‘’Olması gereken olur. ‘’

Kısa ve meditatif bir cümle değil mi? 432hz  frekansı ile eşleşmiş melodiler dahi bazen bir cümle kadar durdurmuyor insanı. Teslimiyet aidiyetin gerçek sahibi olduğu için refresh çalışıyor sanki.

Plan yapmanın aciziyetini kavrayan ruhların sıkıştığı yerdeki ışık, kaybolmuş doğruların boşluğunda çırpınan pişmanlıkların kucaklaşma anı, eziyet gören üstün kişinin roller değiştiğinde intikam almayacağı gerçeğini fark ettiği an… Durup nefes almayı unutturacak yoğunluğun dumanını üfleyen şeyle aynı şey:

‘’Destin’’

Büyük üzüntülerin küçücük ihtiyaçlarını görse herkes ve daha mühimi gösterebilse; Dünya’ nın öbür ucunda her şeyden vazgeçmiş birine bile şölen yaşatabilirlerdi. Ama bu kolay. Kolay olduğu için anlamsız. Anlamlı olduğu için anlamsız görülmesi nasıl kötücül!

Neyse ki öfkenin yenilgi ile eşleştiği bu gezegende keşfedilmeyi bekleyen sayısız şarkı da var.  Gözlerini yumduğunda hakikati görebilen, tüm canlıları duyabilen, kaybedeceğini bildiği erdem savaşlarına önden gidenler var.  Her şeye rağmen, biraz… Birazdan daha fazla…

Daha sakin, daha akışta, daha senkron olacağın günlere şapiyen. Bu dilek, kutlaması yapılmamış tüm güzel seçimlere ve kaybedildiği düşünülüp aslında planı geliştiren tüm hezimetlere gelsin.

Hiçbir şey olmazsa bile bir çiçek açar. Olması gereken olur.