Toplum içinde öğrenilmiş ve yine toplum içerisinde süreklilik gösteren davranış, sosyal davranıştır. Bu sosyal davranışın dar kalıplarda bir tan

Toplum içinde öğrenilmiş ve yine toplum içerisinde süreklilik gösteren davranış, sosyal davranıştır. Bu sosyal davranışın dar kalıplarda bir tanımıdır. İnsan toplumsal bir varlık olduğundan birlikteliklerinin anlamı vardır, bu anlamların üzerinde durmak gerekir. Çünkü bu birlikteliklerden doğan anlam, yine hem birlikteliklerimize hem sosyal davranışlarımıza yön verir. Sosyal davranışın şekillenmesinde bu birlikteliklerin önemi büyüktür. Söz konusu edilen anlam, birliktelik ve davranış mefhumları, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen durumundadır.

Örüntüleşen düzenlilikler, bu anlamın form halidir. Birlikteliklerimizin sebebi İlgili, bağlı, bağımlı bir takım davranış kalıplarıdır. İbadet bu kalıplardan biridir. İbadetin bizi birliğe ve birlikteliğe götüren bir tarafı vardır.

İnsanı ibadete götüren içsel bir dürtü olduğu söylenir. Bunun doğruluğu üzerinde konuşmak yersiz, çünkü bu hakikattir. Fakat bu önermeyi olduğu gibi alıp ibadet için tek gerçek budur demek; ibadet için tek hareket mekanizması içsel güdülenmedir demek eksik olur. Çevresel şartlarda ibadet için hareket mekanizması olabilmektedir. İbadet eyleminin bireysel boyutunu aşan bir yönü vardır. İbadet, sınırları oldukça geniş bir kavramdır.

Formatlanmış, şekle bürünmüş bir ibadet anlayışı, ibadet mefhumunun sınırı değildir. Konu edindiğimiz İnsan ilişkileri başlı başına bir ibadet vesilesidir. İbadetin hem bireysel hem kollektif yönünü göstermesi açısından çok önemlidir. Mehmet Zahit Kotku Efendinin bu konuda söylemiş olduğu mevzu ettiğimiz konuya özet mahiyetinde sözü..." İbadet sadece namaz kılmak değildir. İbadet emrolunduğunuz şeyleri hakkıyla yaşamaktır." Emrolunan ise kulluk psikolojisinin içselleştirerek yaşanılmasıdır.

Dinî terim olarak ise ibadet, Allah’ın (c.c.) insanlara emrettiği ve insanların Allah’a (c.c.) karşı yapmakla sorumlu olduğu tüm davranışlardır. Yüce Allah (c.c.), kulunun kendisine olan inancındaki samimiyetini davranışlarıyla göstermesini ister. Bu samimiyetin en açık göstergesi Allah’a (c.c.) yönelerek O’na (c.c.) ibadet etmektir. (www.dinkulturu.gen.tr/ibadet-nedir) İbadet kavramı, daha kapsamlı bir tanımla Allah’ın rızasına yönelen bir davranış ise bunu formatlanmış şekillerden, klasik ritüellerden çok daha geniş düşünmek gerekir.

İslam, toplumsal münasebetlerin içerisindeki insana sadece bu ilişki cereyanından kaynaklanan vazifeler yüklemiştir. Bu vazifelerin hemen her biri ibadet hükmündedir. En başta bu ilişki ile kulun bireysellikten, başka bir tabirle menfaatperestlikten kurtulması amaçlanmıştır. Sarih bir anlatımla İslam, Allahın rızasını gösterirken, hem bireysel hemde toplumsal davranışı birlikte ifade etmektedir. “Bir selam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi en güzel şekilde hesaplamaktadır.” (Nisa, 86), "İnsanlara güzel söz söyleyin." (Bakara, 83), “Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyince kadar süre vermek vardır. Bilirseniz, borcu bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara Sûresi, 2/280) İnsan ilişkilerini merkeze alan ayetler ve hadisler dinin emir ve yasaklarının sosyal boyutuna işaret etmektedir.

Ayetlerin bir çoğu İnsan ilişkileri üzerinde emir ve uyarılardır. O halde İnsan ilişkilerinin bir ibadet vesilesi olduğunu bilmek gerekir. Allahın emir ve yasakları, tavsiyeleri istikametinde şekillendirilecek toplumsal ilişkiler rızayı ilahiye giden bir yoldur. İslam, İbadet mefhumunu bize bir bütün olarak gösterir. Örnek verilecek olunursa tadili erkana uygun, ihlasla eda edilen Namaz ritüeli kişide haleti değiştirir, kemalat derecelerini arttırır ve sonuç olarak bu hal insan ilişkilerine yansır.

Bireysel yapılan ibadetlerin sosyal hayata olan etkileri de gözden kaçmaz. Bu tarz ibadetler tutucudur, insanı haram olan yalan, gıybet, haksız kazanç, zina ve insanları rahatsız edici tüm davranışlara karsı tutar, uzaklaştırır. İbadet yapan kişi öncelikle yapmış olduğu ibadetin sahih olması ve bu ibadetten doğan manevi kazancın kaybolmaması gayretinde olur. Aksi takdirde ibadet, sıradan bir davranış olmanın ötesine geçemez. Kulun rabbine olan bağlılığı ve itaati onun insanlara olan bakışını ve davranışlarını yönlendirir. Bu bakımdan bireysel yapılan ibadetlerin insan ilişkilerine, toplumsal hayata olumlu dönütleri vardır. Bu ibadetin Toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi rolünü yani sosyal yönünü ortaya çıkarır.

İnsan hem içinde yaşadığı toplumu etkileyen ve hem de içinde yaşadığı toplumdan etkilenen bir sosyal varlıktır. İbadet mefhumu bu etkileşim üzerinde son derece etkilidir. İbadet mümin için nefsi davranışın önüne çekilmiş bir kalkan, çevreden gelen zulmaniyete karşı örülmüş bir ervahtır. Bu sebeple çevreden gelebilecek olumsuzluklara karsı koruyucu, sığınılacak bir sahadır.

Kul rabbinin rızasını celb etmek için bireysel bir çaba gösterirken yani tamamen kendi ile ilgili bir şeyler yaparken, bir yandan da insanlarla olan ilişkilerine de bir şekil vermiş, bir düzen oluşturmuştur.

İbadette asıl olan niyettir. Niyet ihlasa götüren ilk adım, ilk basamaktır. Niyetsiz ibadet hükümsüz kalır. Şekilden öteye geçemez. Niyetin vesile olduğu ihlas ise ibadetin gayesidir. İhlas, ibadetin kazanımıdır. İhlas, rabbin niyeti ve ibadeti vasıtası ile kula armağanıdır. İmanın derecesini arttırır hem ibadetteki hem de sosyal hayattaki anlamı derinleştirir.

Kişinin hem bireysel hayatını düzenleyen hem de toplumsal ilişkilerine şekil veren ibadet için en yerinde tanım hayatı kuşatmasıdır. Varlığı halk eden yüce yaratıcının kulluk vazifesi olan ibadete bu denli vazife ve mana yüklemiş olması önce dikkatimize sonrada idrakimize bunu muhatap olmasını zorunlu kılmıştır.