Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri için partilerin yürüttüğü seçim kampanyalarının belki de en önemli vaadini, 23 Mart 2019 akşamı, TGRT HABER, TGRT EU, TGRT Belgesel, TGRT FM ve İhlas Haber Ajansı ortak yayınında katıldığı programda yaptı. Ancak bu vaat, geçim derdine düşmüş ve marketlerdeki sebze fiyatlarına odaklanmış halkımız tarafından beklenen ilgiyi görmedi. Bu ilgi eksikliği belki de Fatih’in yadigârı olan bu mübarek mabedin ibadete açılmayacağı sadece isminin müzeden camiye çevrileceği ve bundan böyle herhangi bir ücret ödemeden girileceğinin ifade edilmesiydi. Erdoğan 17 senedir milleti öyle büyük reformlara alıştırdı ki Aralık 1934 tarihinden beri tam 85 yıldır müze olan Ayasofya’nın tekrar ibadete açılmasının dışındaki vaatler milleti tatmin etmedi.



SURDA GEDİK



Hâlbuki surda gedik açmak çok önemlidir. Zaten yıllar önce rahmetli Turgut Özal, girişi III. Ahmed Çeşmesi’nin karşısında yer alan ve camiye bitişik Hünkâr Kasrı’nı ibadete açmıştı. 10 Şubat 1991’de başlayan uygulamayla önceleri bu bölümde sadece öğle ve ikindi namazları kılınıyor ve bu vakitlerin ezanları okunuyordu. Şimdi ise kadrolu bir imam tarafından 5 vakit namaz kıldırılıyor ve 5 vakit ezan okunuyor. Şimdi de önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı’nın söz verdiği değişiklikler yapılırsa büyük ilerleme kaydedilmiş olur.



Şimdi tarihe not düşmek açısından Cumhurbaşkanı 23 Mart 2019 akşamı katıldığı programda, Ayasofya'ya girişlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ücretsiz olup olmayacağının sorulması üzerine tam olarak ne dedi ona bir bakalım:



"O anormal bir teklif değil, olabilir niye olmasın. Rahatlıkla olabilir. Hatta hatta üzerinde bunun öyle dururuz ki, 'müze' ifadesiyle değil, artık 'Ayasofya Camii' olarak koyarız. Nasıl Sultanahmet Camii'ne bütün turistler geliyorlar, ödeme yapıyorlar mı, yapmıyorlar, Süleymaniye aynı şekilde, Fatih Camii aynı şekilde. Aynı şey Ayasofya'da da yapılabilir. Müze statüsünden çıkar. Zaten biliyorsunuz daha sonradan böyle bir statü buraya verildi. Bu da CHP zihniyetinin bir adımıdır, CHP zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz."





OKYANUS ÖTESİNDEN GELEN İTİRAZ



Cumhurbaşkanı’nın bu flaş açıklaması yurt içinde beklenen ilgiyi belki görmedi ama yurt dışından, Washington’dan bir ses duyuldu. ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu “The United States Commission on International Religious Freedom (USCIRF)” 28 Mart günü resmî internet sitesinden yaptığı basın açıklamasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya ile ilgili yaptığı açıklamayı kınadı.



USCIRF Başkanı Tenzin Dorjee imzasıyla yapılan açıklamada, “Ayasofya Müslümanlar ve Hristiyanlar için derin bir tarihî ve manevi öneme sahiptir. Müze statüsü korunmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları Türkiye’deki dini azınlık toplumu için gereksiz şekilde kışkırtıcı ve inciticidir. Ayrıca böyle bir hareketin sonuçları, Türkiye’nin özgürlükler, demokrasi ve insan hakları bakımından kötüleşen tablosunu daha da ağırlaştırmaktadır.” ifadeleri yer aldı.



Bu komisyon ABD’nin resmî bir kurumu olup üyeleri bizzat Başkan ve iki partinin Kongre liderleri tarafından atanmaktadır. Bu açıklamaya Erdoğan’dan hemen cevap geldi. Ertesi gün Sultanbeyli’deki miting meydanında şunları söyledi:



“16 bin 500 kilometre öteden birileri Ayasofya'yı ele almak istiyor. Çok sabrettik ama geçenlerde açıkladım. Ayasofya'yı kısa zaman önce biliyorsunuz camiden müzeye çevirmişlerdi. Şimdi biz de inşallah seçimden sonra tekrar müzeden isim olarak camiye çevireceğiz ve bazı planlarımız var. Bu planları da uygulamaya koyacağız.”



AYASOFYA-YI KEBÎR CAMİ-İ ŞERÎFİ



Ayasofya, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve diğer özellikleri yönünden dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli abideleri arasında yer almaktadır. Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. Birinci kilise, İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yapılmıştır. Üstü ahşap çatı ile örtülü bu yapı, İstanbul Patriği İoannes Chrysostomos’un sürgüne gönderilmesi üzerine 404 yılında çıkan halk ayaklanması sonucunda yakılıp yıkılmıştır.



İkinci kilise, İmparator II. Theodosius tarafından 415 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Bu kilise, İmparator Justinianus’un 5. saltanat yılında, tarihte “Nika İsyanı” olarak geçen büyük halk ayaklanması sırasında 13 Ocak 532 günü yıkılmıştır.



Günümüzdeki Ayasofya ise İmparator Justinianus tarafından yaptırılmıştır. 23 Şubat 532 yılında başlayan inşaat, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve kilise 27 Aralık 537 tarihinde ibadete açılmıştır. Bu arada zelzelede kubbesi yıkılmış, şimdiki kubbe 548’de yapılmıştır. Doğudan batıya 81, kuzeyden güneye 73, yüksekliği 57 metredir.



FATİH’İN VAKFI



Fatih Sultan Mehmed Han’ın 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u fethetmesiyle kılıç hakkı olarak camiye çevrildi. Kıyamete kadar câmi kalmasını yazılı olarak vasiyet etti. Ancak 24 Kasım 1934 tarihinde bir kararla müzeye çevrilmesine karar verildi. Resmî Gazete’de yayınlanmayan bu Kararname gereği 15 gün sonra Ramazan ayı başında ibadete kapandı. Dış parmaklıklarına “Müze tamir ve tasnif sonuna kadar kapalıdır.” yazan bir de levha asıldı. İki ay sonra 1 Şubat 1935 günü müze olarak ziyaret açıldı.



Tuğla minareyi Fatih yaptırmıştır. Topkapı Sarayı kapısı önündeki minareyi Sultan II. Bayezid Han, diğer iki kalın minareyi Sultan II. Selim Han, şadırvanı Sultan I. Mahmud Han, büyük top kandili Sultan III. Ahmed Han yaptırmıştır.



19 Kasım 1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Ebülfeth Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-yı Kebir Cami-i Şerifi” adına tapuludur.



Adı Müslümanların dilinde hiçbir zaman müze olmamıştı. O gönüllerimizde hep camiydi. Şimdi resmen Ayasofya Camii diye anılacak ve giriş serbest olacak. Bakalım 481 yıl boyunca İstanbul’un protokolde birinci sıradaki camisi olan bu kadim mabet ne zaman ibadete açılacak? 85 yıllık hasret ne zaman bitecek?