Yahudilerin tarihte devlet olma etkinliğini yok eden Babil Kralı Nabukadnezar M.Ö. 587 yılında Kudüs’ü ele geçirip Yahudileri Babil’e sürmesinden sonra; Yahudiler yüzyıllar boyu devletleşme konusunda çaba sarf etmişlerdir. Tâ ki, 1948 yılına kadar. Bu devletleşme idealine de Arz-ı Mev'ut dediler. Yani Yahudilere yurt arama geleneği çok eskilere kadar dayanır. Yahudilerin Madagaskar’a gönderilmek istenmesi ayrıca tesadüfi bir plan da değildir. Madagaskar, her şeyden önce Avrupa’dan oldukça uzakta bir yer. Ayrıca az verimli toprakların ve çok az yer altı zenginliğinin bulunduğu bir yerdi. Uganda planı, ise Doğu Afrika Britanya topraklarının bir kısmının Yahudilere yurt olarak verilmesini içeren plandı. Öneri ilk olarak 1903'te Britanya Koloni Sekreteri Joseph Chamberlain  tarafından Thedor Herzl’in Siyonist grubuna yapıldı. Plan bugünkü Kenya'daki Mau Platosu’nun 13000 kilometrekaresini içine alıyordu. Öneri Rusya'daki Yahudi kıyımına cevap niteliğindeydi ve bu alan onlar için iyi bir sığınma yeri olabilirdi.
Fikir 23 Ağustos 1903 Basel'deki 6. Siyonist Toplantısında ele alındı ve şiddetli bir tartışmaya neden oldu. Bir grup bu teklifi kabul etmenin Filistin'de bir Yahudi Devleti kurmayı daha da zorlaştıracağını öne sürdü. Sonunda hareket 299 kişinin katıldığı oylamada 177 oyla kabul edildi. Sonraki sene 3 adamdan oluşan delegasyon platoyu incelemeye gönderildi. Deniz seviyesinden yüksekliği havayı Afrika'nın diğer bölgelerine nazaran daha ılıman kılıyor ve bu da burayı Avrupalı yerleşimine uygun hale getiriyordu. Bununla birlikte gözlemciler aslan ve diğer tehlikeli yırtıcılarla dolu bir alan buldular. Diğer taraftan bölge Avrupalıların bölgeye gelmesini pek hoş karşılamayacak yoğun bir Maasai nüfusu içermekteydi.
Uganda önerisi II. Dünya Savaşı sırasında Winston Churchill tarafından Nazilerden kaçan Yahudilere bir sığınak olması amacıyla yinelendi fakat Siyonist birlikleri böyle bir fikri kabul etmenin Filistin Mandası'na göçe kısıtlamanın kaldırılmasına yönelik çalışmaları baltalayabileceğinden, sertçe Filistin’e yerleşmeyi önerdi.
Madagaskar Planı’na gelince Naziler, bu adada işlerine yarayacak bir şey bulamadıkları için bu adayı Yahudilerin yerleştirileceği yer olarak gördü. Heinrich Himmler: “Umuyorum ki Yahudi sorunu tüm Yahudilerin Afrika’ya ya da başka bir koloniye büyük bir göçle gönderilme ihtimali yoluyla tamamen bitirilecektir” dedi, Hitler de planı onayladı. Bu düşünce, her ne kadar sıradışı bir plan gibi görülse de Yahudiler’in Madagaskar’a sürülmesi fikri aslında orijinal bir fikir değil.
Bu plan ilk olarak 1885 yılında Fransız akademisyen Paul de Lagarde tarafından öne sürüldü. 23 Ağustos1903 yılında Yahudilerin Uganda’ya yerleşmelerini öngören fikir önceleri ciddi şekilde tartışıldı ancak daha sonra reddedildi. Franz Rademacher, 1940 yılında Nazi hükümetinin üst düzey yetkililerine yazdığı mektupta, Avrupa'da yaşayan milyonlarca Yahudiyi Madagaskar’a yollama fikrini tartışmaya açtı. Bu plana göre Yahudilerin Avrupa’daki vatandaşlıkları elinden alınacak, mallarına el konulacak ve buradan elde edilen parayla Madagaskar’da yaşayabilecekleri koşullar sağlanacaktı. Rademacher’in planı, Yahudileri tarihten silmek için oluşturulan en detaylı planlardan birisiydi.
Madagaskar Planı, Nazi rejiminin 1930'ların sonlarında hazırladığı bir Yahudi yerleşim planıydı. 9 Aralık 1938'de, Fransız Dışişleri Bakanı Georges Bonnet, Alman Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop'a, Fransa'yı 10.000 Yahudi mülteciden kurtarmak için onları başka bir yere göndermenin gerekli olduğunu bildirdi. O zamanlar, Nazi rejimi kitlesel göçü "Yahudi sorununa " "Nihai Çözüm " olarak görüyordu. Nihai Çözüm 5 Mart 1938'de, zorunlu Yahudi göçünden sorumlu SS subayı Adolf Eichmann, Güvenlik Polisi şefi Reinhard Heydrich'e " Polonya ve Fransa arasında müzakere edildiği gibi bir dış politika çözümü ", yani Madagaskar Planı sağlamak için malzeme toplamakla görevlendirildi. Savaşın ardından geçici olarak rafa kaldırılan proje, 1940 yazında Fransa'nın düşmesinden sonra tekrar ele alındı.
SS subayı Adolf Eichmann, Fransız Sömürge Ofisi'nden toplanan bilgilere dayanarak Madagaskar adası ve "sömürgeleştirme" olasılıkları hakkında ayrıntılı bir resmi rapor hazırladı. Dört yıllık bir süre içinde 4 milyon Yahudi'nin Madagaskar'a gönderilmesini öngören bir tahliye planı ekledi ve ayrıca dev bir getto olarak bir "polis rezervi" oluşturulmasını savundu. Plan, el konulan Yahudi mülklerini yöneten özel bir banka ve dünya Yahudiliğinden alınan katkılarla finanse edilecekti. Plan, el konulan Yahudi mallarını yöneten özel bir banka ve dünya Yahudiliğinden toplanan katkılarla finanse edilecekti.
Plan sızdırıldı ve Temmuz 1940'ta İtalya'da yayınlandı. Ağustos 1940'ta Üçüncü Reich Madagaskar Planı'nı resmen onayladı. Bölüm D III, Almanya İçişleri Bakanlığı aracılığıyla Reich Dışişleri Bakanı'na başvurmuş ve gecikmeden hazırlık çalışmalarına başlaması talimatını almıştır. İçişleri Bakanlığı'ndaki Reichsfuehrer SS Ofisi ve Parti'nin çeşitli departmanlarıyla görüşmeler yapılmıştır. Bu departmanlar Bölüm D III'ün aşağıdaki planını onaylamaktadır:

“Yahudi sorununun çözümü olarak şunları önermektedir: Fransa, Barış Antlaşması'nda, Yahudi sorununun çözümü için Madagaskar adasını kullanıma açmalı ve orada yaşayan yaklaşık 25.000 Fransız vatandaşına yeniden yerleşme ve tazminat ödemelidir. Ada, bir manda altında Almanya'ya devredilecektir. Stratejik olarak önemli olan Diego Suarez Körfezi ve Antsirane limanı, Alman deniz üsleri haline gelecektir. Bu deniz üslerine ek olarak, ülkenin uygun bölgeleri hava üslerinin inşası için Yahudi topraklarından (Judenterritorium) çıkarılacaktır. Adanın askeri amaçlar için gerekli olmayan kısmı, Reichsfuehrer SS'in yönetimi altındaki bir Alman Polis Valisi'nin yönetimine verilecektir. Bunun dışında, Yahudiler bu bölgede kendi idarelerine sahip olacaklar: kendi belediye başkanları, polis, posta ve demir yolu idareleri, vb. Yahudiler adanın değerinden ortak olarak sorumlu olacaklar. Bu amaçla eski Avrupa mali varlıkları bu amaçla kurulacak bir Avrupa bankasına devredilecek. Varlıklar, alacakları araziyi ve adanın gelişimi için Avrupa'da gerekli malları satın almak için yeterli olmadığı sürece, Yahudiler aynı bankadan banka kredisi alabilecekler. Madagaskar yalnızca bir Manda olacağından, orada yaşayan Yahudiler Alman vatandaşlığı elde etmeyecektir. Öte yandan, Madagaskar'a sınır dışı edilen Yahudiler, sınır dışı tarihinden itibaren Avrupa ülkelerinin vatandaşlıklarını kaybedeceklerdir. Bunun yerine, Madagaskar Mandası'nın sakinleri olacaklardır. Sınır dışı edilmeleri yerine, Madagaskar Mandası'nın sakinleri olacaklar. Bu düzenleme, Yahudilerin Filistin'de kendi Vatikan Devleti'ni kurma olasılığını ve Kudüs'ün dünyanın Hristiyan ve Müslüman kesimleri için sahip olduğu sembolik önemi kendi amaçları için kullanma fırsatını önleyecektir-önleyecekti.” Evet İsrail Devleti Filistin’den önce, Madagaskar veya Uganda da kurulacaktı.  Keşke orlarda kurulsaydı da bu katliamlar yaşanmasaydı!..