Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs salgını nedeniyle alınan yeni tedbirlere ilişkin, "Hafta sonraları tedarik ve üretim zincirleri aksamayacak şekilde, 10.00 ile 20.00 saatleri arası dışında sokağa çıkma sınırlaması uygulanacak. Eğitim öğretim yıl sonuna kadar online sürdürülecek. 65 yaş üstü için uygulanan belirli saatlerde sokağa çıkma uygulaması, çalışanlar hariç olmak üzere 20 yaş altına da teşmil edilecek. AVM, market, berber ve kuaför gibi işletmelerin çalışma süreleri saat 10.00 ile 20.00 arası olarak sınırlanacak. Restoran ve kafelerde sadece paket servis uygulamasına geçilecek" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, yaklaşık 3 buçuk saat sürdü. Toplantı sonunda açıklamada bulunan Erdoğan, alınan kararları duyurdu. Erdoğan, pazar günü Kıbrıs Türkünün hukuk, eşitlik ve var oluş mücadelesinin en kıymetli eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ilanının 37'nci yıl dönümü vesilesiyle adaya bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.

'BUGÜNE KADAR KAPALI TUTULMASI TÜRK TARAFININ İYİ NİYETİNİN GÖSTERGESİYDİ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından yapılan ziyaretin her iki taraf için de önemli mesajlar içerdiğine değinerek, "Ziyaretimizde bizlere MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, bakanlarımız, eski meclis başkanlarımız, milletvekillerimiz ve muharip gazilerimiz de eşlik etti. Kıbrıs'a ayak basışımızdan ayrıldığımız ana kadar şahit olduğumuz muhabbet sebebiyle Kıbrıslı kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Ada'da ilk olarak 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı törenlerine iştirak ederek Kıbrıs Türkünün bayram sevincine ortak olduk. Ardından uzun bir aranın ardından yeniden kullanıma açılan Kapalı Maraş bölgesine geçtik. Kapalı Maraş'ın bugüne kadar kapalı tutulması Kıbrıs Türk tarafının samimiyetinin ve iyi niyetinin bir göstergesiydi. Ancak bu iyi niyet jesti Rum tarafında hiçbir zaman karşılık bulmadı. KKTC hükumeti bir süre önce Kapalı Maraş'ın sahil şeridini halka açtı. Bu cesur adımı biz de destekliyoruz" diye konuştu.

'MESAJI ANLAMAMIŞ OLANLARIN PİKNİK GÖZÜYLE BAKMASI PEK TABİDİR'

Kapalı Maraş'ta kullanıma açılan bölgenin yollarını 15 gün gibi kısa bir sürede asfaltladıklarını, bisiklet yolu, kaldırım tamiri, içme suyu tesisi, çocuk oyun parkları, büfe, park, çevre düzenlemesi gibi hizmetleri hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, "Heyetimiz ve Kıbrıs halkıyla birlikte Maraş'ta gerçekleştirdiğimiz program, bölgenin bundan sonra hızla canlanmasını sağlayacak adımlar konusundaki kararlılığımızın da ifadesidir. Kıbrıs meselesinden bihaber, Kapalı Maraş'ın açılmasının stratejik önemini kavrayamamış bizim oraya yaptığımız ziyaretin mesajını anlamamış olanların, bu programa piknik gözüyle bakması pek tabidir. Milletimiz meselenin ne olduğunu da orada yaptığımız işin manasını da gayet iyi biliyor" dedi.

'KKTC GERÇEĞİNİ DÜNYAYA KABUL ETTİRECEK YENİ BİR DÖNEME GİRDİĞİMİZE İNANIYORUM'

Her konuda olduğu gibi sağlık ve özellikle koronavirüs salgını hususunda da KKTC'nin yanında olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede kısa sürede inşasını tamamladıkları 100 yataklı Lefkoşa Acil Durum Hastanesi'nin açılışını yaptıklarını, hastaneyle birlikte 5 ambulansı da hizmete soktuklarını söyledi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ayrıca Kıbrıs'a 500 yataklı bir hastanenin inşası için de hazırlıklara başladık. Buradaki törenin ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Tatar Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından Ankara'yı ziyaret etmişti. Böylece iade-i ziyaretimizi de gerçekleştirmiş olduk. Cumhurbaşkanı Tatar ile ülkelerimiz arasındaki iş birliğinin daha da güçlendirilmesi için atılacak adımları değerlendirdik. Gayet başarılı geçen bu programla Türkiye ile KKTC'yi birbirinden ayırmak isteyenlere en güzel cevabı verdiğimize inanıyorum. Rum- Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumları sebebiyle artık yeniden konuşulması, tartışılması, müzakeresi anlamsız hale gelen hususları bir kenara bırakarak yeni bir gelecek inşası için hep beraber kolları sıvıyoruz. KKTC gerçeğini, bölgede ve tüm dünyada kabul ettirecek bir döneme girdiğimize inanıyorum."

'İZMİR DEPREMİNDE İYİ BİR SINAV VERDİĞİMİZE İNANIYORUM'

İzmir depremi ile ilgili çalışmalara da değinen Erdoğan, depremin Türkiye'ye hem doğal afetler gerçeğini bir kez daha hatırlattığını hem de afet öncesi ve sonrası hazırlıkları gözden geçirmeye vesile olduğunu belirtti. Bu çerçevede Türkiye'nin İzmir'de iyi bir sınav verdiğine inandığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Depremin gerçekleştiği 30 Ekim saat 14.51'den itibaren Türkiye Afet Müdahale Planı işlemeye başlamıştır. İzmir'deki AFAD ekipleri hemen harekete geçmiş, çevre illerdeki ekipler de derhal İzmir'e destek için yola çıkmışlardır. Depremin birinci saatinde AFAD İzmir ekipleri, itfaiye birimleri, şehirdeki STK'ların arama kurtarma ekipleri, ulusal medikal kurtarma ekipleri, acil yardım ekipleri sahada çalışmaya başlamıştır. Aynı şekilde ilk dakikalardan itibaren emniyet, jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri birimleri hem personelleriyle hem helikopter ve insansız hava araçlarıyla destek için afet bölgesindeki yerlerini almışlardır. Depremin 2'nci saatinde 25 bin kişilik mobil mutfak ve 50 personel bölgeye sevk edilmiş, AFAD'ın lojistik depolarından çadır ve battaniye gibi barınma ihtiyaçları yola çıkarılmıştır. Depremin 6'ncı saatinde diğer bölgelerden kara ve hava yoluyla 2 binin üzerinde arama kurtarma personeli ve 15 arama kurtarma köpeği bölgeye ulaşmak üzere yola çıkmıştır. Depremin 10'uncu saatinde Türkiye Arama Kurtarma Planı kapsamında 7 temel ihtiyacın karşılanması için binlerce personel sahada bilfiil çalışmalarda görev almış durumdaydı. Depremin 12'nci saatinde 100 psiko- sosyal destek personeli depremzedelerle görüşme yapmaya başlamıştı. Depremin 24'üncü saatinde hasar tespit çalışmaları için 520 personel sahaya inmişti. Depremin 48'inci saatinde binin üzerinde çadırın kurulumu tamamlanmış, depremzedelerin kullanımına sunulmuştu. Depremin 72'nci saatinde Türkiye Arama Kurtarma Planı kapsamında 8 binin üzerinde personel ve 1200 araç sahada faaliyet halindeydi."

'ARTIK HİÇBİR AFETİN ARDINDAN 'NEREDE BU DEVLET' SESLERİ YÜKSELMİYOR'

Kızılay'ın da tüm imkanları, personeli ve gönüllüleri ile ilk andan itibaren İzmirlilerin yanında olduğunu, bugüne kadar İzmir'de 700 bin öğün sıcak yemek, içecek ve ikram malzemesi dağıttığını kaydeden Erdoğan, "Görüldüğü gibi tüm planların ve hazırlıkların adeta tıkır tıkır işlediği bir organizasyonla devlet İzmir'e ve İzmirlilere sahip çıkmıştır. AFAD'ın arama kurtarma ekipleriyle birlikte akredite kurumlar olan JAK, AKUT ve İHH yanında çok sayıda STK bu amaçla destek için İzmir'e koştu. Çeşitli vesilelerle çok sayıda itfaiye, arama ekibi İzmir'deki çalışmalara katıldı. Tüm bu ekipler AFAD koordinasyonunda planlı, bilinçli, donanımlı bir şekilde arama kurtarma çalışmalarında görev aldı. Elbette bu çalışmaların öncesi var. AFAD, ülkemizin 11 bölgesinde arama kurtarma çalışmalarına katkıda bulunacak STK ile toplantılar yaparak afet sonrası müdahalelerin hem hızlı hem etkin olması için ciddi bir hazırlık yürütmüştür. Dikkat ederseniz artık ülkemizdeki hiçbir afetin ardından 'nerede bu devlet' sesleri yükselmiyor. Çünkü devlet ilk andan itibaren hep milletimizin yanında yer alıyor, gereken her türlü desteği sağlıyor, faaliyeti yürütüyor" diye konuştu.

'KALICI KONUTLARIN PROJE HAZIRLIKLARI TAMAMLANDI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi depremin yol açtığı hasarların kalıcı tedavisiyle ilgili sürecin yürütüldüğünü ifade ederek, "Çadırlar kışın kalmaya uygun olmadığı için konteyner şehirler kuruyoruz. Kalıcı konutlar ile ilgili proje hazırlıkları tamamlandı. Bu ay bitmeden ihaleler yapılıp inşaat sürecine geçilecek. Buna göre 1750 konutu kendi yerinde yeniden inşa edeceğiz. Ayrıca belirlenen rezerv alanlarda 3 binin üzerinde konut inşa ederek hak sahiplerine dağıtacağız. Türkiye genelinde depreme dayanıksız binaların dönüştürülmesi çalışmalarını hızlandırıyoruz. Bu konuda vatandaşlarımızdan daha fazla destek bekliyoruz. Dönüşüm çalışmalarında bugüne kadar yaşanan sıkıntıları göz önüne alarak gerekirse bu konuda yeni düzenlemelere de gidebiliriz. Rant yerine depreme dayanıklılığı önceleyen bir anlayışla, bu şekilde hareket ettiğimizde hedeflerimize daha kısa sürede ulaşacağımız açıktır" dedi.

Dünyada ve bölgede tarihi bir yeniden yapılanma sürecinin sancılarının yaşandığını dile getiren Erdoğan, salgının bu süreci hem hızlandırdığını hem de biçimlendirdiğini, siyasi ve ekonomik değişim dalgasının, sınırları aşan sonuçlar doğurarak etki alanını ve gücünü artırdığını söyledi.

'REFORM GÜNDEMİNDEN HİÇ KOPMADIK, YENİ REFORMLARLA DEVAM EDİYORUZ'

Türkiye'yi son 18 yılda tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma reformlarıyla tanıştıran yönetim olarak, ülkeyi yeni döneme hazırlamanın en başta gelen görevleri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte devlet içine çöreklenmiş olan vesayetin ve kullandığı araçların tüm izleri, gizli ajandalarıyla, paralel hatlarıyla, örgütsel aidiyetleriyle, ucu dışarılara kadar uzanan dayatmalarıyla artık tarih oldu. Zihniyet olarak tek parti devri faşizminden bir adım öteye geçememiş olanlar, bizim değişim ve reform başarılarımızın ürünü olan sonuçları dahi tabu haline getirmeye çalışıyor. Halbuki adı üzerinde, değişim dinamik bir süreçtir. Ortaya çıkan şartlara ve ihtiyaçlara göre sürekli yeni adımlar atmayı gerektirir. Bunun için biz reform gündeminden hiç kopmadık. Değişimin asla bitmeyen bir yürüyüş olduğu gerçeğini unutmadan dünyadaki gelişmelere uygun şekilde sürekli hedef büyüterek yeni reformlarla yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu.

'HUKUK DEVLETİNDEN ANLADIĞIMIZ MEVZUAT DEVLETİ DEĞİLDİR'

Bugüne kadar hep adalet ile kalkınmayı, hukuk ile ekonomiyi, özgürlük ile güvenliği birbirini tamamlayan iki olgu olarak kabul eden bir anlayışla, milletin huzurunda olduklarının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hukuk devletinden anladığımız mevzuat devleti değildir. Biz daima toplum hayatının temeli olarak gördüğümüz adalet, özgürlük, eşitlik ve insan haklarına dayanan bir normlar sisteminin inşasından yana olduk. Önümüzdeki dönemde de bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz. Adaletin olmadığı yerde diğer tüm imkanların birer zulüm aracına dönüştürülebileceğini biliyoruz. Bu bakımdan bizim anladığımız ve inandığımız adalet kavramı, yargı ile ilgili olmanın çok ötesinde bir manaya ve işleve sahiptir. Medeniyetimizde ve kültürümüzde adalet kavramı özellikle üzerinde çokça durulmasının sebebi sahip olduğu bu derin ve güçlü anlamdır. Adalet ancak keyfi uygulamalara müsamaha göstermeyen, masumiyet karinesine her aşamada sahip çıkan suç ve cezanın şahsiliği ilkesini merkeze koyan bir hukuk düzeniyle sağlanabilir."

'YARGININ DAHA İYİ İŞLEMESİ İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ'

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının, iş ve çalışma hayatında her türlü ayrımcılığın önlenmesinin de adaletin gereği olduğunu kaydeden Erdoğan, adaletin kamu hizmetlerinin erişilebilir, hesap verebilir, eşit, şeffaf ve adil bir şekilde sunulduğu; refahın toplumsal tabana yayıldığı kuşatıcı bir yönetimi de ifade ettiğini söyledi. Son 18 yılda adaletin tam anlamıyla tesisi ve yaşatılması hedefi doğrultusunda çok büyük değişimleri hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, 30 Mayıs 2019'da kamuoyuyla paylaştıkları Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında Meclis'in 3 yargı paketini kanunlaştırdığını ifade etti. Bu paketlerle ceza adaletiyle hak ve özgürlükler alanında çok önemli yeniliklerin hayata geçirildiğini aktaran Erdoğan, "15 Temmuz'da milletin yazdığı destanı, hukukla taçlandıran, darbecilerden millet adına hesap soran yargının daha iyi işlemesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Hukuk devletinin tüm unsurlarıyla tahkim edilmesi önceliğimizden ve adalet hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Demokrasi işlerliğini artırarak, hukukun üstünlüğünü güçlendirerek, ekonomi alanında da yeni fırsatların güvencesini teşkil edecek yeni adımları atmakta kararlıyız" dedi.

'ALT YAPIYI GÜVEN UNSURLARIYLA BİRLEŞTİREREK SIÇRAMAYI YAKALAYABİLİRİZ'

Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığında yapılan yeni görevlendirmeleri hatırlatan Erdoğan, "Bu görev değişiklikleri küresel düzeyde yaşanan siyasi ve ekonomik değişimlere uygun şekilde ülkemizde de hukuk ve ekonomi alanında köklü reformlara hazırlık yaptığımız bir dönemde gerçekleşti. Salgın sürecinin hızlandığı yeni küresel ekonomik mimaride, Türkiye'nin önünde açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız. Kurduğumuz güçlü üretim, ihracat ve istihdam alt yapısı en önemli güven kaynağımızdır. Bu alt yapıyı ancak ekonominin ruhu diyebileceğimiz güven unsurlarıyla birleştirerek arzu ettiğimiz sıçramayı yakalayabiliriz" diye konuştu.

'İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI'NIN ANA BAŞLIKLARI OLUŞTURULDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni reform hazırlıkları ile ilgili ise şu bilgileri paylaştı:

"Bugüne kadar tüm yaptıklarımıza ilave olarak yeni reformların hazırlıkları içerisindeyiz. İnsan Hakları Eylem Planı bu hazırlıkların en önemlilerinden biridir. Adalet Bakanlığımız kapsamlı istişarelerin ardından yeni dönemin yol haritası olacak İnsan Hakları Eylem Planı'nın ana başlıklarını oluşturdu. Önümüzdeki günlerde ekonomik hayatın tüm paydaşlarıyla da çalışılarak İnsan Hakları Eylem Planı taslağına son hali verilecek. Bu çerçevede piyasa aksaklıklarının giderilmesi, rekabetçi piyasa mekanizmasının etkin işleyişinin sağlanması, mülkiyet hakkı ve sözleşme serbestisi gibi konular da ele alınacak. Ortaya çıkacak ihtiyaçlarıyla mevzuat değişikliği veya idari tedbirler noktasında gereken adımlar kısa sürede atılacaktır. Kamu gücünü, özgürlükleri daraltan değil, özgürlükleri koruyan ve yaşatan temel zemin olarak görmeye devam edeceğiz. Tabi haklarımızı ve özgürlüklerimizi kullanacağımız bir vatana sahip olmak, bu vatanda ezanımızla, bayrağımızla, istiklalimizin sembolü tüm değerlerimizle yaşamak yine önceliklerimizin en başında yer alacaktır. Terörle mücadelemizden bölgemizdeki harekatlarımıza, kalkınma gayretlerimizden ekonomideki hedeflerimize kadar tüm çalışmalarımızı bu anlayışla yürütüyoruz. Bugüne kadar hep altını çizdiğimiz gibi özgürlük ve güvenlik kavramlarının birbirine karşı değil, birbirlerini tamamlayacak şekilde hayat bulmasını sağlamakta kararlıyız."

'SALGINLA MÜCADELEYİ EKONOMİYİ AYAKTA TUTARAK BAŞARIYA ULAŞTIRMALIYIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünü koronavirüs salgını ile ilgili alınan yeni tedbirlere ayırdı. Şimdiye kadar 1 milyon 350 bin kişinin hayatına mal olan koronavirüs salgınının tüm dünyada yayılmaya devam ettiğini, insanlık tarihinin yakın zamanda yaşadığı bu en büyük salgının önüne geçecek kesin bir çarenin henüz bulunamadığını belirten Erdoğan, "Koruyucu tedbirler kapsamında yürütülen aşı çalışmalarında ümit verici gelişmeler yaşanmakla birlikte tehdit artarak sürüyor. Salgının ilk başladığı dönemlerdeki öngörülerin çok ötesinde ağır bir durumla karşı karşıyayız. Sonbaharla birlikte yeniden tırmanışa geçen hasta ve ölüm sayıları, Avrupa'da ve dünyanın pek çok yerinde tedbirlerin sıkılaştırılması sonucunu doğurdu. Ülkemizde İstanbul başta olmak üzere kimi şehirlerimizde ciddi seviyelere ulaşan hasta ve ölüm sayıları çok daha dikkatli olmamız gerektiğine işaret ediyor. Sağlık alt yapımızın ve sağlık çalışanlarımızın sınırlarını zorlamadan, 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek bu dalgayı atlatmamız gerekiyor. Şayet salgının seyri, tırmanışını sürdürürse, hepimiz için can acıtıcı neticelere ulaşan tedbirlerin tekrar gündeme gelmesi kaçınılmaz hale gelir. Türkiye olarak salgınla mücadeleyi, ekonomimizi ayakta tutarak başarıya ulaştırma mecburiyetimiz var. Devlet olarak kısa çalışma ödeneğinden sosyal yardımlara kadar her alanda milletimizin yanındayız. Sanayiciden ihracatçıya, esnaftan işçiye kadar ihtiyaç duyan her kesime destek veriyoruz. Milletimizden bu fedakarlıkların boşa gitmemesi için salgınla mücadele kurallarına uymada daha fazla hassasiyet daha fazla katkı bekliyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan zorlukların ve sıkıntıların farkında olduklarını, ülkeyi bir an önce salgın illetinden kurtararak asıl gündeme çok daha fazla odaklanmak, tüm enerjiyi hedeflere ulaşmaya yönlendirmeyi amaçladıklarını kaydetti.

KISITLAMA KARARLARI

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde yapılan istişareler sonunda aldıkları yeni tedbirleri şöyle açıkladı:

"Buna göre hafta sonraları tedarik ve üretim zincirleri aksamayacak şekilde, 10.00 ile 20.00 saatleri arası dışında sokağa çıkma sınırlaması uygulanacak. Ara tatilde olan okullardaki eğitim öğretim yıl sonuna kadar online olarak sürdürülecek. Halen 65 yaş üstü için uygulanan belirli saatlerde sokağa çıkma uygulaması çalışanlar hariç olmak üzere, 20 yaş altına da teşmil edilecek. Alışveriş merkezleri, marketler, berber ve kuaför gibi işletmelerin çalışma süreleri saat 10.00 ile 20.00 arası olarak sınırlanacak. Sinemalar, sektörün talebine de uygun şekilde yıl sonuna kadar kapalı kalacak. Restoran ve kafelerde, sadece paket servis uygulamasına geçilecek. Kıraathanelerimizin faaliyetlerine bir süre ara verilecek. Tüm spor müsabakaları seyircisiz oynanmaya devam edecek. Halı saha faaliyetlerine ara verilecek. Şehirlerimizin ana cadde ve meydanlarındaki sigara içme yasağı sürecek. İl Hıfzısıhha Kurulları bu sınırlamayı genişletebilecek. Kamu ve özel sektör, iş yerlerindeki esnek mesai düzenine ve mesai saatlerinin yoğunluk oluşturmayacak şekilde belirlenmesi uygulamasına hassasiyet gösterilecek. Tüm bu hususlarla ilgili ayrıntılar İçişleri Bakanlığımızın genelgesinde yer alacaktır."

Editör: TE Bilisim