Türk ulusunun varlığını simgeleyen 30 Ağustos Zafer Bayramını birkaç gün öncesi coşkuyla kutladık. Büyük zaferde son sözün söylenmesinin ardından İzmir’in 9 Eylül’deki kurtuluşunu da her yıl olduğu gibi aynı heyecanla kutlayacağız. 

Günümüzden 101 yıl öncesi, 30 Ağustos 1922 ‘de Türklerin makûs tarihini yendiği günlerdir.

Her zaman merak etmişimdir;  tarihimizin o önemli günlerinde yapılan törenlerde boy kösterenler, televizyonlarda ahkâm kesenler;  acaba Milli Mücadelenin nasıl ve ne zorluklar içerisinde kazanıldığını ne kadar biliyorlar?

Atatürk başta olmak üzere onun silah arkadaşlarını, yaşanan olayları ve bu uğurda can veren şehitlerimiz için ne düşünüyorlar?

Yalnızca 30 Ağustos değil; 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekimi neden içtenlikle kutladığımızın bilincindeler mi?

Milli bayramlarda ve zor günlerde toplum niçin akın akın Anıt Kabir’e Ata’nın huzuruna koşuyor; bunu inanarak açıklayabilirler mi?

İmkânsızın başarıldığı o günlerde neler yaşanmıştır, O günleri anlatan kitapları,, makaleleri ayrıntısıyla kaç kişi tam olarak okumuş ve sonra  düşünmüştür ?

Yıllar öncesi bir otobüs dolusu cumhuriyete gönül vermiş kişilerle birlikte savaş meydanlarını gezmiştik. Yol boyunca 10.Yıl Marşın çaldırmış, şehitlikleri gezerken hepimiz gözyaşlarımızı tutamamıştık. Ege ve Batı Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusuna karşı İnönü, Sakarya ve Dumlupınar savaşlarında yaşananları, çoğu isimsiz kahramanlarımızı bir kez daha hatırlamıştık.

Türklerin yazgısı o zorlu günlerde bir anda değişmiş; yüzyılların dâhisi Atatürk ortaya çıkmıştı. Acaba tanrının bir lütfümüydü?

Bilmek gerçekten çok zor…

Atatürk ve arkadaşları yalnızca İngilizlerin desteğindeki Yunanlılarla savaşmamıştı.700 yıla yakın süre hükümran olan, basiretsiz kişilerin, bağnazların batırdığı Osmanlının son kalanlarıyla, içerideki ve dışarıdaki hainlerle mücadele etmişti. Yalnızca onlarla değil; sarayın desteklediği isyanları bastırmak zorunda kalmıştı. O günlerin meclisindeki gerici ve padişahçı muhaliflerle uğraşmakta ayrı bir sorun olmuştu.

Kazanılan zaferler sonrasında yepyeni dinamik bir cumhuriyet kurulmuştur. Bu güzel vatanda özgürce yaşıyorsak başta Atatürk olmak üzere o kahramanların sayesindedir.

Bütün bunları toplumun ne kadarı biliyor?

İşte asıl meselede burada…

Cumhuriyet Tarihi okullarda en önemli ders olarak okutulmalı, genç nesiller bilinçlendirilmelidir. Bir zamanlar üniversitelerin son sınıflarında “İnkılâp Tarihi” dersi vardı. Sonradan kaldırıldı. Neden kaldırıldı?

Bilen var mı?

Atatürk yüzyıl öncesinden sonrasını gören bir dahidir. Onun yüz yıl önce söylediklerine baktığınızda bunu açıkça görürsünüz.

Ne yazık ki; günümüzde onun ismini gölgelemek veya unutturmak isteyenler ortaya çıkıyor. Onlar hiçbir zaman başarılı olamayacaklardır.

Atatürk 9 Eylül İzmir’in kurtuluşundan sonra bakın reler demişti:  

“Anadolu seferimiz yüz akıyla sonuçlanmıştır. Bundan sonra diğer işlerimize bakacağız. Diğer işlerimiz çok daha mühimdir.”

O büyük önderin bu sözlerinden sonra Mondros ve Sevr Antlaşmaları yırtılmış, Lozan antlaşmasıyla Türklerin egemenliğini tüm dünya tanımış, Osmanlıyı sömüren kapitülasyonlar iptal edilmiş, İstanbul kurtarılmış ve saltanat ve halifelik kaldırılmış, cumhuriyet ilan edilmiş, devrimler peş eşe birbirini izlemiştir.

Kısacası her şey 30 Ağustos ve 9 Eylül de başlamıştır. Bu günleri ve bayramları bizlere yaşatan Atatürk ve silah arkadaşlarına her zaman rahmetle anmalıyız.