Dolar yükseldi, samuray kılıçlı cani bir kadın öldürdü, faizler düştü, Tarım Kredi Kooperatif marketleri eski sistem olan yağı, unu karneyle vermeye başlayacak, korona virüsün dışında en az 25 kat daha ölümcül olan bir virüs daha Çin’de görüldü… İki haftadır sabah kalktığımızda okuduğumuz şeyler bu haberler. Durmadan sürekli bir yolculuğun içindeyiz ve koşturmaktan, bir şeylere yetişmeye çalışmaktan hayatımızda neler olup bitiyor farkında bile değiliz.

Fırından çıkan ekmeğin kenarını koparan çocuğun mutluluğunu özledim, bayram sabahlarındaki neşeyi özledim, sadece durup güzel olan şeylere bakmayı özledim. Küçük şeylerle mutlu olmayı özledim. Eminim siz de tüm bu haberleri okuduktan sonra hayatınızda özlenecek şeyler aramaya başlamışsınızdır. Mutluluğu arayan adamın hikayesini biliyor musunuz?

Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, günün birinde mutlu olmak istediğine karar vermiş. Mutluluğu aramaya koyulmuş. Gitmiş, gezmiş, görmüş, yaşamış, ama bir türlü mutluluğu yakalayamamış. Uzak diyarlardan gelen biri zengin bir bilgenin varlığından bahsetmiş. Bu bilge aklıyla, malıyla ün salmış birisiymiş. Kim yardım aramak için gitse, derdine derman bulup, öyle evine yollarmış.

Adam bu bilgeden yardım istemek için yola koyulmuş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ama kapısının önünde çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin ona aradığı cevabı vereceğinden o kadar eminmiş ki, ne kadar zaman alırsa alsın beklemeye karar vermiş. Sonunda sıra adama gelmiş. Bilge’ye “Ben hayatımda hiç mutlu olamadım. Artık mutlu olmak istiyorum. Mutluluğu nasıl yakalarım” diye sormuş. Bilge adamın ardındaki sıraya bakmış, eğer bunu cevaplamaya kalkarsa sıradakilerin sıkılacağını biliyormuş. Uzun uzun adama baktıktan sonra gidip bir kaşık almış ve içine iki damla yağ damlatmış. Sonra demiş ki “Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel, ama sarayımı gezerken yağı dökmeden bu kaşığı ağzında taşıyacaksın”. Adam biraz şaşırmış, kaşığı ağzına alıp sarayı gezemeye başlamış.

Adam geldiğinde bilge görmüş ki, yağ hala kaşıkta “Aferin, yağı dökmemişsin, peki neler gördün anlat bakalım” demiş. Adam yağı dökmeyeceğim diye uğraşmaktan hiçbir yere bakamamış. Bilge bu sefer de “Yağı dökmeden yine ağzında taşı, ama bu sefer sarayımdaki güzelliklere dikkat et. Gel bana anlat” demiş. Adam yapacak bir şeyi olmadığından kabul etmiş. Sarayın her yerini gezmiş. Gördüğü güzelliklerden çok etkilenmiş. Tekrardan bilgenin yanına gelmiş.

Bilgenin karşısına geçip, saraydaki bütün güzellikleri, nasıl etkilendiğini anlatmaya başlamış. Bilge “Çok güzel, peki yağ nerede?” diye sormuş. Adam sarayı dolaşırken yağı dökmemeyi unutmuş. Utanarak bilgeye yağı döktüğünü söylemiş. Bilge hafifçe tebessüm ettikten sonra “ Mutlu olmak için hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve hayatın getirdiği sorumluluklara, kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmak gerekir. İşte mutluluğun sırrı budur” demiş. Adam sorusunun cevabını bulduğu için çok mutlu olmuş ve bilgeye teşekkür ederek yanından ayrılmış.

Mutluluğu yakalayamazsın, ama ona rastlarsın. Güzel bir film izlerken, güzel bir kitap okurken, kendi mutfağında yemek yaparken, bir arkadaşınla sohbet ederken, her sabah güneşe merhaba derken… Mutluluk seni yakalar. Önemli olan o anların kıymetini bilmek. Hem kaşıktaki yağa, hem de gördüğün güzelliklere sahip çıkabilmekmiş.

Bugün “Dünya Merhaba Günü” merhabasız ülkelere selam taşıyabilmek için, hiç tanımadığın birine ses olabilmek için çok özel bir gün. Hepimizin en büyük gayesi mutlu olabilmekse ben bugünün ilk adımını atıyorum “Memleketimin güzel insanları herkese Merhaba”