Şu aceleci hallerimiz, tavırlarımız vardır ya, ben aceleyi sevmediğim için, hep merak etmişimdir sebebini. Çok az da olsa bu acele ve hızlı hallerin

Şu aceleci hallerimiz, tavırlarımız vardır ya, ben aceleyi sevmediğim için, hep merak etmişimdir sebebini. Çok az da olsa bu acele ve hızlı hallerin sebebini sorduğum da, birçoğunca da mantıklı makul bir cevap alamamışımdır. Acele tavırlar, panik haller, biraz da karakteristik bir kazanım sanırım. Hareketlerle sınırlı değil, konuşurken dahi bir acele var. Halk arasın da hiperaktif tanımlarını dinlemişliğim vardır, panik atak rahatsızlığıyla karıştırıldığının da. Dogmatik hızlı olanların dışın da durum gereği hızla, acele hareket edilmesi gereken durumlar vardır ki, makuldür.
 
Halk arasında, öyle bir alışkanlığı olmadığını bildiğimiz insanların panik halleri, hareketlerine ‘’Tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun’’ der, bu hızlı hareket halini manalandıramayız. Bakın bu söz nereden dilimize girmiş;
^^ Eskiden deriye boya veren etken maddeler pek bulunmazmış
Bu köpek dışkıların da bir etken madde varmış artık ne menem bir şeyse tabakhaneciler küçük çocuklara sabahın erken saatlerin de kim daha çok köpek dışkısı getirirse ona para verirlermiş, haliyle de çocuklar arasın da bir koşuşturmaca başlarmış, hikâyesi bu ^^
 
Hayat kendi için de ne çok hikâye barındırıyor, hikâyesini, oluşumu bilince daha bir hafızamız da yer ediniyor. Bir dönem şarkı, türkülerin, halk oyunlarının hikâyelerine ilgi duymuştum. Anadolu diye adlandırdığımız ülkemiz toprakları, her yerin de, her köşesin de ayrı bir hikâye, efsane yaşamış. Yaşanan bu hikâyeler dilimize, dimağımıza, ezberimize; folklor, türkü, mani, şiir, ağıt, efsane, tekerleme vb şekiller de yerleşmiştir. Ülkemizin somut değerleri gibi, geçmişten günümüze gelen, için de olduğumuz zaman dilimin de de çok ca yaşanan bu kültürel birikimimizi elde tutmalı, sonra ki kuşaklara aslından uzaklaşmadan aktarma gereğimiz vardır. Aileler, sülaleler, aynı görgü ve bilgiye, tarihe sahip insanlar milleti oluşturur. Milletlerin coğrafya ve dilleri kadar ortak oluşturdukları gelenek ve uygulamaları da hayati derecede önemlidir. Uygulamaların bazıları geçerliliğini yitirdikleri için uygulamaya son verilmiştir.
 
Tarihi, geçmişi iyi bilmek, doğru bilmek, sadece bilgi kirliliği değildir.
Her uygulama ve alışkanlık günümüz şartlarına uygulanabilir mi anlamın da, tetikleyicidir, yönlendiricidir. Tekerlek icadının insanlık tarihin de bir dönüm noktası olduğu kabul edilmektedir. Ülkem için ise üzücü olan geçmişimizle günümüzü adapte edememek zafiyetidir. Tıp biliminden, jeolojiye, edebiyattan, görsel sanatlara kadar, sekteye uğramadan, engelleme ve yasaklama olmadan günümüze ulaşan oluşumlar, gerçekleşen çalışmaların pek azıdır. Günümüz teknolojisi ile umarım ve dilerim önümüzdeki süreçte böyle bir zafiyete yenik düşmeyiz.