"Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa ve bütün nükleer silahlı devletler bizim toprak bütünlüğümüzün ve bağımsızlığımızın garantörü olacaktı. Birisi, işgalci oldu ve topraklarımıza girdi. Peki, siz diğer ülkeler, vazifenizi niye yerine getirmediniz? Sizin sözünüzü tutmamanız neticesinde biz vatanımızı ve ekonomik varlığımızı kaybettik? Kim geri verecek bunları? Bunlara cevap yok."
Sovyetler Birliği’nin uyguladığı “Glassnost” ve “Perastroyka” devrimleri sonrasında dağılmasının ardından ABD’li ideologların kurguladıkları Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) hayata geçirme operasyonları başlatılmıştı. BOP’un hedefi Amerika liderliğinde tek kutuplu yeni bir dünya düzeni kurmaktı ve bu küresel operasyon 1991’deki I. Körfez Savaşı’yla başlatıldı. ABD’nin Bağdat Büyükelçisi tarafından yönlendirilerek Kuveyt’e sokulan Irak Devlet Başkanı Saddam, “Bağımsız bir devleti işgal etti” gerekçesiyle ABD liderliğindeki Batılı koalisyon tarafından “cezalandırılarak” Kuveyt’ten çıkarıldı, ülkesi de 36. Paralel boyunca ikiye bölündü.
• Körfez “yeni bir dünya düzeni”ni hayata geçirme operasyonlarının başlama vuruşuydu. Devamı, 11 Eylül 2001’de, New York’taki İkiz Kuleler’in “Taliban militanları tarafından vurulması” şokuyla geldi. 2003 Mart’ında, “Demokrasi götürüyoruz” kamuflajıyla, tek kurşun atılmadan Irak “kontrol altına alındı”. Ardından estirilen “Arap Baharı” rüzgarıyla kaosa, içsavaşa sürüklenen Libya da, Suriye de “kurtarıldı”. Bu süreçte Ortadoğu coğrafyası kan gölüne dönüştü. Milyonlarca masum insan hayatını kaybetti, hayatını kurtarabilenler de vatanlarını terketmek zorunda kaldılar.
ASTANA SÜRECİ ORTAKLARI ABD’YE KARŞI DURUNCA...
2014 yılında Astana Süreci ortaklarıyla ABD arasındaki müadele çıkmaza girince, ABD, Rusya’nın arka bahçesi saydığı Ukrayna’daa düzenlediği bir operasyonla, Moskova yanlısı Yanukoviç’i deirmiş ve Batı yanlısı bir kadronun yönetimin işbaşına gelmesini başarmıştı. Rus Devlet Başkanı Putin de, ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti.
Stalin döneminde vatanlarından sürgün edilen ve Sovyetlerr Birliği’nin dağılması sonrasında evlerine dönebien Kırımlılar yeniden ülkelerini terketmek, Ukrayna’ya sığınmak zorunda kalmışlardı.
Sovyetler döneminden beri Kırım’ın bağımsızlık mücadelesini sürdüren efsana lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, vatanı Kırım’ın Rusya tarafından ilhak dilmesi sonrasında mücadelesini Ukrayna milletvekili olarak sürdürmüştü.
BOP’u hayata geçirebilme operasyonları ve estirilen “Arap Baharı” rüzgarları eşliğinde Irak, Afganistan, Libya ve Suriye’nin işgal edilmesiyle küresel aktörler aktörler arasında yaşanmakta olan mücadele, 2013 yılında, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da düzenlenen uluslar arası bir konferansta Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi”ni açıklamasıyla yeni bir boyut kazanmış oldu.
“KUŞAK ve YOL” ve YENİ YALTA ANLAŞMASI
Çin’in Avrupa ülkeleriyle elele vererek kürsel ekonominin lideri olmayı hedeflediği bu proje, o güne kadar birbirleriyle mücadele eden ABD ile Rusya’nın yakınlaşmalarına neden oldu. Biden ABD başkanı sıfatıyla ilk olarak Rus Devlet Putin ile İsviçre’deki Leman Gölü kıyısındak bir villada buluşmuşlar saatlerce başbaşa görüşmüşlerdi. Uluslar arası siyaset uzmanları bu buluşmayı, “Yeni bir Yalta Anlaşması” olarak değerlendirmişlerdi.
Saddam’ın Kuveyt’e grmesine şiddetle karşı çıkan ABD, 24 Şubat 2022 günü Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasına beklenen tepkiyi göstermemişti. Batılı ülkelerle birlikte uyguladığı ekonomik yaptırımlar da Rusya’yı beklendiği kadar etkilememişti. Petrol fiyatlarının artması nedeniyle, Avrupa piyasasını kaybetmiş olan Rusya’yı çok olumsuz etkilememişti.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini görmezden gelen ABD, bir taşla birkaç kuş birden vurmuş oluyordu. Çünkü, Rusya korkusuyla, NATO’dan bağımsız bir Avrupa Ordusu kurmaktan vazgeçen Avrupa ülkeleri yeniden NATO şemsiyesi altında toplanarak ABD yörüngesine girmişlerdi. Böylece, Çin’ küresel ekonominin lideri yapacak olan “Kuşak ve Yol Projesi”nin önüne de Ukrayna coğrafyasında aşılması çok zor bir set çekilmiş oluyordu.
Ukrayna savaşını bitireceğine söz veren yeni ABD Başkanı Trump’ın kalıcı bir barış sağlayabilmek için Rusya’ya ne gibi ödünler vereceği, dolayısıyla Kırım’ın geleceği şimdilik bilinemiyor.
KIRIMOĞLU’NUN UMUDU TÜRKİYE’DE; “KIRIM SORUNU RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇÖZER” DİYOR
Geçtiğimiz günlerde, Kültür Ocağı Vakfı’nın (KOCAV) davetlisi olarak İstanbul’a gelen Kırım’ın Efsane Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu dinleme fırsatı bulduk. Sorulan soruları yanıtlayan Kırımoğlu, her dava adamı gibi ülkesinin yakın zamanda Rus işgalinden kurtulacağına inandığını söylüyordu.
Kırımoğlu’nu ilgiyle dinledik; Kırım’ın Efsane Lideri Kırımoğlu’nun Kırım’ıngeleceği konusundakigörüş ve düşünceleriyle Türkiye’den beklentilerini öğrendik.
Toplantının açılış konuşmasını Yapan Kocav Başkanı Av. Ali Ürey, Kırımoğlu hakkındaki düşüncelerini özetle şöyle dile getirdi:
"Salonda bulunan ve yaşı 50’nin üzerinde olan herkes Mustafa Cemiloğlu’nu tanır. 70’li yılların sonunda biz Sovyetler’den gelen haberleri günü gününe takip ederdik. Kırım Türklerinin lideri olan Mustafa Cemiloğlu açlık grevindeydi. 50, 40, 35, 30 kiloya düşmüştü ve öldü diye haber geldi.
Biz Türkiye’de onun gıyabi cenaze namazları kıldık. Onun mücadelesi ile mücadele etmeye Sovyetler’in ömrü yetmedi. Hakkında gıyabi cenaze namazları kıldığımız Mustafa Cemiloğlu aramızda, ama çok şükür Sovyetler tarih oldu. Mustafa Cemiloğlu sadece Kırım Tatarlarının, Kırım Türklerinin sesi veya lideri değil; o dünya Türklüğünün tarihe mal olmuş şahsiyetlerinden biridir. O, Doğu Türkistan’ın İsa Yusuf Alptekin’idir. O Azerbaycan’ın Mehmed Emin Resulzade’si, Elçibey’idir. Onu sadece Kırım’ın sınırları içerisine hapsetmek Türklüğe ve Mustafa Cemiloğlu’na haksızlık olur.
“Biz onu bugün sadece Kırım halkının vicdanı ve sesi olarak değil, Türk Dünyası’nın, Türklüğün önemli bir lideri olarak ağırlıyoruz"
Kendisine Kırım’ım geleceği konusndaki görüş ve düşünceleri, Türkiye’den beklentileri sorulduğunda Kırımoğlu, özetle şunları söyledi:
"3 yıl önce Rus askerlerinin Ukrayna’ya karşı büyük hücumu başladı. Rusya’nın televizyonlarından yapılan yayınlara göre onlar Kiev’i 3 günde ele geçireceklerdi. Bir hafta içerisinde Ukrayna’yı tamamen işgal edeceklerdi. Bugün bu savaşın bin 149. günüdür.
Rusyaların kaybı 936 bin ölü ve yaralı. 11 bine yakın tankları imha edildi. 700’e yakın uçakları ve helikopterleri, 28 gemi imha edildi. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bu topraklardaki en kanlı savaş.
1994 yılında Ukrayna, ABD ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre biz nükleer silahtan vazgeçtik. O zamanlarda Ukrayna’da 1200 nükleer bombalar varmış.
Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa ve bütün nükleer silahlı devletler bizim toprak bütünlüğümüzün ve bağımsızlığımızın garantörü olacaktı. Birisi, işgalci oldu ve topraklarımıza girdi. Peki, siz diğer ülkeler, vazifenizi niye yerine getirmediniz? Sizin sözünüzü tutmamanız neticesinde biz vatanımızı ve ekonomik varlığımızı kaybettik? Kim geri verecek bunları? Bunlara cevap yok.
Gerçek şu ki; eğer ABD tamamıyla destekten vazgeçerse, biz gerçekten çok zor durumda kalacağız. Şubat ayının sonlarında Ukrayna Cumhurbaşkanı, ABD’ye ziyareti oldu. Trump ile görüştü. O görüşmede skandal oldu. Bunun sebebi de Trump’un yardımcısının aptal davranışlarıydı. Zelensky Kiev’e çok üzgün geldi.
Ondan sonra Türkiye ziyaretinde büyük bir ilgiyle karşılanması, Recep Tayyip Erdoğan’ın şemsiye tutması, Ukraynalıları çok duygulandırdı. ‘Kırım’ı zor durumdan kurtaracak kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır’ diyorlar."
DEMİREL, UKRAYNA İLE YAPTIĞI ANLAŞMAYLA, KIRIM TÜRKLERİNİN KÜLTÜREL AZINLIK OLARAK KORUMA ALTINA ALINMASINI SAĞLAMIŞTI
Türkİye’nin IX. Cumhurbaşkani Süleyman Demirel döneminde Ukrayna ile yapılan bir anlaşmayla, Kırım Türkeri, kültürel azınlık olarak koruma altına alınmıştı. Bu anlaşma, Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılmasını engelleyememişti, ama Kırım Türklerine sürekli olarak Ukrayna vatandaşlığı sağlamıştı.
Ukrayna'da hükümet değişikliği ile son bulan olayları irdeleyen "Ukrayna ve kıbrıs" ve "Ukrayna'da Neler Oluyor?" başlıklı yazılarımızda, Ukrayna, Kırım ve Kıbrıs'ta yaşanan gelişmelerin, geçmişte olduğu gibi, geleceğimizde çok önemli rolleri olacağını belirtmiştik. Çünkü, Ukrayna değildi orası, Eflak-Boğdandı, Kırım'dı.. Geçmişi çok eskilere uzanan tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarımız olan bir coğrafyaydı. Mısır/Kıbrıs konulu gelişmeler de tarihimizin önemli dönüm noktaları olmuştur.
Ünlü Fransız düşünürür Volter’in Osmanlı'yı tarih sahnesinden silebilmek için önerdiği planın özeti şuydu: "Osmanlı'yı tarihe gömmek istiyorsak, öncelikle Kırım'ı ve Mısır/Kıbrıs'ı kontrol altına almamız gerekir." Bölgemizdeki gelişmeleri bu starateji çerçevesinde okursak, yarınlarda bizi ne gibi tehlikelerin beklediğini daha net görebiliriz. Çünkü, emperyalist ülkelerin Osmanlı ile hesaplaşmaları henüz tamamlanmış değildir.
Kırım’ın efsane lideri Kırımoğlu’na mücadelesini rahatça sürdürebileceği sağlıklı yıllar diliyoruz.