Ümmeti bitiren bir başlık attım bu haftaki yazıma...
Sosyal medyada rastladığım hikâyeyi köşeme taşıdım. Aksiyon müslümanlarını bitiren, fiiliyatı yok eden, sadece dil ile ikrar edip yetinen günümüz insanlarını, yani bizleri en iyi anlatan başlık "neme lazım"!
Buna "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyebilirsiniz...
Zulmün, adaletsizliğin, modern köleliğin, dünya sevgisinin pik yaptığı şu dönemin en önemli nedeni hiç şüphesiz bu başlıktır!
Uyuşturucunun, içkinin, kumarın, faizin, zinanın, terörün, intiharların, boşanmaların, evlilik dışı birlikteliklerin, ensest ilişkilerin, aklınıza daha ne kadar pislik geliyorsa hepsinin altındaki nedenlerden esaslısı "neme lazımdır"!
Hikâye bu ya...
Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan ve onu yoran bir soru vardır.
Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder, günün birinde “Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye merak eder.
Bu sorunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk alimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir. Sadrazam gider, sorar ve döner.
Kanuni, “ne dedi?” diye sorunca Sadrazam cevabı söyler, “Neme lazım dendiği zaman”!
"Başka bir şey söylemedi mi?"
"Hayır efendim. Bir tek cümle söyledi.”
Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü alime mektup yazar, bunun ne anlama geldiğinin açıklanmasını ister. “Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz” der.
Ve ünlü alim Yahya Efendi de bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir...
(Bu mektup günümüzde Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.)
Mektup şöyle;
“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse...
Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse... Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse...
İşte o zaman devletin sonu görünür!
Böyle durumlarda devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve itimadı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur.
Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir...
NOT: Bu mektup, 500 sene önce yazılmış ve Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir!