Ben ölen kişilerin ardından çok zor yazı yazarım. Ancak bu seferde kendimi yazmak zorunda hissettim.

"Deryalar" türküsü ile Türk Milletinin hafızasına kazınan Arif Şentürk kimilerine göre sanatçı kimilerine göre türkücü kimilerine göre de düğün şarkıcısı idi. Ama bana göre bir "mimar sosyolog"du.

Zannımca Türk toplumu için çok önemli bir adamdı. Ona şarkıcı, türkücü demek çok hafif kalır.

İyi tanışırdık, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...

Niye bu yazıyı yazıyorum: çünkü gerçek yüzü ile tanınmayı bence çok hak etmişti.

"Babam Arnavut, anam Boşnak ama ben şen Türk'üm" diyen Arif Ağa aslında Atatürk'ün "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözünün ete kemiğe bürünmüş şekliydi!

Biz Rumeli'yi yani coğrafi ismi ile Balkanları 1800 yıllarının başında Sırp isyanı ile terk etmeye başladık. Bu insanlar Anadolu'ya öbek öbek gelip yerleştiler. Çoğunluk geldikleri yerleri ve niçin geldiklerini unuttular. İşte Arif Şentürk bu unutulan insanları ve toprakları son elli yılda Türk Milletine türküleri ile yeniden hatırlatan adamdır.

Bir gün Bursa Uludağ'da Rumeli derneklerinin yaptığı piknikte birlikte oturuyor sohbet ediyorduk. Assolist olarak en son o sahne alacaktı. Yüzlerce insan yanına geldi, babasının dedesinin, ninesinin, halasının, annesinin selamını söyledi...

Çünkü bu adsız kahraman bütün Anadolu'yu düğün, sünnet, şenlik, festival gibi sebeplerle gezmiş onlara Rumeli'yi türküleri ile yeniden hatırlatmış ve hatıraları canlı tutmuştur.

Bir çocuk Arif ağbiye, "dedemin düğününde sen söylemişsin" deyince, Arif Ağbi çocuğa aile şeceresini anlatıp tüm ailesini tek tek sayıp selam söylüyordu. Böyle bir adamdı rahmetli!

Günün birinde Samsun'a fuara çok ünlü sanatçılarla birlikte gazinoda söylemek için gitmiş gazino patronu onun bir ay bırakmamış çünkü Samsun'da inanılmaz Rumeli'den gelen bir nüfus varmış. Diyordu ki, "Ben de Samsun'da bu kadar Rumeli'den gelen olduğunu bilmiyordum. Gece gazinoyu onlar dolduruyordu. Patron sayemde gazinonun dolduğunu söyledi ve beni bir ay bırakmadı." diye anlatmıştı.

Bir adam düşünün; binlerce düğüne gitmiş. Babasının ve çocuklarının düğününde sahne almış bunlarında çocuklarının sünnet yada evlilik törenlerinde aynı türküleri söylemiş.

Nesiller arası birleştirici, bütünleştirici ve hatırlatıcı bir misyon edinmiş! Bunda da çok başarılı olmuş.

Yani bir mimar bilgeliğinde ve bir sosyolog titizliğinde inşacı bir yola bilmeden soyunmuş. İşte onun için ona "mimar sosyolog" diyorum.

Bu gün Rumeli yâda Balkanlar dediğimiz toprakları ve oralara ait Türk ve akraba kültürlerini konuşuyorsak ve de yeniden Balkanları düşünmeye başlamışsak bunda Arif Şentürk'ün çok büyük payı vardır. Bu sebeple hatırlanmayı, anılmayı ve arkadan bir Fatiha okunmayı fazlası ile hak etmektedir.

Rahat uyu Arnavut bir babadan Boşnak bir anneden olma koca Türk, rahat uyu! Ebediyen seni hayırla yad edeceğiz...