Geçen haftaki yazımda Harvard Business Review serisinin “Empati” kitabına yer vererek, iş hayatında empatiye ve ikili ilişkilerimizde empati kurabilmenin önemine değinmiştim.

Ve bu yazımda, empati gösteren liderlerin odaklandıkları konuları, bize bağlı çalışma arkadaşlarımızın dönem dönem düşük performans gösterdiğinde yapmamız gerekenleri ve karşı tarafa yaklaşım şeklimizi, empatik yaklaşıma sahip olabilmenin yollarını ve empati becerisinin nasıl köreldiğini açıklamıştım. İş hayatında güçlü bir duygusal zekâ gerçekten çok önemli ve bizi başarıya ulaştıracak en önemli kriterlerdendir. Bunun başlangıcı ise empatiden geçiyor. Bu haftaki yazımda ise Harvard Business Review serisinden “Mindfulness” kitabıyla devam ediyorum. Yani duygusal zekâ serisinin ikinci kitabıyla ve konumuz bu sefer iş hayatında farkındalık. Nasıl “mindful” olabiliriz?

Harvard Business Review serisinin ele almış olduğu “Mindfulness” kitabı, karmaşa çağında mindfulness konusu ile başlıyor. Farkındalık sahibi olabilmeyi ve bunun beynimizi gerçekten değiştirebildiğini örneklerle anlatıyor. Mesai anında mindfulness uygulamasından ve zor bir durumun ardından yeniden ayağa kalkmanın yollarından bahsediyor. Başarılı liderlerin duygusal becerilerini ve düşüncelerini nasıl yönettiğini anlatan kitap, güce ulaşan insanlarda zehirlenmeyi açıklıyor ve elde edilen bu gücün bizleri zehirlememesi için gerekli şifreleri veriyor. Meditasyon yapmaya vakit bulamayanlar için mindfulness egzersizlerinin önemine değinerek, üretkenliği artırmak için yine farkındalığa farklı bir bakış açısı sunuyor. Ve mindfulness’ın riskleri ile kitap son buluyor.

Mindfulness’ın bizlere sağlayacağı faydalar arasında iş yerindeki her türlü konuyu daha iyi anlayabilme, çalışanlarımızla iyi ilişkiler kurabilme, sorumlu olduğumuz alanların hepsinde başkalarının göremediklerini görebilme, işletme körlüğünün önüne geçebilme, daha yüksek bir performans ve yüksek yaratıcılık yer almaktadır. Kısacası duygusal farkındalığı artırıyor.

Tıpkı “Empati” kitabında olduğu gibi, Harvard Business Review serisinin bu kitabı da tavsiyemdir. Duygusal zekâ türüne merak duyanlar için doğru bir kaynak olduğunu söyleyebilirim. Çünkü farkındalık konusu son derece efektif bir şekilde anlatılmış. Şimdi kitapta ele alınan bazı konular üzerinden mindful olabilmek ve önemine değinmek istiyorum.

İşyerinde “Burada biz işleri böyle yaparız.” diyenler tamamen doğruyu söylemiyordur. İşleri yapmanın aslında birçok yolu vardır ve hangi yolun seçileceği o anki koşullara bağlıdır. Biri size “Şunu iyice öğren ve sakın unutma.” dediğinde, kafanızda alarm zilleri çalsın. Çünkü bu söz, mindfulness yoksunu bir ifadedir. Size verilen kurallar, onları yazan kişi için sonuç vermiştir ve işe yaramıştır. Dünün çözümleri ile bugünün sorunları çözülmez. Mindful olursanız, size gösterilen bir işi yapmanın yolu, kuralları ve rutin işleyişler size hükmetmez, yol göstericiniz olur. Ve böylelikle bayrağı her zaman bulunduğu noktadan daha ileri taşıma fırsatını elde edersiniz. Birçok bilim insanının yaptığı çeşitli araştırmalar, mindful olmanın, stres ve hataları azalttığını ve inovasyon becerisini geliştirdiğini, dolayısıyla işteki performansı artırdığını ortaya koydu.

Şimdi sizlere kitapta yer alan ve Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi meditasyon uzmanı ve aynı zamanda biyoteknoloji startup CEO’su, 7/24 yüksek stres ve yüksek tempoyla çalışan Jon Kabat-Zinn tarafından sunulan mindfulness odaklı meditasyon eğitimini paylaşmak istiyorum. Bu formül, beyne o an olup biteni tepkisiz şekilde algılamayı öğreten bir dikkat eğitimidir.

1-      Birkaç dakika dikkatiniz dağılmadan oturabileceğiniz, sessiz ve sakin bir yer bulun.

2-      Sırtınız dik ama rahatlamış bir şekilde oturun.

3-      Tüm dikkatinizi nefesinize odaklayın ve algınız nefes alıp vermenizde olsun. Her nefeste buna yoğunlaşın.

4-      Nefes alıp verişinizi sorgulamayın, değiştirmeye çalışmayın.

5-      Odaklanmanızı bozabilecek ses, düşünce ve bunun gibi şeyleri reddetmeyin ama bırakın geldikleri gibi gitsinler ve siz tekrar nefesinize odaklanın.

Sekiz hafta boyunca günde ortalama 30 dakika bu mindfulness egzersizini yapan çalışanların beyin faaliyetlerindeki yoğunluğun, stres yaratan sağ yarıdan, dayanıklı merkezi olan sol yarıya kaydığı gözlemlenmiştir. Belki sizin daha farklı meditasyon yöntemleriniz var ve uyguluyorsunuz, kimisi bu tarz uygulamaları sabahları işe gitmeden önce uykudan kalktıktan sonra yapabiliyor kimisi ise iş yerinde, ama üstte yer alan formül ama sizin bulduğunuz bir formül, ne olursa olsun her gün yapılan 20-30 dakikalık bir mindfulness egzersizi beyniniz ve sizin için her zaman en iyi sonucu verecektir.

Kitabı okuduktan sonra kendime aldığım notlar ve bu konuyla alakalı yapmış olduğum araştırmalar sonucunda, iş hayatında mindful olabilmek için uygulayabileceğimiz bazı pratik adımların listesini çıkardım ve bu adımları sizlerle de paylaşmak istiyorum.

-          Beyninizi değiştirmek için ve zihni dağıtan faktörlere karşı günde bir kez mindfulness egzersizi yapın. Gün içerisinde ise ara ara 3-4 dakikalık mikro meditasyonlar yapın.

-          Her zaman değerlerinize uygun hareket edin. Çalışma hayatı ve özel hayat arasında denge değil, uyum kurun.

-          Otomatik pilotta yer almak yerine, etrafta olan bitene dikkat gösterin.

-          Duygu ve düşüncelerinizin esiri olmayın, siz onları yönetin ve böylelikle kafanızdaki sis bulutunun masmavi ve aydınlık bir gökyüzüne dönüştüğünü görün.

-          Karşı tarafı can kulağıyla dinleyin ve bunu karşı tarafa da hissettirin. Empati yapın.

-          Çalışma arkadaşlarınız iyi performans ya da katkı sağladığında, ekibiniz önünde onu takdir edin.

-          Çalışanlarınız ile zaman geçirmek için fırsat yaratın ve bu konuda cömert olun.

-          Gücün sizi zehirlemesine izin vermeyin. Bu da zaten çalışanlarınıza karşı empati, bol teşekkür ve cömertlikten geçiyor.

Mindfulness, duygusal zekâyı kuvvetli kılan ve yeni şeylerin aktif şekilde farkına varma sürecidir. Ve mindfulness bir zihin, iki temel beceriye sahiptir. Bunlar farkındalık ve odaklanmadır. Odaklanma, o anda yapmakta olduğunuz işe yoğunlaşmayı; farkındalıksa, dikkat dağıtıcı unsurları ortaya çıkar çıkmaz tespit edip savuşturmayı ifade eder. Mindful olabilmek bizlerin duygusal zekâ açısından güçlü olmasını sağlar, ikili ilişkilerimizde bizleri başarılı kılar ve yüksek farkındalık sonucunda iş hayatımızda bizi inovasyona götürür, bizi başarıya ulaştırır.

O yüzden şartlardan bağımsız olarak şimdiki zamanı an an yaşamak ve her şeyin farkına varabilmek için mindful bir birey olmak zorundayız. Her ne kadar mavi hap olmasa da mindfulness da artık tıpkı bir fincan sabah kahvesi gibi odaklanmanın ve verimliliğin bir anahtarı olarak görülüyor.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…