Eskiler dualarına “Yâ Rabbî! Bizleri âfât-ı arziyye ve semâviyyeden yani yerden ve gökten gelecek afetlerden muhafaza eyle!” niyazını da ilave ederlerdi. Onlar bu niyazlarıyla şiddetli yağmur, kar, dolu, kasırga, yıldırım düşmesi, deprem, heyelan, sel ve kuraklık gibi felaketleri kastediyorlardı. Şimdi karşı karşıya bulunduğumuz salgın hastalık belası bu felaketlere benzemese de “yerden ve gökten gelen afet” tarifine uymaktadır. Çünkü ilk olarak Çin’de ortaya çıkan bu virüsü taşıyanlar gerek doğrudan doğruya Çin’den gerekse başka ülkeler üzerinden dolaşarak karadan, denizden veya havadan çeşitli ulaşım vasıtalarıyla sınırlarımızdan geçerek sonunda bize de musallat ettiler.



2019 yılı sonlarında Çin’in güney doğusunda yer alan 11 milyon nüfuslu Wuhan şehrinde ortaya çıkan korona ailesine mensup bu virüsün sebep olduğu ölümcül hastalığa, COVID-19 (Coronavirus Disease 2019) yani koronavirüs 2019 hastalığı ismi verildi. Daha önce karşılaşılan SARS ve MERS gibi diğer koronavirüslerden ayırmak için yeni koronavirüs de denmektedir.



NASIL BAŞLADI?



Teyit edilmiş ilk vaka Wuhan’da 17 Kasım 2019’da tespit edildi. Gerçi o zamanlar virüs hakkında net bir bilgi bulunmuyordu. Bilinen ilk hastada 1 Aralık 2019’da hastalığın semptomları görülmeye başlandı. Sonraki haftalarda hasta sayısı artmaya başladı. Bunların çoğu, kentin Huanan Deniz Ürünleri Toptancı Hali çalışanlarıydı. Bu mekânda yılan ve kuş gibi hayvanların da satıldığı basında yer almıştı.



Tarihler 31 Aralık 2019’u gösterdiğinde 266 kişi enfekte olmuş ve Wuhan Belediyesi Sağlık Merkezi, “sebebi bilinmeyen bir zatürre tedavisi için acil uyarı” yayınlamıştı. Ertesi gün söz konusu balık pazarı kapatılmıştı ama artık çok geçti. İlk olarak 11 Ocak 2020’de bu pazarın devamlı müşterilerinden 61 yaşında bir adam virüs sebebiyle hayatını kaybetti. Bunu 15 Ocak’ta 69 yaşındaki diğer bir adamın ölümü takip etti.



Virüs 13 Ocak’ta Tayland’da, 16 Ocak’ta Japonya’da, 23 Ocak’ta Singapur’da görüldü. Virüse yakalanan bu kişilerin hepsi Wuhanlıydı.



BİZDEKİ İLK TESPİT 10 MART’TA



10 Mart’ta Bolivya, Burkina Faso, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Jamaika, Lübnan, Moğolistan, Fas, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Panama ile birlikte Türkiye ilk koronavirüs vakalarını açıkladılar. Zaten virüs bu tarihe kadar Suriye hariç bütün sınır komşularımızda görülmüştü. Aslında bizde de mevcut olduğunu, ancak henüz tespit edilmediğini milletçe içten içe düşünüyorduk. Nitekim gerçekleştirilen test sayısı arttıkça tespit edilen vaka sayısı da bütün ülkelerde o nispette her geçen gün artmaktadır.



Nihayet 11 Mart 2020 günü Dünya Sağlık Örgütü, Çin dışındaki vakaların son iki haftada 13 kat, virüsten etkilenen ülke sayısının da üç kat artması üzerine COVID-19 salgınını küresel salgın (pandemi) olarak ilan etti. Örgüt bu kararı aldığında 114 ülkede 118.000’den fazla vaka tespit edilmiş ve 4.291 kişi hayatını kaybetmişti. Binlerce kişi de hastanelerde hayat mücadelesi veriyordu.



18 Mart’ta Türkiye’deki vaka sayısı 98’e yükseldiğinde aynı zamanda ilk kaybımızı veriyorduk. Virüsün bulaştığı bu hasta, erkek ve 89 yaşındaydı. Virüsü Çin temaslı bir çalışanından almıştı.



VAKA SAYISI VE ÖLÜMLERDE SON DURUM



Dünya Sağlık Örgütü’nün resmî internet sitesine göre 23 Mart günü gece yarısından sonra 187 ülke ve bölgedeki toplam vaka sayısı 294.110, ölüm sayısı 12.944 idi. Anbean güncelleme yapan başka bir site ise 192 ülke ve bölgedeki vaka sayısını 335.403, ölüm sayısını 14.611, durumu kritik olanların sayısını 10.640, iyileşenlerin sayısını ise 97.636 olarak bildiriyordu. Bu sitedeki rakamlara göre en yüksek ölüm sayıları İtalya’da 5476, Çin’de 3261, İspanya’da 1756, İran’da 1685, Fransa’da 674 ve ABD’de 414 idi ki bütün dünyada ölenlerin %91’inin bu altı ülkede olduğunu gösteriyordu. Ülkemizde ise vaka sayısı 1236, ölüm sayısı 30’a ulaşmıştı.



VİRÜS VE KORONAVİRÜS NEDİR?



Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece çoğalabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri olarak tarif edilir. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve hatta bakteriler de dâhil her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler. Büyüklükleri genel olarak 20 ilâ 300 nanometre arasındadır. Bunun nasıl bir büyüklük olduğunu hayal etmek için toplu iğne başını örnek verelim ki yaklaşık 1 mm yani 1 milyon nanometre çapındadır. İşte en küçük türde 50 bin tane virüs yan yana gelse ancak bir toplu iğne başının çapı kadar etmektedir.



Virüslerin canlı olup olmadığı tartışması ise bilim dünyasında sürmektedir. Canlılığın en temel özelliğinin çoğalma kabiliyeti olduğu göz önüne alındığında, virüslerin çoğalabildiklerine göre canlı oldukları veya konak hücreler olmadan çoğalamadıkları için canlı olmadıkları iddia edilebilir.



Koronavirüsler (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (Middle East respiratory syndrome-MERS-CoV) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (Severe acute respiratory syndrome-SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli rahatsızlıklara sebep olan büyük bir virüs ailesidir.



Koronavirüsler hayvanlar ve insanlar arasında bulaşırlar. Bilimsel araştırmalar SARS-CoV’nin misk kedilerinden insanlara ve MERS-CoV’un tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığını göstermiştir.



YENİ BELAMIZ: COVID-19



Koronavirüs hastalığı (COVID-19), 2019 yılında keşfedilen yeni bir koronavirüsün sebep olduğu, daha önce insanlarda tanımlanmamış yeni bir enfeksiyon hastalığıdır.



COVID-19 virüsü bulaşmış çoğu insanın hafif ilâ orta şiddette solunum güçlüğü yaşaması ve özel tedavi gerektirmeden iyileşmesi öngörülmektedir. Yaşlıların ve kardiyovasküler hastalığı, diyabeti, kronik solunum hastalığı ve kanseri olanların ise sonu ölüme varan ciddi sağlık problemleri yaşayacağı bugüne kadar edinilen tecrübeden anlaşılmıştır.



Eninde sonunda neredeyse bütün insanlara bu virüsün bulaşacağı öngörülmektedir. Bugünkü verilere göre virüsün bulaştığı tespit edilenlerin %4’ü hayatını kaybetmiş, %30’u ise iyileşmiştir. %3 kadarının da durumu kritiktir. Buradaki esas mesele hasta sayısının kısa bir zaman diliminde aşırı artarak ülkedeki sağlık sistemini tıkaması ve etkisiz hâle getirmesidir. Bu durumda tedavi ile iyileşme ihtimali olan hastalar da bu imkânı bulamayacak ve ölüm sayısı çok yükselecektir. Bunu İtalya örneğinde açık bir şekilde görüyoruz. Bu ülke ne yazık ki salgının yeni merkezi durumuna gelmiş ve ölüm oranı nüfusuna göre milyonda 978 seviyesine yükselmiştir. Salgının çıktığı yer olan Çin ise aldığı tedbirlerle yeni vaka sayısını 2,5 ay içinde neredeyse durdurmuş ve ölüm oranını nüfusuna göre milyonda 56 seviyesinde tutmayı başarmıştır.



NE YAPMALI?



Bir kere yurt içinde ve dışındaki pek çok kişi ve kuruluşun ortak kanaati, hükûmetimizin süreci çok iyi yönettiği şeklindedir. Başka ülkelerde çok sonraları uygulanmaya başlanan tedbirler, ülkemizde haftalar öncesinde yürürlüğe konmuştur. Bu tedbirle bildiğiniz gibi hâlen devam etmekte her gün yenileri gündeme getirilmektedir. Vatandaşlar olarak bizlere düşen hem kendi sağlığımız hem de diğer insanların sağlığı için bu tedbirlere harfiyen uymaktır.



Nazar değmesin yazılı ve görüntülü medyamız da bu süreçte çok iyi bir imtihan vermekte, Hükûmetin tedbirlerinin duyurulması ve bu tedbirlerle ilgili halkın bilinçlendirilmesi için son derece güzel yayınlar yapmaktadır.



Tavsiye edilen bütün tedbirlere tam manasıyla uymak ve söylenenleri kesinkes yerine getirmek şartıyla Cenabı Hakk’ın yardımıyla bu belayı da inşallah en az hasarla savuşturacağımıza inanıyorum.



Malumunuz bir gün Peygamber efendimizin yanına bir köylü gelir. Peygamberimiz “Deveni ne yaptın?” diye sorar. Köylü “Allah’a tevekkül edip kendi hâline bıraktım.” der. Bunun üzerine Peygamberimiz “Önce deveni bağla ve sonra tevekkül et!” buyururlar. Demek ki önce tedbire yapışılacak, sonra Allah’ın yardımı talep edilecektir. Buradaki başka önemli bir husus da kurallara uymayıp yasakları çiğnememiz sebebiyle bir başka insanın hastalanmasına veya ölmesine sebep olmamız hâlinde Allah korusun kul hakkına gireceğimiz için öbür dünyada hesabımızın çok çetin geçeceğidir.



Yâ Rabbî! Bizleri yerden ve gökten gelecek afetlerden muhafaza eyle, bu koronavirüs belasından kurtar! Âmin!