1750388181 Gaixsene Siyvaruliii

Aşkı hatırladık, geri kalan her şeyi unuttuk.

Bu yılın mucize çifti haline gelen Hande Erçel ve Barış Arduç'u bu kez Disney Plus’ta yayınlanan Aşkı Hatırla dizisinde izliyoruz. Yayına başladığı gün ilk üç bölümü verilen dizi, ardından her Çarşamba bir bölüm şeklinde izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Dizi severler ise ikiye ayrılmış durumda: Kimi bu ikiliyi izlemekten büyük keyif alıyor, kimiyse bu rüyanın artık bozulduğunu savunuyor.

Bugüne kadar hem televizyonda hem dijital platformlarda pek çok “yakışan çift” izledik. Hatta bazıları bir daha aynı projede bir araya bile gelmedi. Açıkçası ben bu “rüya ikili” söyleminin biraz abartıldığını düşünenlerdenim. Örneğin; Kiralık Aşk dizisinde fark yaratan Barış Arduç ve Elçin Sangu bile, yıllar sonra yalnızca Mutluluk Zamanı filminde tekrar bir araya gelmişti.

Dizinin adı Aşkı Hatırla. Peki siz bu dört bölümde en çok neyi hatırladınız?
Bazı arkadaşlarım diziyi Rüzgâra Bırak filminin devamı sandı. Kimileri ise izlediklerini bile unuttuğunu söylüyor.

Deniz ve Güneş çiftinin, “Bir gün bize de nasip olur” dedirtecek bir tanışma öyküsü var. Vapuru kaçıran Güneş’in yardımına bir kahraman gibi yetişen Deniz’le yolları kesişiyor ve bu karşılaşma ikisinin de hayatını değiştiriyor. “Biri gelir ve bütün gidenlere teşekkür edersin,” demişler ya… İşte onların aşkı da bir ömür yetecek kadar güçlü ve tutkulu.

Hikâyenin büyülü kısmı, ayrılmış bir çiftle başlıyor. Zaman zaman bu büyük aşkı hatırlıyoruz. Aşkı hatırlamak elbette güzel, peki ya hatırlamakta zorlandıklarımız?

Deniz ile Güneş’in bu kadar tutkulu bir ilişkisi varken, onları uçuruma sürükleyen neydi? Günümüzde neredeyse hepimizin hayatında yer edinen sosyal medya...
Güneş’in influencer olma tutkusu, sosyal medya hesabı bile olmayan Deniz’i rahatsız etmeye başlıyor. Yüzünü paylaşmasa da “Mrs Alfa” ismiyle sevgilisini bir sosyal medya arzusu haline getiren Güneş’in yaptığı hatalar, bu büyük aşkın sonunu getiriyor.

Artık çoğu ilişki ya sosyal medyanın varlığıyla ya da yokluğuyla zarar görüyor.
Dünyayla Benim Aramda dizisinde de sosyal medyanın, ilişkilerde üçüncü kişi olarak var olması ve çiftleri nasıl çıkmaza sürüklediği etkili biçimde işlenmişti. Bu temaların son yıllarda daha sık ekrana gelmesi bence oldukça yerinde.

Aşkı hatırlamak için önce unutmak gerekmez mi?
Deniz ve Güneş’in hikâyesinde ikisi de hâlâ birbirine aşık; ama gururları, duygularının önüne geçmiş. Güneş’in bir takipçisinin, Kapadokya’da ikisine ev bıraktığı haberiyle yolları yeniden kesişiyor. Ev dediğime bakmayın, bildiğiniz koca bir köşk…

Güneş’in okutmak zorunda olduğu bir kardeşi var ve evi satabilmek için Deniz’in imzasına ihtiyaç duyuyor. Üstelik hayatında “Mrs Alfa” olarak tanıttığı ve evlenme teklifi aldığı yeni bir sevgili var.

Sanki tüm klişeler aynı anda tuşlara basılmış gibi: Güzel kadın, yakışıklı adam, mucizevi bir mekânda rastlantılar… Evet, klişe ama ekranda büyülü görünüyor.

Ben izlerken heyecanlanmadım ama Hande ve Barış’ı izlemekten keyif aldım. Özellikle sosyal medyanın ilişkiler üzerindeki etkisi oldukça iyi yansıtılmış.

Dizinin en çok konuşulan sahnelerinden biri de öpüşme sahnesi oldu. Bana göre rolün hakkını fazlasıyla verdiler. Oyuncu, kendisine sunulan karakteri en iyi şekilde canlandırmakla yükümlüdür. Yazarın ve yönetmenin istediğini sahnede veremezse, bu kez kötü oyunculuk kaçınılmaz olur.

Hikâye kadın-erkek ilişkisini yalın bir dille anlatıyor. Fakat vapurun arkasından atlamak ya da tanımadığın bir adamın peşine düşmek artık ilk görüşte aşka pek de inandırıcı gelmiyor.

Güneş, yaşadığı tutkuyu başka bir adamda arasa da hep duvara toslayan romantik bir karakter. Deniz ise duvarları oldukça kalın, ama aşka özlemini bir türlü dile getiremeyen o gururlu erkeklerden.

Bakalım bu ikili aşka ne zaman yenilecek ve bize gerçek aşkı tekrar hatırlatacak?