamile kadınların yüzde 70’i, çocukların yüzde 25’i “ANEMİ” durumundadır.
Nüfusumuzun yüzde 35’i orta ve hafif kansızlık müptelasıdır. Halbuki geleneklerimizde de, inançlarımızda da israf ve dengesizlik yasaktır.
Sağlığa zararlı her davranışı İslamiyet hoş karşılamamıştır.
Evet... Sevgili dinleyenlerim:
Bir akarsu kenarında bulunsak bile, suyu ölçülü kullanmayı emreden Peygamberimizdeki anlayış azı çok, çoğu bereketli kılan ölmez bir prensiptir.
Müslüman-Türk geleneğinde “Ekmek bir nimettir”
Bu anlayıştır ki; Türk anası, kızı, gelini ekmeği sofradan çöpe atmamış, değerlendirilmiştir.
Yere dökülen ekmek kırıntıları süpürge ile süpürülmemiş itina ile ayak altından kaldırılmıştır.
Yerde bulunan bir ekmek parçası, kurt-kuş yesin diye temiz bir köşeye bırakılmıştır.
İmkânı olanların, imkanı olmayanlara yardım elini uzatmaları zekât, fitre, kurban, kefaret... gibi birçok müessese ile şekillenmiştir.
“Komşusu aç iken tok uyuyan bizden değildir” Peygamber sözü yardımlaşma konusunda cihan şümul bir yüce prensip getirmiştir.
Hicret’ten sonra Medine’de görülen dayanışma hamlesinin tarihte bir eşine daha rastlanılmamıştır.
Sevgili Kardeşlerim.
Devletlerin “Dünya Gıda Günü” kutlama noktasına gelmesi, İslamiyet’in gösterdiği hedeftir.
Açlık insanlığı tehdit ederken, elimizdeki nimetlerin kadrini bilmiyorsak bu yüce dinimizin hayat veren prensiplerini bilmememizdendir.
Bu haftaki sohbetimiz bu kadar...
Yeni SOHBET konusunu belirlemek için mesajlarınızı bekliyorum.
Önümüzdeki hafta yeni bir sohbet programında beraber olmak dileğiyle hoşça kalınız.
Allah’a emanet olunuz. “
Gazi Öğretmenin Türkmen FM Radyosundaki konuşmalarından bir örnek buymuş…
( devam edecek )