ANKARA (DHA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin güvenlikten ekonomiye her alanda kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, "Dolayısıyla birliğe, beraberliğe, her zamankinden daha çok ihtiyacımız bulunuyor. İşte bunun için 82 milyon vatandaşımızın her birini 'Türkiye' ortak paydası altında bir araya gelmeye davet ediyoruz. Demokrasinin ve hukukun kuralları içinde yürüttüğümüz siyasi rekabet, bu büyük birlikteliğin engeli değil, tam tersi zenginliği olmalıdır. Seçimler yapılır, kanunlar görüşülür, kararlar alınır, söylemler ifade edilir, sonuçta hepsi gelip geçer, geriye sadece Türkiye kalır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de eski ve yeni tüm milletvekilleriyle iftarda bir araya geldi. Meclis tören alanındaki iftar yemeğine HDP’li milletvekillerinin dışında, Meclis eski Başkanvekilleri, AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Partili milletvekilleri katıldı. İftar sonrası Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yemek duası okudu. Yaklaşık 3 bin kişinin davet edildiği iftar yemeğinde konuklara iftar tabağı, mercimek çorbası, zeytinyağlı taze enginar, kıymalı su böreği, kaşık salata, hünkar beğendi, güllaç ve demirhindi şerbeti ikram edildi. TBMM Başkanlığı'nca iftar yemeğine katılan erkek milletvekillerine kravat, kadın vekillere ise fular hediye edildi.

'TBMM, MİLLETİN EMANETİNE SAHİP ÇIKTI'

İftar yemeğinin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis’in Kurtuluş Savaşı ve 15 Temmuz darbe girişimi karşısında ayakta durarak milletin verdiği emanete sahip çıktığını belirtti. Erdoğan, TBMM’nin dünyanın çifte gazilik unvanına sahip tek meclisi olduğunu belirtti. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Samsun’a çıkışının 100’üncü yılında gerçekleştirilen törenlerin siyasi parti genel başkanları, gençler ve Samsun halkıyla muhteşem olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Samsun'dan Ankara'ya kadar süren yaklaşık 11 aylık yolculuk milletimizin müstevlilere karşı kıyamının tüm Anadolu’ya ve Rumeli’ye yayılışına vesile olmuştur. 23 Nisan 1920'den bugüne Meclis'imizin serencamı, ülkemizin demokrasi ve ekonomi yolunda kat ettiği mesafenin bir özeti gibidir. Bu Meclis, Cumhuriyeti kuran Meclis’tir. Bu meclis, çok partili siyasi hayata geçişin mimarı olan Meclis’tir. Bu Meclis darbelere, cuntalara, vesayete karşı cesaretle dimdik duran Meclis’tir. Bu Meclis, ülkemizin büyümesi yolunda atılan adımların önünü açan bir Meclis’tir. Bu Meclis, milli iradenin üstünlüğünden aldığı güçle ülkemize ve milletimize yönelik tüm saldırıların önünü kesen Meclis'tir. Bu Meclis, tarihimizin en önemli yönetim sistemi değişikliğini, demokratik sistem içinde başarıyla gerçekleştiren Meclis’tir. Bu Meclis, terör örgütleriyle, ihanet çeteleriyle, beşinci kol unsurlarıyla ülkemize diz çöktürmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakan Meclis’tir. İşte bunun için bu çatı altında görev yapan her bir arkadaşımız, her türlü takdiri hak etmektedir. Sizlerin şahsında 1920’den bugüne kadar görev yapmış tüm milletvekillerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."

'TÜRKİYE’Yİ HEDEFLERİNE ULAŞTIRMAKLA MÜKELLEFİZ'

Milletin sorumluluk, yetki ve görevi yasamada TBMM’ye, yürütmede Cumhurbaşkanına, yargıda da yargı kurumlarına verdiğini belirten Erdoğan, güçler ayrılığı ilkesinin önemine dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Bu sistemi ne derece sağlıklı işletebilirsek, milletimizin umutlarına ve beklentilerine o denli iyi cevap verebiliriz. Yeni yönetim sitemimiz, özellikle demokrasinin temelini oluşturan bu güçler arasındaki görev paylaşımını çok daha belirgin hale getirmiştir. Her birimiz kendi alanlarımızda milletimize yapacağımız hizmetlerle Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmakla mükellefiz. Yasamanın da, yürütmenin de, yargının da güç ve yetki kaynağı, bizatihi milletimizin kendisi olduğu için hesap vereceğimiz yer de orasıdır. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı olarak bizler seçimlerde bu hesabı veriyoruz. Yargı da Anayasa ve kanunlar çerçevesinde yürüttüğü faaliyetleriyle hesabını milletin vicdanına sunuyor. Demokrasinin bu üç sac ayağı ne kadar sağlıklı işlerse, Türkiye de içeride ve dışarıda o derece güçlü olur. Coğrafyamızda milli birliğini ve devlet bütünlüğünü kaybeden ülkelere baktığımızda en büyük eksiklerinin demokrasi eksiği, milli iradenin tecellisindeki kopukluklar olduğunu görürüz. Maalesef bu ülkelerin halkları çok büyük acılar çekmiş, vatanları tarumar olmuştur."

‘BU OYUNLARI BOZDUK’

Erdoğan, son 6 yıldır diğer ülkelerde toplumlar için oynanan oyunların çok daha fazlasının Türkiye’ye uygulanmaya çalışıldığını belirterek, "Bunun için terör örgütlerinden, ekonomik tetikçilere kadar ellerindeki tüm imkanları kullandılar. Hamdolsun milletimizle, milli iradenin temsilcisi olan Meclisimizle, kurumlarımızla birlikte yekvücut olduk, birlikte hareket ettik ve bu oyunları bozduk. Bugün buradaki şu güzel manzarayı; birliğimizin, beraberliğimizin, uhuvvetimizin bir nişanesi olarak görüyorum" dedi.

'SEÇİMLER YAPILIR, GERİYE SADECE TÜRKİYE KALIR'

Türkiye'deki siyaset kültürünün zaman zaman çok sert tartışmaları ve rekabeti beraberinde getirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şayet siyaseti, ülkemize ve milletimize hizmet için yapıyorsak, bu durum elbette mazur görülebilir, elbette demokrasinin bir cilvesi olarak da kabul edilebilir. Ama başarı için her yolu mubah görenleri mazur göremeyiz. Kendi siyasi veya şahsi çıkarları için gerektiğinde darbecilerle, küresel güçlerle, terör örgütleriyle birlikte hareket etme yoluna gidenlere milletimiz hiçbir zaman itibar etmemiştir ve inanıyorum ki etmeyecektir. Bugün Türkiye güvenlikten ekonomiye her alanda kritik bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla birliğe, beraberliğe, her zamankinden daha çok ihtiyacımız bulunuyor. Milletimizin 15 Temmuz’da darbeciler karşısında gösterdiği cesareti, dirayeti ülkeyi yönetenler olarak bizim de kendi tercihlerimizle ortaya koymamız şart. İşte bunun için 82 milyon vatandaşımızın her birinin 'Türkiye' ortak paydası altında bir araya gelmeye davet ediyoruz. Demokrasinin ve hukukun kuralları içinde yürüttüğümüz siyasi rekabet, bu büyük birlikteliğin engeli değil tam tersi zenginliği olmalıdır. Seçimler yapılır, kanunlar görüşülür, kararlar alınır, söylemler ifade edilir, sonuçta hepsi gelip geçer, geriye sadece Türkiye kalır" diye konuştu.

‘BÜYÜK OYUNU BİRLİKTE BOZALIM’

Herkesin Türkiye’ye gözü gibi bakması gerektiğini aktaran Erdoğan, "O meşhur benzetmeyle, evet, hepimiz, 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız. İçeride ne yaşanırsa yaşansın geminin gövdesinin sağlam kalmasına, motorlarının işlemeye devam etmesine, rotasından sapmamasına katkıda bulunmak hepimizin görevidir. Kendi adımıza, büyük ve güçlü Türkiye davasına hizmet etmek için tüm gayretimizle çalıştık. 40 yıllık siyasi hayatımızın her anı bu anlayışla geçmiştir. Özellikle son 17 yıldır önce milletvekili ve Başbakan olarak, ardından Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu yolda ter döktük, mücadele verdik. Elbette eksiklerimiz hatta hatalarımız olmuştur. Ama Türkiye’ye kazandırdıklarımızı kimse inkar edemez. Demokraside ve ekonomide ülkemize sınıf atlattık. Şimdi dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girme fırsatı önümüzde duruyor. Şayet bugün yaşadığımız güvenlik tehditlerini, ekonomik saldırıları, milli birliğimizi bozmaya yönelik tuzakları aşabilirsek, 2023 yılında bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olacağız. Bunun için en önemli görevlerden biri Meclis’imize ve burada temsil edilen siyasi partilerimize düşüyor. Gelin, ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan bu büyük oyunu birlikte bozalım. Gelin, Türkiye’yi 2023 hedeflerine birlikte ulaştıralım. Gelin, büyük ve güçlü Türkiye’yi birlikte inşa edelim" dedi.

ŞENTOP: İLK GAZİLİK 100 YIL ÖNCE, İKİNCİSİ 15 TEMMUZ'DA

TBMM Başkanı Mustafa Şentop da, TBMM'nin ilk gaziliğinin 100 yıl önce Samsun’da başladığını, ikinci gaziliği ise 15 Temmuz'da FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişimi karşısında gösterdiği yiğitçe duruş ve darbeci hainlerin Yüce Meclisi bombalaması sebebiyle olduğunu söyledi. Şentop, "Milletimizin, başka bir ülkede rastlanmayacak ölçüde siyasi anlamda faal ve hassas olduğunu birçok vesilelerle görmüşüzdür. Olup bitene müdahil olmak, yanlış gördüğünde ona karşı tavır koymak milletimizin hususiyetleri arasındadır. 100 yıl önce Milli Mücadele’de ve 15 Temmuz hain darbe girişiminde milletimizin takındığı tavır bunun en açık delilidir" diye konuştu.

Türkiye’nin sahip olduğu güzellikleri anlatan Meclis Başkanı Şentop, 2020 yılının TBMM'nin açılışının 100’üncü yılı olacağını hatırlatarak şunları söyledi:

"Sadece milli tarihimiz için değil, Türk ve İslam dünyasının tamamı için TBMM’nin açılışının 100’üncü yılı önemli. Bu sebeple önümüzdeki yılın özel bir anlamı var. Yapacağımız hazırlıklarla, özel kutlama takvimimizle Gazi Meclisimizin hürriyet ve istiklâlimizin merkezi olduğunu bir kez daha göstereceğiz. Türkiye’yi ve aziz milletimizi ebediyete kadar yaşatmak için büyük bir azimle çalışmaya devam edeceğimizi bütün dünyaya tekrar ilan edeceğiz. İnşallah gururla anlatacağımız güzel etkinlikler yapacağız.”

'TÜRKİYE’DE SİYASET YAPMAK ZORDUR'

Türkiye’de siyaset yapmanın zor olduğunu belirten Şentop konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye’de siyasetçi olmak zordur. Hele de milletvekilliğinin kaderi sürekli eleştirilmektir. Şüphesiz ki, siyasetçi eleştiriye açıktır ve işin tabiatı da budur. Ne var ki, bazen siyasetçilere, milletvekillerine ve Yüce Meclise yönelik insafla, iz’anla bağdaşmayan haksız hücumlara da rastlıyoruz. Açıkçası, bu türden hücumların ülkemiz ve demokrasimiz için fayda vermekten çok zarara yol açtığı kanaatindeyim. Siyasetçi ve milletvekili, en kolay erişilen kişi olduğu için en kolay hücum edilen kişi olmamalıdır. Kurumlarımızı elbette eleştireceğiz. Fakat bunu yaparken kurumların saygınlığına ve demokrasimize zarar verecek söylemlerden uzak durmak zorunludur."

İftarın ardından Erdoğan, TBMM Başkanı Şentop'u Meclis'teki makamında ziyaret etti.