İPLE YÜZ GERME



İple yüz askılama yöntemleri ile ilgili Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eser Aydoğdu’dan bilgi aldık.

Teknoloji geliştikçe genç görünmek için hem biz estetik cerrahlar hem de siz hastalarımız daha az komplikasyonlu yöntemleri tercih ediyor. Fakat bir iple askılama işlemi ameliyatlı yüz germe işlemine alternatif değildir. Ameliyat süreci kadar zamanı olmayan, ameliyat olmak için engeli olan, iş hayatından uzaklaşamayan, yüzünün belli bölgelerinden rahatsız olan ve genç yaşlarda ve sarkma olmuş yüzlerde çoğunlukla iple askılama tercih ediyoruz. Bazen fokuslu ultrason ve kollajen aşısı ile kombine edebiliyoruz.

İple asma yöntemlerinden bazılarını birkaç başlıkta özetleyebiliriz;

ÖRÜMCEK AĞI

Cerrahinin birçok alanında kullanılan PDO iplikler bu yöntem için de kullanılır. Hekimle birlikte hastanın da isteğine göre ortalama 50-60 kadar ip yelpaze şeklinde yüz hattına yerleştirilir. İşlem sonrası hafif morluk ve ödem görülebilir. Lokal anestezi kullanılır. Yaklaşık 3 hafta kadar yüzün ovalanmasından kaçınmak gerekir. Etkisi ortalama 1-2 sene kadar sürer.

FRANSIZ ASKI

Fransa ‘da geliştirilen silikon kaplamalı ve esneyebilen iplerle yapılan asma yöntemidir. Yüzdeki sarkmaları düzenlemek ve yüz hattını toparlamak için uygulanan güvenli bir asma tekniği olan Fransız Askısı lokal anestezi ile yapılabileceği gibi genel anestezi altında yapılan başka ameliyatlarla da kombinlenebilir. Tüm yüz için uygundur. Kişinin ihtiyacına göre 2 ila 12 adete kadar ip kullanılabilir.İpler yüzden geçip baş derisine sabitlenir. Herhangi bir dikişe gerek yoktur. İpin esnek yapıda olması mimiklerle beraber hareket etmesini sağlar, silikon yapısı ise kopmaları engeller. Böylece işlem sonrası yüz asimetrisi oluşmaz. Tüm yüz için işlem süresi 45 dk civarındadır. İşlemden birkaç gün sonra normal hayata rahatça devam edebilirsiniz. Ortalama 4 yıl kalıcılığı vardır.

V LİFT

Ameliyatsız askı yöntemlerinden biri olup PDO iplikler ince kanüllerle cilt altına yerleştirilir. 6-8 ay içinde bu ipler eriyerek konuldukları bölgede kollojeni artırır ve cilt daha gergin görünür. Lokal anestezi altında yapılır ve 18-24 ay arası kalıcılığı vardır.

Yöntemler genelde birbirine benzemekle beraber kullanım bölgeleri ve kullanılan malzemelerin içeriği değişebilir. Size en uygun yöntemi belirlemek için hekiminize başvurabilirsiniz.

 

 



20 yaşındaki hastaya 40 yaş ameliyatı



GÖZÜ KÖR OLMAKTAN VE ŞAŞILIKTAN KURTULDU

Viyana’da yaşayan Gamze Karakulu, kör olmaktan Türkiye’de olduğu ameliyatla kurtuldu

Viyana’da kuaförlük yapan 20 yaşındaki Gamze Karakulu, 3 yaşından beri gözlük kullanıyordu. Son 4 yıldır da lens kullanmaya başlamıştı. 3 yaşında eksi 8 numara ile başlayan göz numarası -28’e ulaştı. Her gittiği doktor gözünü kaybetme riskinden bahsediyordu. Çünkü korneası da kurumuştu. Doktorlar, “Ümidinizi kesin, numaran 30 olduğunda zaten kör olacaksın” dedi. Ancak pes etmedi. Türkiye’de ameliyat olan yengesi sayesinde Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Söyler’e ulaştı. İlk ameliyatta; eksi 28 derece olan gözlerine mercek takıldı, göz numaraları sıfırlandı. İlk ameliyatın sonunda görme oranı her iki gözde de yüzde 100’e ulaştırıldı. Bu kadar büyük göz numaralarında ilk ameliyatta yakını görme sağlanamadığı için ikinci ameliyatla 20 yaşındaki Gamze’ye 40 yaşından sonra hastalara uygulanan prebyond lazer tekniği uygulanarak yakını görmesi sağlandı. Şaşılık da gözün görmesi düzeldiği için ameliyata gerek kalmadan büyük oranda düzeldi. Bu şekilde Gamze hem körlükten kurtuldu, hem gözlükten kurtuldu, hem de doğuştan göz kayması ortadan kalktı; şu anda üç mutluluğu bir arada yaşıyor.



GÖZLERİ YÜZÜNDEN 15 GÜNDE BİR İŞ YERİ DEĞİŞTİRİYORDU

Gamze Karakulu, “3 yaşımdan bugüne kadar hep göz ameliyatı olmanın hayalini kuruyordum. Korneam da kurumuş, zarar görmüştü. Doktorum Op. Dr. Mehmet Söyler, “İstersen hemen ameliyata alabiliriz” dediği an dünyalar benim oldu, duygularımı anlatamam. O kadar sevindim ki… Yıllardır çok sıkıntılar yaşadım. Kuaförüm ve bana kaş aldırmak için müşterilerim geliyordu. Benim görebilmem için çok eğilmem lazım ama müşterilerime de rahatsızlık vermemek için belli etmemeye çalışıyordum. Son yıllarda göz numaram büyüdükçe ayda bir iş yeri değiştiriyordum. İşe başlıyordum, gözlerim yüzünden 10-20 gün sonra işime son veriliyordu. Bu beni çok üzüyordu. Ameliyat sırasında da, sonrasında da hiçbir şey hissetmedim. Her şeye değdi. Körlükten ve göz kaymasından kurtularak estetik görüntüme de kavuştum. Şimdi yapamadığım mesleğini yapacak yapmak için heyecanla Avusturya’ya dönmeyi bekliyorum” dedi.

Gamze Karakulu, ameliyatın ertesi gününde yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı: “3 yaşından 15 yaşıma kadar gözlük kullandım. 15 yaşımdan ameliyat olduğum güne kadar da lens kullanıyordum. Ameliyatın ertesi sabahı kalktığımda, “Lenslerimi gözlerimde unutmuşum. Kurudu herhalde” dedim. Koşarak lavaboya gittim. Sonra aklıma ameliyat olduğum geldi. Ama artık hiçbir şey yok gözümde, o kadar güzel bir duygu ki... Rabbim herkese yaşatsın bu duyguyu.”

"ÖMÜR BOYU GÖZLÜK KULLANMAYACAK”

Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Söyler, hastası Gamze Karakulu’nun yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Hastamız çok gençti. Bu rağmen bize geldiğinde her iki gözünde de astigmatla birlikte 30 numaraya yakın miyopsisi vardı. Kontakt lens kullandığı için korneasında; kontakt lens alerjisi ve kontakt lens kullanımına bağlı yoğun bir damarlanması vardı. Daha fazla süre lens kullanabilecek durumda değildi. Çünkü bu tür hastalarda kontakt lens çok kalın oluyor ve ciddi şekilde hastanın canını yakıyor, acıtıyor, kullanamıyor; tüm bunlara rağmen kaliteli de göremiyor. Biz aynı seansta her iki gözün içerisine mercek koyduk. Merceklerle her iki gözde görme seviyesini yüzde 100’e çıkardık. Arkasından ikinci operasyonla 20 yaşındaki Gamze’ye 40 yaşından sonra hastalara uygulanan prebyond lazer tekniği uygulanarak yakını görmesi sağlandı. Şaşılık da gözün görmesi düzeldiği için ameliyata gerek kalmadan büyük oranda düzeldi. Hastanın gözlüğe ihtiyacı kalmadı. Bir daha da tekrarlamayacak. Ömür boyu gözlük kullanmayacak. Gamze'nin durumunda bize yüzlerce, binlerce hasta geliyor. Ben belki 80 bin tane hasta bakmış olabilirim. Gamze bunlardan sadece bir tanesi. Ama benim onun yaşamına dokunmam onun için bir tane, o yüzden biz hep onun nazarında olumlu olarak hatırlanacağız, hiç unutulmayacağız.”

 



ÇOCUKLARDA İNATLA BAŞ ETME YOLLARI



Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna konu hakkında önemli bilgiler verdi.

Ebeveynlerin belki de en çok zorlandığı konulardan biri, çocuğun ev içi kuralları dinlememesi, sürekli ebeveynleriyle inatlaşması ve ağlayarak isteklerini yaptırması olabilmektedir. “Çocuğum sürekli benimle inatlaşıyor”, “Hiçbir dediğimi yapmıyor”, “İstediği her şeyi yaptırmak için ağlıyor”, “Ne söylesek hayır cevabını veriyor” diyorsanız çocuğunuz sizinle inatlaşıyor olabilir. Bu inatlaşmanın altında yatan nedeni bilmek ve sağlıklı yollardan çocuk ile iletişim kurmak çok önemlidir.



Bebeklik döneminde ebeveyne bağımlı olan çocuk yeni yeni yürümeye ve konuşmaya başladıkça  yavaş yavaş bağımsızlaşmaya ve çevresini keşfetmeye de başlamaktadır. Bu dönemde bazen annesinin ya da bakım verenin yapma dediği şeyleri özellikle yapmaktadır. Bu durumda anneler “Gözümün içine baka baka yapıyor”, Bilerek yapıyor”, “Beni kızdırmak için yapıyor” diyebilmektedir ama çocuğun burada ebeveyni ile inatlaşma amacı onu kızdırmak ya da öfkelendirmek değil, tam tersine yaptığı davranışına karşı nasıl bir tepki geleceğini görmek, sınırlarını ölçmek ve bir yerde ebeveyninden güven ve sevgi  arayışıdır. Yaptığı davranış karşısında ebeveyninden aldığı cevaplar çocuğun davranışlarının şekillenmesinde de oldukça önemlidir.

 

2-4  yaş civarı özerkliğini kazanmaya başlayan çocuk, kendisini bir birey olarak hissetmeye başlayarak  sevdiği sevmediği,  hoşlandığı hoşlanmadığı şeyleri fark ederek ebeveynlerinin istek ve taleplerini reddedebilir, istemediği şeyler karşısında inatlaşabilir ve bazen bu durum ağlama krizlerine dönüşebilir.  Dil gelişiminin de hızlanmaya başlaması ile ihtiyaçlarını daha kolay ifade edebilen çocuk,  bireyselleşmeye de  başlar ve etrafı keşfetmek isteyerek bağımsızlığının farkına varır. Kendi başına bir şeyleri yapabildiğini gördükçe hem kendi yapabildiklerini hem de çevresini keşfetmek için ebevyenlerinin isteklerine karşı çıkabilir, her şeyi tek başına yapmak ve karar vermek ister. Burada aslında çocuğun ihtiyacı fark edilmek ve “Ben de bir bireyim, kendim yapabilirim” mesajıdır.  Duygu ve düşünceler arasında bağlantı kurup, ifade etmeye başladığında her istediğinin olmadığını da görmeye başlar, bu durum bazen inatlaşmaya ve öfkeye dönüşse de çocuk ebeveynlerin kararlı, sakin, güvenli tutumu ile bir süre sonra her istediğinin hemen olmayacağını ya da ertelemeyi  öğrenerek yaşadığı süreci yönetmeyi de öğrenir. Aslında bu durum oldukça sağlıklı bir kimlik gelişim süreci olmasına rağmen bazen ebevyenlerin çok zorlandığı ve çocuk - ebeveyn arasında krize dönüşen bir duruma dönüşebilmektedir. Bu sürecin atlatılabilir ve belli bir dönem sonra geçecek olduğunu bilip sakin kalabilmek çok önemlidir.

 

 



ESTETİKTE SON TREND: BADEM GÖZ ESTETİĞİ



Badem göz estetiği hakkında merak edilenler

İlk bakışta yüzde en dikkat çeken organ olan gözler, hem yaşı ele verebiliyor, hem yaşı saklayabiliyor. Göz yapısı aşağıya doğru olduğunda kişiler, daha yorgun, üzgün ve mutsuz görünebiliyor. Kişinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden olan bu sorunun, badem göz estetiği ile ortadan kaldırılması mümkün. Görselliğin giderek daha çok önem kazandığı günümüzde, bakışlar da daha çok ön planda artık. Bakış estetiği, 20’li yaşlarda bile talep edilir ve uygulanır bir hale geldi.

Gelişen estetik tedavilerindeki teknoloji sayesinde genç ve dinamik bakışlar elde edilerek yaş faktörüne olumlu etkilerin olabildiğini kaydeden Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mirza Fırat, şunları söyledi:

“Herkesin güzellik anlayışı farklı olmakla birlikte, hafif yukarıya kalkık ve çekik gözler daha güzel kabul edilebiliyor. Bu nedenle de badem göz estetiğine yoğun talep bulunuyor. Oldukça minik bir cerrahi uygulama olan badem göz estetiği işleminden birkaç saat sonra, hastalar taburcu ediliyor. Bu operasyon sayesinde bakışlardaki derinlik artarken, aynı zamanda bakışların verdiği enerji olumlu yönde değişiyor. Badem göz estetiği ile elde edilen değişim sayesinde kişiler, daha enerjik, genç ve canlı görünebiliyor” dedi.

Birkaç saat içinde, taburcu olunuyor

Badem göz estetiği ile çekici ve alımlı bakışlara sahip olunduğunu anlatan Op. Dr Mirza Fırat, göz çevresinin bir bütün olarak değerlendirildiğini, göz kapağı estetiği ile kaz ayaklarının giderilmesi, düşen kaşların kaldırılması gibi işlemlerin de bu operasyonla birlikte kombine edilmesiyle, göz bölgesine daha olumlu etkiler sağlanabildiğini belirtti.

Yapılan bu operasyonun kişilerin günlük işlerini veya aktivitelerini etkilemediğini kaydeden Op. Dr. Mirza Fırat, işlemden birkaç saat sonra hastaların taburcu edilebildiği bu operasyon sayesinde, bakışlardaki derinliğin arttığını ve aynı zamanda bakışların verdiği enerjinin tamamen olumlu yönde değişebildiğini söyledi.

 

 



EN İYİ DİŞ MACUNU VE EN İYİ FIRÇA KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR



Dişlerin iç, dış ve çiğneme yüzeylerinden bakteri plağını ve yiyecek artıklarını uzaklaştırmanın en etkili yolunun dişlerin doğru fırçalanması olduğunu söyleyen Dt.Pertev Kökdemir, çürük ve dişeti hastalığı oluşumunun engellenmesinin sürekli ve iyi bir ağız bakımı ile gerçekleşebileceğini söyledi.Dt.Kökdemir, doğru diş fırçalama yöntemlerini şöyle açıkladı.

‘’Diş fırçanızı 45 derecelik bir açıyla diş-dişeti birleşimine yerleştirin, fırçanızın kıl uçlarının aynı yerde kalmasına özen göstererek, küçük daireler çizecek şekilde hareket ettirin, aynı hareketi her dişin üzerinde 10’ ar saniyelik sürelerde tekrarlayın, alt ve üst dişlerinizin iç ve dış yüzeylerini aynı yöntemle temizleyin, dilinizi de fırçalamayı unutmayın ve dişlerinizi fazla sert fırçalamamaya özen gösterin.’’

Doğru yöntem kullanılmazsa dişlerin zarar görebileceğini belirten Dt.Pertev Kökdemir, ‘’Sert ve yanlış fırçalama tekniği; dişeti çekilmesi, diş yüzeyinde madde kayıpları ve hassasiyet oluşumuna neden olmaktadır. Ayrıca doğru temizlik sağlanamadığında çürük ve dişeti hastalıklarını önlemek zorlaşmaktadır’’ dedi.

Diş fırçası seçerken onaylanmış ve diş hekiminin tavsiye ettiği ürünlerin alınması gerektiğini belirten Dt.Kökdemir, en iyi diş macunu ve en iyi diş fırçası hangisidir sorusunun cevabının kişinin ağız durumuna göre değişim göstereceğini ifade etti. Dt.Kökdemir, ‘’Diş fırçaları; boyut, şekil, fırça kıllarının dizilişi, sertliği ve uzunluğuna göre farklılıklar gösterirler. Küçük başlı, sık kıllı, kıl uçları yuvarlatılmış, düz kesimli kıl demetleri olan, yumuşak ve orta sert fırçalar seçilmelidir. Böylece dişler arasına ve ağzın bütün bölgelerine erişip temizleyebilmek daha kolay olur. Ortalama 3-4 ayda bir diş fırçasının değişmesi önerilir.’’ şeklinde açıkladı.

DİŞ İPİ KULLANIMI NASIL OLMALI?

Diş ipi kullanımının nasıl olması gerektiği hakkında açıklamalarda bulunan Dt.Kökdemir, ‘’Diş fırçalama, diş yüzeylerinin ancak üçte ikisini temizler. Bu nedenle temizlenmeyen diş aralarında oluşacak bakteri plağını temizlemek özel bir bakım gerektirir. Diş çürükleri ve dişeti hastalıkları özellikle bu bölgelerde başladığı için her gün düzenli olarak diş ipi kullanılmalıdır. Diş ipi kullanımı ise fırçalamadan sonra yapılmalıdır. Diş ipi her iki elinizin orta parmağına sarılarak, baş ve işaret parmak yardımıyla kullanılır. İki parmağınızın arasındaki ip 1 cm den daha uzun olmamalıdır. Böylece tam kontrol sağlar, diş etlerinizi acıtmaz ve zarar vermezsiniz. Diş ipini dişlerinizin arasından yavaş hareketlerle ve kontrollü olarak geçirin. Dişetinizi yaralayacak sert ve ani hareketlerden kaçının. Diş ipini her dişin çevresinde c harfi çizecek şekilde ileri- geri, yukarı-aşağı hareket ettirin ve ara yüzü temizleyin.’’ diyerek ip kullanımının önemini vurguladı.

 

 
Editör: TE Bilisim