Profesör Dr. Erhan Afyoncu, "Sahte Mesih: Sabatay Sevi ve Yahudiler isimli kitabında bu konuyu ayrıntılarıyla açıklamıştır: "Sabetay Sevi 16 Eylül 1666’da devlet ileri gelenlerini önünde sorguya alındı. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Girit’in fethi ile meşgul olduğundan Sabetay, Sadaret Kaymakamı, yani başbakan vekili Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın karşısına çıkarıldı. Mecliste ayrıca Şeyhülislam Minkarzade Yahya Efendi ve Padişahın imamı Vani Efendi de vardı. Türkçeyi iyi bilmeyen mesihin tercümanlığını, Yahudi iken Müslüman olan Hekim Hayatizade Mustafa Fevzi yapıyordu. IV. Mehmed de olup bitenleri pencere arkasında gizlice takip ediyordu. Bir süre sorgulandıktan sonra, Sabetay’a, denildiği gibi gücü varsa mucize göstermesi emredildi. Göstermesi istenen mucize de belliydi. Mesih çırılçıplak soyulacak ve okçular tarafında ok yağmuruna tutulacaktı. Eğer oklar vücuduna işlemezse Osmanlı yöneticileri Sabetay’ın dediklerinin doğru olduğuna inanacaklardı. 'Bu teklifi duyan Sabetay, hemen Mesihlikten vazgeçti. Kendisini basit bir haham olduğunu, Mesihlik işini Yahudilerin yakıştırdığını söyledi. Bu cevap üzerine tek kurtuluş yolunun Müslüman olmasıyla mümkün olacağı söylendi. Tercümanlığını yapan Hayatizade'den bu teklifi duyan Sabetay, müterciminin kulağına rezil olacağını, cemaatini zor durumda kalacağını fısıldadı. Hayatizade’de Müslüman olmazsa başın her türlü işin gelebileceğini, ancak Müslüman oldum deyip eski faaliyetlerine yeni kimliğiyle devam edebileceği cevabını verdi. Bunun üzerine Sabetay Sevi Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu ve Mehmed ismini aldı. Sevi, sonradan yeni ismine ruhani bir anlam katmak için “Aziz”i de ekledi. Müslüman olan Sabetay, içoğlanlar hamamına götürülüp temizlendikten sonra, Müslüman elbiseleri ve hil’at giydirildi. Kapıcıbaşı rütbesi verilerek, emekli statüsüyle 150 akçe maaş bağlandı"