Ne kadar çok ihtiyacımız vardı “Hoş Geldin 2022” demeye… Üzerimizden silindir gibi geçen bir 2021 yılını geride bıraktık. Toplumsal olarak çok zor bir dönemden geçtik. Hala geçmeye devam ediyoruz. Pandemi tüm 2021 yılı boyunca bizimle birlikteydi. Kısacası zor bir yılı geride bıraktık, ama bugün geride bıraktıklarımızı değil, geleceğimize ektiklerimizi yazmak istiyorum. 

En zor zamanlarda bile hayata gülümseyecek nedenleri bulup, saklandıkları yerden çıkardık. Şimdi yeni bir yılın kapısından içeri girdik. Bir şeylere başlamaya, yeniliklere, güzel şeyler için umut etmeye gerçekten çok ihtiyacımız var. Yorgunluklarımızı, ağırlıklarımızı 2021’de bıraktık. Şimdi yeni bir ben, yeni bir yıl ile tekrar yola koyulma vakti. En çok ne gözünüzü korkutuyor? Bir türlü yapmak isteyip de, adım atmaktan korktuğunuz ne var hayatınızda? Ertelediğiniz ama hep yolunuza düşen bir hayaliniz yok mu mesela?

İşte şimdi, sıfır kilometre bir yıla girmişken, ertelediğiniz bütün sevinçlerinizi, sizi eksilten bütün hayallerinizi 2022 yılı sürümüne ekleme vakti. Umut etmek kadar hiçbir şey insanı diri tutamaz. Bir sabah kalktığınızda, dört yol ağzı bir yol ortasında doğan güneşin parlaklığıyla gözleriniz kısılıyorsa, o güneşin sıcaklığıyla içiniz ısınıyorsa çok güzel bir hayatınız var demektir. Hayata oradan başlamaya ne dersiniz?

Benim için 31 Aralık sadece yeni bir yılın bitişini anımsatmıyor, aynı zamanda babamı kaybettiğim günün acısını da yaşatıyor. Bundan iki yıl önce yeni yıla girmemize saatler kala, 2020’den beklentilerimi yazmıştım sosyal medyada. Hayat benim için bambaşka bir yol hazırlıyormuş; ben farkında olmadan… O yüzden büyük sözler söylemeyi, acılara itiraz etmeyi, öznesi yükleminden ağır cümleler kurmayı sevmiyorum. Benim bütün derdim yeni yılın ilk günü. Hayat size iyi veya kötü nasıl sürprizler hazırlasa da biz onları yaşamakla yükümlüyüz. O kötü sürprizlerin üstesinden gelmek için güzel başlangıçlara ihtiyacımız var. 

Benim her sene yılın ilk günü için bir ritüelim vardır. Nasıl bir yılı geride bırakırsak bırakalım; gelecek bugündür. Yılın ilk günü için sen hazırlanırsan; o yıl da senin için hazırlanmaya başlar. Mutlaka sabah mutlu olduğum bir yerde kahvaltıyla başlarım. Sevdiğim ne varsa o masada olur. Olumsuz düşünceler o günlüğüne paydos eder. Hava buz gibidir; ama içimi ısıtacak bir güneş illa doğar. Kahvaltı biter; yapmak istediğim ikinci şeye sıra gelir. Alışveriş, sinema, tiyatro, kendime anlamlı bir hediye, bir kahve molası, insanlarla paylaşacağım bir köşe yazısı… O gün kendim için yaşarım, içinde adımın geçmediği ne varsa kapının ardında bırakırım. Hayat içinde biz varsak güzel. Dört tane duvar birleşince ev olmaz; kahkahalar, insan sesleri, anılar, akşam olduğunda kapıyı sana açan bir eldir evi ev yapan. Hiç kimse olmasa bile; kendine ayırdığın iki saatlik mutluluktur o evi yaşatan.

İşte bundan dolayı; çok güzel bir yılın ilk gününü yaşıyoruz. O yılı; hayatımızın en güzel yılı yapmak için umut ediyoruz. Bundan daha değerli hiçbir şey olamaz. Tıpkı Edip Cansever’in de şiirinde dediği gibi;

“bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen,
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır…”