Saygıdeğer okurlarım, kışın ortasında olduğumuz bu günlerde hastalıklar kol geziyor. Sağlığımı korumak zorundayız. Bu yazımda sağlığımızı 4 ayaklı bir masaya benzettiğim sağlığımız ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık masamızın 4 önemli ayağı:

1.Ayak: Öfke, stres ve aşırı hırstan kesinlikle uzak dur.  Stresten uzak dur sözüme karşı, “Mümkün mü?” diye bir şeyler fısıldadığınızı duyar gibiyim. Ancak sizlere bu konuda mümkün olduğunca diyebilmekle yetineceğim. Çünkü biliyorum ki bazı davranışlar genetik olarak bizlerle birlikte yaşarlar. Kısaca kişinin fıtratında yer almaktadır. Peki, bu birinci şifreyi es geçersek veya dikkat etmezsek, ne gibi bedeller ödeyebiliriz?

Öfkeyle beraber vücudumuza yüklediğimiz stres tüm iç organlarımıza da hayli zarar vermekte ve fizyolojik olarak vücudumuzda istenmeyen hormonsal tepkilere yol açabilmektedir. Öfke ve sıkıntı, testosteron, epinephrine,  norepinephrine ve cortisol artışına neden almakta, bunlardaki dengesiz artış vücudumuzda çeşitli organlarımızda ve fonksiyonlarında (kalp, tansiyon, damar, eklem, akciğer, kaslar gibi) ciddi sorunların gelişimine yol açmaktadır. Ayrıca bağışıklık sistemimizi zayıflatıp vücudun hastalıklara karşı direncini de azaltmaktadır. Bu nedenledir ki, atalarımızın “keskin sirke küpüne zarar” ve “hırsla kalkan zararla oturur” sözüne her daim kulak vermeliyiz. Ayrıca; bu günlerde giderek yaygınlaşan özellikle enfeksiyon hastalıklara karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirmek zorundayız. Bu ise öfke, hırs ve sitres kontrolü ile başlar.

2. Ayak: Beslenmene mutlaka önem göster! Virüslerin kol gezdiği bu dönemde beslenme planınızda bir değişiklik yapalım ve börek, poğaça, fast-food gibi kolay erişebilir gıdaları sık tüketmeyelim, hatta hiç tüketmeyelim. Bunların yerine daha yeterli ve sağlıklı beslenmek adına kuru kayısı, üzüm, erik ceviz, fındık, badem gibi pratik taşınabilen atıştırmalıkları beslenmenize ekleyelim. Menümüzde sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı, özellikle liften zengin olan kuru fasulye, nohut ya da mercimek gibi besinlerin yeni yıldaki yeni beslenme programımıza eklenmesi gerekmektedir Bu mevsim itibariyle ve antioksidan özelliği nedeniyle nar çok önemlidir. C vitamini deposu narenciyeler, A vitaminin ön maddesi betakaroten   kaynağı havuç, likopeni bizlere armağan eden domates aklıma gelenlerden sadece bir kaçı. Bunlarla birlikte, özellikle organik tarım uygun standartlarda yapıldığında daha yoğun vitamin ve mineral kapasitesi olacağı için sağlıklı beslenmede özellikle ve de mümkünse kimyasal ilaç içermeyen gıdalar tercih edilmelidir. Diğer önemli husus, besinlerin pişirme yöntemlerinin de sağlıklı beslenmemizde oldukça önem arz edecek olmasıdır. Şöyle ki, kömür ateşinde yanmış mangal, kızartma, tütsüleme gibi yöntemler yerine artık bu yeni yılda daha sağlıklı pişme yöntemi olan buharda pişirme, fırında, ızgara, buğulama, haşlama tarzında ve anneannelerimizin yaptığı tencere yemeklerini tercih etmemiz hayli yarar sağlayacaktır düşüncesindeyim. Ayrıca, hafıza kayıplarının önlenmesi ve bireylerin performanslarının artması için omega 3’ten zengin beslenmeyi hedeflemek oldukça önemlidir. Omega 3, kalp sağlığını koruduğu kadar beyin hücrelerinin çalışması için de biliyoruz ki oldukça önemlidir. Beslenmemizde diğer önemli husus katkı maddeleri içeren, cips, bisküvi gibi ürünler, salam, sucuk gibi işlenmiş gıdalar mutlak suretle etiket bilgileri okunarak alınmalı ya da daha doğrusu alınmamalıdır. Bu etiket bilgilerinde özellikle trans yağ içeriğine dikkat edilmesi gerekmektedir. Trans yağın %1’in altında olması gerektiği unutulmamalıdır. Ayrıca, şeker içeren gıdalardan uzak durulması menfaatimiz icabıdır. Özellikle şeker ve şekerli ürünler, meyve suları basit şeker içeriği yüksek olduğundan obeziteyi arttıracağı unutulmamalıdır. Antioksidan etkiye sahip vitaminler olan A, C, E vitaminleri, selenyum ve çinko mineralleri tüm dejeneratif hastalıklara örneğin hipertansiyon, obezite, diyabete karşı koruyucu etkisi olduğundan tüketilmesi oldukça önemsenmelidir. Ceviz, badem, fındık gibi kuru yemişler, yeşil yapraklı mevsimsel tüm meyve ve sebzeler, kayısı, incir, erik gibi kuru meyveler ve turunçgiller günlük beslenmeye mutlak surette dâhil edilmelidir.

3.Ayak: Düzenli uyku ve istirahat şart!  Uykusuzluk,  metabolizmayı olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Şayet kişilerin uykusuzluk gibi bir sorunu varsa mutlaka hekim yardımı ile çözmeyi amaçlamalıdırlar. Uykusuz kalmak metabolizmayı yavaşlattığı için kişinin kilo artışına neden olabileceğini unutmamak gerekir. Günümüzde TV kanallarındaki bir birini takip eden birçok anlamsız dizi, maç ve abuk sabuk programlar insanlarımızın uykusuz kalmasına neden olabilmekte, bu durumda günlük performansı olumsuz yönde etkilemektedir. Uykusuzluk ve dinlenememe durumu uzun vadede kişinin önemli ölçüde sağlığını bozmakta, yaşama küstürmektedir.

4.Ayak: Zararlı alışkanlıklar ve tüm bağımlılıklardan uzak duralım!  İnsanları bağımlı kılan, kölesi durumuna düşüren başta sigara ve alkol olmak üzere tüm bağımlılık unsurları, insan metabolizmasını perişan etmekte, bununla birlikte ekonomik çöküntüye de sürüklemektedir. Ayrıca, günümüzde çığ gibi yayılan teknolojik bağımlılıklar, insanları ruhsal, sosyal ve fiziksel yıkıma uğratmaktadır. Bu nedenledir ki,  günümüzde asosyal bir neslin oluşmasından korkulmaktadır. Düşüncem şudur ki, televizyonlarda sigara dumanlama ile kapatılmaya(!) çalışılmakta, ancak televizyon dizilerde leblebi çekirdek gibi adam öldürülmekte, bu görüntüler maalesef insanların zihnine kazınmakta, uygulama fırsatı yaratmakta ve bu suç sahneleri için hiçbir önlem alınmamaktadır.

Şayet sağlık masamızın ayaklarından birinin aksaması, yere sağlam basmaması durumunda sağlığımızın hangi hallere düşeceğini bir kez daha düşünmenizi istiyor, sağlıklı, mutlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.