Gerek dünya ülkelerini gerekse ülkemizin; yargı, dini mensuplarının ve daha çok eğitim alanında ise hem akademisyenlerin ve de mezuniyetin vazgeçilmez simgesi olan bir giysi olan cübbe var. Cübbenin önemini belirttikten sonra cübbe nedir, kimler giymeli ve ne zamandan beri cübbe giyme geleneği vardır, buna bakalım.
Evet cübbenin önemi resmi olmasa da, dünyanın her toplumunda şöyle bilinir; bu giysiyi bir hekim, bir akademisyen, bir hakim/savcı/avukat olarak giydiğim de; hür ve tarafsız olarak, din, dil, cinsiyet ve milliyet olarak hiç bir kimseye ayrı bakmayarak görevimi yapacağıma söz veriyorum demektir.
Türk Dil Kurumu’na göre güncel anlamı şöyle: “Hukukçuların, üniversite öğretim üyelerinin, din adamlarının, mezuniyet törenlerinde öğrencilerin elbise üstüne giydikleri uzun, yanları geniş, düğmesiz giysi.” Demek ki cübbe üç önemli alanı gündelik hayattan ayırt edip sınır koyuyor: İlahiyat, akademi ve hukuk mensuplarını sıradan ve/veya siyasi olandan ayrıştırarak onlara bir nevi kutsiyet, saygınlık ve otorite atfetmemizi sağlıyor.
Cübbe ayaklara kadar inip kanatları birbiri üzerine gelecek şekilde kapatılan, bol ve hafif elbiseye verilen bir isim olup “cüppe” olarak da telaffuz ettiğimiz “cübbe,” Arapça kökenli bir kelime. İspanyolcaya jupa, aljupa, İtalyancaya giuppa, giuppone ve Fransızcaya jupe, jupon olarak geçmiş. Osmanlı ilmiye sınıfının beyaz tülbentli sarıkla birlikte kullandığı, mevsime göre kaşmir ya da softan kumaştan imal edilen bir kıyafet. Türkçede ilk olarak Aşık Paşa’nın Garib-nâme adlı mesnevisinde kullanılmış: “Cübbem içre yok-durur ḥaḳdan ayruk nesne.”
Orta Asya’da Türkler’in mor koyun yününden cübbe giydikleri bilinmektedir. Şamanizm’de Kam’ların cübbe ve külahtan oluşan bir kıyafet kullanmışlardır. Ayrıca bu coğrafyada kaba ismiyle adlandırılan Türkmen cübbeleri ise işlemeli ve kaliteli kumaştan imal edilmiştir. Orta Asya dışında Arap Yarımadasında Hz. Peygamber döneminde Tebük Gazvesi esnasında Şam (veya Rum) cübbesi giydiğine dair hadisler ve bazı folklorik bilgiler mevcuttur. Bununla birlikte cübbenin bölge halkının kullanageldiği bir elbise türü olduğunu söylemekte mümkündür.
Abbasi halifesi tarafından Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’e siyah bir cübbe giydirildiği kayıtlarda geçerken, Memlüklüler’de kaba veya cübbenin üst elbisesi olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kep değerlendirildiğinde ise sözlüklerde, törenlerde öğretim üyelerinin veya öğrencilerin giydikleri özel bir başlık olarak tanımlanmaktadır.
Cübbe ve kepin birlikte kullanılarak akademik mana taşıdığı ilk yer olarak Endülüs Emevi Devleti Dönemi’nde kurulan Kurtuba Üniversitesi (859) gösterilmektedir. Üniversiteden mezun olan ve hocalık hakkını kazanma manası taşıyan bu husus, durumu öğrencilere ilan etmek için kullanılmıştır. Cübbeyle ilgili bir diğer görüş kıyafet tarihinin XII-XIII. yüzyıla kadar uzandığı ve din adamı kıyafeti olduğu yönündedir. 1321’de Coimbra Üniversitesi’nin bir tüzüğü, tüm “Doktorlar ve Lisansların” önlük giymesini gerektiğini beyan etmiştir. XIV. yüzyılın ikinci yarısında ise kıyafet tüzüğü hazırlanarak uzun bir elbise giyilmesi emredilmiştir.
Ortaçağ üniversitelerinde kullanılan ilk özel akademik giysi parçası elbise üzerine giyilen kolsuz pelerin olan cappa clausadır. İngiltere Kralı VIII. Henry zamanında Oxford ve Cambridge ilk olarak kesin bir akademik kıyafet önergesi başlamış ve ayrıntılarına kadar üniversite denetimine bırakmışlar ve cappa clausa kıyafetini kabul etmemişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nda cübbe ile beyaz sarık giymek ilmiye/ulema sınıfının ve medreselilerin bir alameti ve nişanı olarak görüşmüştür. Eğer cübbe ile kavuk takılıyorsa ilmiye/ulema sınıfından ayırt edilmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Amerika’da belirli yetileri netleştirmek için kıyafetin renk, desen ve tasarımları standart bir hale getirilmiştir.
1900’ler den sonra başa takılan kep artık yukarıya fırlatılmaya başlandı. 1912’ de Amerikan Deniz Harp Akademisinin mezuniyetinde mezun olacaklar, dört yıl boyunca taktıkları harp okulu keplerini, memur şapkalarıyla değiştireceklerinden dolayı havaya fırlatarak artık ihtiyaçları olmadığını simgeleyen bir gösteriyle başlatıldı. Osmanlı devletinde sadece ulema değil, idari (kalemiye) ve askeri bürokrasi (seyfiye) tarafından da kullanılan cübbe, zamanla sadece ulemaya mahsus, dini otorite ile özdeşleşen bir kıyafete dönüşür
1925 Eylül’ünde çıkarılan “Kıyafet Kanunu” ile sarık ve cübbenin, din adamları dışında, giyilmesi yasaklanır. Cübbenin 100 yıllık dönüşümü aynı zamanda, eğitim ve kültür alanlarında Batılılaşmanın getirdiği değişimin de yansımasıdır. Tasavvufta halifeliğin tescili anlamında cübbe giydirme ya da medrese öğrencilerine mezuniyetlerinde sarıkla birlikte cübbe verilmesi gelenekleri, başka bir formda da olsa, cumhuriyetin eğitim kurumlarında da önemli bir ritüel olmaya devam eder. Cübbenin sembolik gücünü koruduğu bir diğer alan da yargı… Hakimlerin, savcıların ve avukatların duruşmalarda ve adli yıl açılış törenlerinde cübbe giymeleri mesleki bir zorunluluktur.
İmparatorluk döneminde özgür üniversiteler olarak kurulup cumhuriyet döneminde de varlıklarını sürdüren Darülfünun/İstanbul Üniversitesi), Mühendishane/İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi çatısı altında birleşecek olan hukuk, ziraat, dil-tarih ve mülkiye mekteplerinde de cübbe, bir süre sonra akademik kıyafet olarak giyilmeye başlar. İstanbul Üniversitesi’nin 1948’de kabul ettiği akademik kıyafetler yönetmeliği ile başlayan bu uygulama, Bologna ve Oxford gibi üniversitelerde XIII. yüzyıldan itibaren sürdürülen akademik gelenekten ilham alır. Doktorluğa ya da doçentliğe geçiş sınavları sonrası akademik yetkinliğin kazanılmasını simgeleyen cübbe, bu yetkinlik için verilen yoğun emeğe, unvan eşliğinde verilen bir ödüldür.
Günümüzde sayıları 200’ü geçen devlet ve vakıf üniversitelerinde, kurumsal kimliği yansıtan farklı renk ve kalitedeki cübbeler, akademik törenlerde giyilmeye devam ediyor. Üniversite öğrencileri de mezuniyet ve diploma törenlerinde cübbe ve kep giyerler. Cübbe giyme ve kep atma törenleri o kadar önemli bir geçiş ritüeli ihtiyacını karşılıyor.
Peki cübbeyi kimler giymeli?
Bugün artık sadece liselerin değil, ortaokul, ilkokul ve hatta anaokulların mezuniyet törenlerinde renk renk, çeşit çeşit cübbeler mezun öğrencilere gururlandırıcı bir deneyim yaşatıyor olsa da, CÜBBEYİ SADECE: AKADEMİSEYENLER (Akademik eğitimde mezun olanlar), YARGI MENSUPLARI VE DİN ADEMLARI GİYMELİ diye düşünüyorum. Yani yeni bir düzenleme ile üç meslek gurubundan başka kimse giymemeli. Allah aşkına lise mezunu, ortaokulu mezunu, ilkokul mezunu hatta anaokulu öğrencisi hangi mesleğe başlıyor ki bu cübbeyi giysinler?