AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, "DEAŞ, PKK gibi örgütler Avrupa başkentlerinde de dolaşıyor. Bizim burada verdiğimiz etkili mücadele ile Türkiye aynı zamanda Avrupa'nın sınırlarını da koruyor." dedi.

Resmi ziyaret için İngiltere'de bulunan Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Çelik, Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel'in Türkiye'ye silah satışına yönelik açıklamaları noktasında şunları kaydetti:

"Türkiye ne için kullanıyor bu silahları? Terörle mücadele için, DEAŞ ve PKK ile mücadele için kullanıyor. Bu cümlelerin dolaylı olarak gittiği yer, Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratmaktır. Bu Türkiye'ye zarar vermez. Türkiye şimdiye kadar bu coğrafyada deneyimli bir devlet olarak güvenliğini her şart altında sağlar ama artık DEAŞ, PKK gibi örgütler Avrupa başkentlerinde de dolaşıyor." ​

AB Bakanı Çelik, Sigmar'ın açıklamalarının vizyonuna yakışmayacağını ve Türkiye-Almanya ilişkilerine fayda etmeyeceğini belirterek, "Bakın şu unutulmasın: Bizim burada verdiğimiz etkili mücadele ile Türkiye bir devlet olarak kendi sınırlarını koruyor ama aynı zamanda da Avrupa'nın güvenliğini ve sınırlarını koruyor. Dolayısıyla Türkiye'nin terörle mücadelesinde bir zaaf ortaya çıkarmak demek, Almanya'nın ve Avrupa'nın da güvenliğinde bir zaaf ortaya çıkarmak demektir." ​diye konuştu.
'Türkiye-AB ilişkilerini askıya almak aşırı gruplara destektir'

Avrupa'da yapılan en büyük hatalardan birinin radikalizm ile İslam'ın yan yana kullanılması olduğunu dile getiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Radikalizmin herhangi bir şekilde bir dinle, bir etnik grupla ilişkilendirilmesi aslında radikallerin talep ettiği bir şeydir çünkü böylece kendileri ve Batı dünyası arasında bir konvansiyonel mücadele olduğunu ifade edebiliyorlar ve böylece bir ideolojik cazibe yaratabiliyorlar."

Türkiye'nin birden çok aşırılıkla ve terör örgütüyle mücadele ettiğini vurgulayan Çelik, bu mücadelede genel geçer çözümlerin bulunmadığını, Avrupa ve Batı'nın en çok yaptığı hatanın da bunlarla ilgili genel geçer çözümler peşinde koşmak olduğunu söyledi.

Çelik, temaslarında, Avrupalı siyasetçilerin sürekli Türkiye ile AB görüşmelerinin kesilmesinden yana görüş bildirenlere değindiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Herhalde aşırı grupların en çok duymak istediği sözlerden bir tanesi nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan laik demokratik bir hukuk devletine sahip olan Türkiye ile AB ilişkilerinin kopmasıdır. Dolayısıyla 'Türkiye ile AB müzakerelerini donduralım ya da askıya alalım' gibisinden her cümle bu aşırı gruplara verilmiş bir destek anlamına gelir, onlara enerji aktarmak anlamına gelir".
"Bir AB krizi olduğunu düşünüyoruz"

Çelik, "AB’deki bazı ülkelerin Avrupa Komisyonu'na ya da belli AB kurumlarına talimat vermesi, emir vermesi şeklinde bir yaklaşım görüyoruz. Bunun başlıca bir AB krizi olduğunu düşünüyoruz."dedi.

Avrupa’daki aşırı sağ ve ırkçı partilerin AB’nin Almanya’nın hakimiyetinde olduğunu savunarak, kendi ülkelerinin birlikten çıkması için uğraştıklarına dikkati çeken Çelik, "Son zamanlarda Almanya’nın Avrupa Komisyonu'na ya da AB Konseyine talimat verir gibi konuşması, maalesef bu ırkçıların argümanlarını güçlendiren sonuçlar doğurabilir. Bu AB için iyi değildir." ifadesini kullandı.

"İstikrarlı bir coğrafya olarak gözüken, siyasi ve ekonomik istikrarını koruyan AB ile ilişkilerin Türkiye’nin milli çıkarları açısından doğru bir şekilde yönetilmesi için gayret sarf ediyoruz " diyen Çelik, Türkiye’nin AB’den uzaklaştığı şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığının altını çizdi.
"AB müzakere yeteneğini korumalı"

Türkiye’nin 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra AB’den destek görmediğini, pek çok terör örgütüyle aynı anda mücadele ettiğini ancak yine de olağan üstü hal sürecinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine bağlılığını ifade ettiğini anımsatan Ömer Çelik, bunun Türkiye’nin diyaloga açık olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

AB’nin de Türkiye ile konuşmaya açık olması gerektiğini belirten Çelik, şöyle devam etti:

"AB’yi diğer birliklerden moral olarak daha üstün kılan şey, AB’nin müzakere etme yeteneğidir. Bunun korunması fevkalede önemlidir. Türkiye’nin en çok eleştirildiği alan nedir, ifade hürriyet, hukuk devleti gibi konular. Eğer biz bu konuları konuşmaktan kaçacak olsaydık, gelin '23. ve 24. fasılları açalım' demezdik. Biz bu konuları AB ile konuşmak ve ilerlemek istiyoruz."
Brexit

Brexit konusuna da değinen AB Bakanı Çelik, "Brexit şu demek: AB artık eski AB olmayacak, yeni bir şeye dönüşecek. Bu bir zaaf mıdır, yoksa bu krizden bir fırsat çıkarabilirler mi, bunu hep beraber göreceğiz. Geçmişteki en önemli özelliği AB’nin çeşitli krizler karşısında yeni bütünleşme senaryoları ortaya koyması ve o krizlerden daha büyüyerek çıkmasıydı." diye konuştu.

Çelik, Türkiye'nin de Brexit sürecini yakından takip etmesi gerektiğinin altını çizerek, Brexit sonrasında İngiltere ile AB arasında yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının, Türkiye ile İngiltere arasındaki benzer bir anlaşma için de yol gösterici olacağını ifade etti.