Türkiye birkaç gün öncesi yine seçime kilitlendi.  14 Mayıs olmadı 28 Mayıs dendi… Bakalım bu defa sandıktan ne çıkacak?
Bunu yazarken aklıma eski bir yerli film geldi; Kuş mu çıkacak civciv mi çıkacak?
Bakacak hep beraber göreceğiz… Sonrada hepimiz takkemizi önümüze koyup düşüneceğiz!..
Türkiye’de seçimlerin Osmanlı dönemine kadar inen bir geçmişi vardır. O günden bu güne seçmen ne kadar gelişti, bilinçlendi; onu bilebilmek biraz zor…
Sultan II. Abdülhamit döneminde, 1876 tarihli Kanun-ı Esasi ilan edilmesiyle birlikte Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Yakın tarihimizi inceleyenler Kanun-ı Esasi’nin Osmanlılara yenilik getirmediğini, yalnızca padişahın yetkilerini güçlendirmekten öteye gitmediğini yazmışlardır.
Avrupa’nın emperyalist siyasetinden ötürü Osmanlının içerisine düştüğü buhranlı günlerde içeride ve dışarıda siyasi olaylar hızla gelişmişti. Bu arada Osmanlılar tarihindeki ilk parlamento aydınların çabasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştı. Kurulması düşünülen parlamento ayan ve mebusandan oluşacaktı. Ayan meclisinin üyelerini padişah seçecek, sayıları diğerinin üçte birini aşmayacaktı. Mebusan meclisinin üyelerini Osmanlı vilayetlerinden seçilenler oluşturacaktı.  
Osmanlı da seçim yapılacaktı ama ortada seçim kanunu yoktu!.. Seçim    “Talimat-ı muvakkate” ye göre yapılacaktı. Ancak mebusları bulundukları vilayetlerin valileri seçecekti.
Osmanlılarda 19 Mart 1877 günü yeni bir dönem başlamış ve Meşrutiyetin ilk parlamentosu İstanbul’da toplanmıştı. İmparatorluk sancak esasına göre yirmi dokuz bölgeye ayrılmış ve seçim ona göre yapılmıştı. Etnik topluluklardan oluşan mebuslar çeşitli din ve mezheplerden olduğundan meclis çok uluslu bir görünüm sergiliyordu. Ancak talimatta belirtilen yüz otuz mebusluğun sayısı asgariye ulaşamamıştı. İlk meclisin altmış dokuzu Müslüman, kırk altısı gayrimüslim olmak üzere yüz on beş kişiden oluşmuştu. Bunun yanı sıra Ayan Meclisinin tamamını Osmanlının üst düzey bürokratları ile askerlerdi.  
Vekiller Heyetinin Meclis-i Umumi’den güvenoyu isteme gibi bir zorunluluğu yoktu ve onlar doğrudan doğruya padişaha karşı sorumluydular. Vekiller heyeti sadrazamın başkanlığında toplanmakta, memleketin iç ve dış konularını görüşmekte, aldıkları kararlar padişah tarafından onandıktan (İrade-i seniyye) sonra yürürlüğe giriyordu.
Osmanlının demokrasiye yönelik ilk meclisi daha toplanmadan 13 Aralık 1877’de dağıtılmıştır. Kanun-ı Esasi’nin kurucusu sayılan Mithat Paşa’nın 5 Şubat 1877’de Sultan II. Abdülhamit tarafından tutuklanarak sürülmesiyle ilk demokrasi denemesi başarısızlıkla sona ermişti. Padişahın bu yöndeki tasarrufunun yasal olup olmadığı yakın tarihi inceleyenler tarafından tenkit konusu olmuştur.  
Gerçekte ortada bir zorbalık var mıydı?
Topkapı Sarayı eski müdürlerinden rahmetli Tahsin Öz bir gün bana o günlerin seçimlerinden birini anlatmıştı: seçime gitmeme kararı almış, akşama doğru kapısına gelen bir bekçi; “Tahsin Efendi, seçime gelmedin, hazırlan gidiyorsun”  demiş ve onu zorla götürmüş, sandığa eline tutuşturdukları listeyi attırmışlardı.
Bazı araştırmacılara göre Sultan II. Abdülhamid, Kanun-ı Esasi’nin 113. Maddesine uygun hareket ederek meclisi feshetmiştir.
II. Meclis-i Mebusan 13 Aralık 1877’de toplanmışsa da bu meclisin de ömrü çok kısa olmuştur. İstanbul mebuslarından Astarcılar Kethüdası Ahmet Efendi’nin savaştaki yenilgiden padişahı mesul tutması üzerine padişah, Meclis-i Mebusan’ı önce tatil etmiş, sonra da kapatmıştır. Bu arada seçim kanunu yine çıkarılmamıştır. Bu sırada Osmanlı-Rus savaşı sürüyor; mebuslar dış politikada izlenen yolu ve ordunun yönetime karışmasını tenkit ediyorlardı. Bunun üzerine Sultan II. Abdülhamit Şubat 1878’de bu meclisi de dağıtmış,  seçimlerde süresiz ertelenmiştir.
Sultan II. Abdülhamit devrinde yaşanan bu olaylar Türkiye’de demokrasiye atılan ilk adımlar olduğu düşünülebilir.  Bundan sonraki III. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı otuz yıl sonra toplanmıştır. Kanun-ı Esasi’ye göre 50.000 erkek nüfusuna göre bir mebus seçilmiştir. Osmanlı Tarihindeki bu ilk seçimin ardından 1908, 1912 ve 1914 seçimleri yapılmış, Son padişah Vahdettin ise 11 Nisan 1920’de Osmanlı meclisini feshetmiştir.
İnsan elinde olmadan bazen düşünüyor; bu konuda ne kadar yol aldık diye…